16.Bölüm

8.6K 502 13
                                    

Onunla geçirdiğim geceden sonra itiraf etmişti kalbim kendine. Demir'in söylediği gibi aşık olmuştum hiç beklemediğim bir anda. Savaş verdim sürekli ama kaçamadım Defne'nin çekim alanından. O bir mıknatıs gibiydi. Tutmuş bırakmamıştı kalbimi. İçeri girmiş siyahlığıma dokunup aydınlatmıştı. Benim acılarımı, yasımı unutturmuştu.

Elimdeki kolyeye bakıyordum. Onun boynunda hayal ediyordum. Kalbine en yakın yerde olacaktım. Her baktığında, dokunduğunda beni hissedecekti. Bir an olsun aklından çıkmayacaktım.

Demir'le sözleşmiş Hale'nin dediği yerde buluşuştuk. Deli kız bizi şu mevsimde nerelere çağırmıştı. Neyse ki Demir'i önceden uyarmış ve Hale'nin Cansu hakkında bir pot kırmamasını tembihlettirmiştim. Epey eğlenmiştik birlikte. Benden fazla bu organizasyon Defne'nin hoşuna gitmişti. Günün sonunda dayanamamış ve ona kolyeyi vermiştim. Aslında kalbimi açmıştım ona.

Defalarca onu sevdiğimi duymayı beklediğini biliyordum. Her seni seviyorum deyişinin sonunda benim dilimden dökülmüyordu ne kadar istesem de o kelimeler. Onu kırıyordum bunu yüzünde görebiliyordum. Gözlerine hüzün çöküyordu. Bunun benim canımı daha çok acıttığının o zaman farkına varmıştım. Onu ne zaman gülerken görünce içimde büyüyen his onun kırgın gözlerini gördüğünde daha çok acıtıyordu canımı.

O bana Cansu'ya ait yası silip atmıştı. Yeniden doğmuştum Defne'yle. Onun yaşam sevinci üzerimdeki buzu kırıp beni güneşe çıkarmıştı. Bu yüzden o günün akşamı Cansu'ya ait odamdaki bütün anıları toplamış ve tavan arasına kaldırmıştım kutuyu. Atılamazdı ama göz önünde de kalamazdı o anılar.

Dalgınlığımı silip atarak önümdeki plana verdim dikkatimi. Sil baştan başlamıştım. Yeniden çizilen çizgilerde ilham kaynağım Defne'ydi. O gece onunla konuşurken şekillenmişti bu taslak gözümde. Yıldızları hayranlıkla seyrederken ötesindeki muhteşemlikten konuşuyordu. Gezegenlerin dizilişini, uyumunu... Şimdi de bende bunlardan yola çıkarak bir çizim hazırlıyordum. Uzayın bu kadar ilham verici bir kaynak olması şaşırtıcıydı. Satürn gezegenine benzer bir çizim oluşturdum. Bu otelin ana görünen yüzüydü. Tıpkı gezegene bağlı çember gibi otelin etrafını saran balkonlar ve restoran katı oluşacaktı. Gözümde canlanan kareleri yapabilirsem İtalya'da eşi benzeri görülmemiş bir otel olabilirdi.

Tam iki ay boyunca bu çizimle uğraşmış ve sonunda bitirmiştim. Gerçekten nefes kesici ve hayranlık uyandırıcı bir görüntüsü vardı. Bu işle oldukça meşgul olurken Defne'yi ihmal etmemiştim. Vakit buldukça birçok şey yapıyorduk. Onu ailemle bile artık resmi olarak tanıştırmıştım. Annem sevinçten ağlamış birkaç günde o gözyaşları durmamıştı. Benim için mutluydu. Eskisi gibi olmam onu ne kadar sevindiriyordu kim bilir.

Yaz ayı başlamış hava oldukça ısınmıştı. Bir hafta sonra hatta Defne'nin gireceği yazılı sınav bile vardı. O kadar heyecanlı ve endişeliydi ki bir yanı sürekli korkuyordu başarısızlıktan. Oldukça yetenekli ve zekiydi bunun farkında değildi. Onun bu sınavdan başarı ile çıkacağından şüphem yoktu.

Planları toparlayıp cep telefonumu çıkardım. Son günlerde listenin sürekli başında olan numarayı çevirdim. Beni fazla bekletmeden yanıt bulmuştu.

''Güzelim'' dedim o tatlı sesine karşılık.

''Seni özledim'' dedi hoş bir tınıyla.

''Bende... İşlerim bitti istersen seni almaya geleyim. Bir şeyler yapalım'' dedim ceketimi alıp çıkarken.

''Çok isterdim Uras ama biliyorsun sınava çok az kaldı ve çalışmam gerek''

''Bu kadar stres yapma eminim iyi geçecek sınavın'' dedim destek vererek. Bu arada otoparka inip arabayı çoktan çalıştırmıştım.

SEN ONA AŞIKSINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin