12.BÖLÜM

9.2K 479 5
                                    

Başka bir evrende, en güzel halinle sen hayata karış. Ben daha da biteceğim...

Bir hafta boyunca ruhum ve bedenim gitgelleri yaşamıştı. Defne'den ayrıldıktan sonra daha henüz yeniden yüz yüze gelmemiştik. Kaçıyordum aslında bir taraftan. Kabullenemediğim duygular arasında savaşırken işlerimi bahane etmiş uzak durmuştum. Bu kaçışın pek bir faydasını göremiyordum ne yazık ki. Geceleri aklıma doluşan izler Cansu'ya aitliğin aksine Defne ile dolup taşıyordu. Gerçeklerden kaçmak ne kadar imkânsızsa rüyalarda da bu durum sürüyordu. En beklenmedik bir sele kapılmış gibiydi içim. Yüzsem de, çırpınsam da dalgalar yine beni ona doğru sürüklemekten alıkoymuyordu. En başta kalkıştığım oyun elime yüzüme bulaşırken tutmuştu beni saflığı. Masumluğunu izlerken onu bir fanusa kapatmayı istemekten alıkoyamıyordum aklımı geldiğim son durumda. Yeni başlayan kuvvetli hisler beni ona tutsak etmeyi başarırken bu dürtüler ile savaşmak beni içten içe yiyip bitiriyordu. Ondan sakladığım bir gerçek vardı ve bu gerçeği saklamaya devam ederken şimdiden vicdan muharebemde savaşa ortak olmuştu. Bir yanda kalbimin içinde filizlenmeye başlayan sevgi karşısında ya mağlup olup çıkacak ya da kazanacaktı.

Çıldırmama ramak kalmıştı. Ne istediğime bir türlü karar veremezken kalbimin dağılmış parçalarından her kafadan bir ses çıkar gibi susmuyordu sesler ve istekler. Bir yanım Defne'ye koşmak isterken diğer yarım güçsüz ve yorgun bir halde devam ederken 'otur ve bekle' der gibi, bir diğer parça sessizlik için çığlık çığlığa kulaklarını dışarı kapatmış, başka bir parça stres dolu... İşte tüm bu karmaşanın ortasında kalan halim ile önümdeki işlere bile odaklanamıyordum. Zaten günlerdir süren baş ağrısı ile kafamı kaldıracak bile halim kalmamıştı. Uykusuzluk, sıkıntı, karmaşa içinde nefes alamıyordum.

Şu an için nefes alabilmemin, en azından biraz huzurla dinlenebileceğim yeri biliyordum. Daha fazla kaçamayacağıma hızlı bir karar verirken masanın üzerindeki cep telefonuna uzanıp rehberden numarasını açtım. Elim bir süre adının üzerinde gidip geldiğinde kazanan o yeşil sembol ile telefonu kulağıma götürmüştüm. Birkaç kez çalmıştı arama. Belki üç belki dördüncü çalışta yanıtlanan aramada hemen ince sesi duyulmuştu karşıdan.

''Uras''

''Seni görmem gerek''

''Dersteydim. Başka bir zaman görüşsek?'' dedi fısıldayarak. Rahat konuşamadığı belliydi fakat durum acildi. Onu görmez ve hislerime bir nokta koymazsam eğer bu gecede diğer gecelerden farksız sabahı sabah edecektim. Üstelik bu duruma artık katlanacak takatimde kalmamıştı.

''Yarım saate orada olurum. Sadece beş dakika'' derken yerimden çoktan kalmış ve telefonu kapatmıştım. Dinlemeye devam etsem itiraz dolu karşı çıkışı engel olacaktı. Ceketimi üzerime geçirip hızla odamdan çıkarken ayaklarım aceleciydi. Neyse ki hazır bekleyen asansörü beklemek için ayrı bir vakit harcamayacaktım. Asansörden içeri girip otoparkın olduğu zemin katın düğmesine bastım. Metal kapı hızla kapanırken boynumdaki kravatı çözmüş ve bir iki düğme açmıştım yukarıdan. Ah, neler yapıyordum ben böyle? Kendime dur diyememek, irademi kontrol altında tutamamakta nereden çıkmıştı ki? Üstelik verdiğim bir kaybın ardından hayat benle yeniden oyun oynar gibi kalbimi çarptırıyordu. Hem de en yasaklısına. Ne yazık ki Âdem'in dürtülerine sahip olamaması gibi bende olamıyordum kendime. O meyvenin tadına bakmaktan çekemiyordum hislerimi. Sonum cennet kovulma ise ben zaten cehennemde yaşıyordum...

Hız sınırlarını biraz zorlarken sonunda varmıştım o siyah işlemeli büyük demir kapının önüne. İçeri girmeden kenara park ettiğim arabanın içinde Defne'ye geldiğimi haber veren kısa bir mesaj atmış ve beklemeye başlamıştım. Saniyeler dakikaları deviriyordu. Halen görünürde olmayan varlığı sabırsızlığın eşiğine sürükleyip bırakıyordu beni. Bir on dakika kadar geçen zamanın ardından kapıda görünmüştü nihayet. Girişte gençten bir adamı uğurlarken gözleri kısa bir anlığına benim olduğum tarafa çevrilmiş ve hemen karşısındaki adama dikkat kesilmişti yeniden. Fazla uzun sürmeyen karşılıklı konuşmaları ile adam Defne'nin yanından ayrılıp arabasına geçerken, Defne'de hızlı adımlarla yanıma doğru geliyordu.

SEN ONA AŞIKSINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin