İntikam

200 74 3
                                    

Çağrı

Adımlarımı hızlandırdım. Aklıma Ayça ile gittiğimiz uçurum geldi. Ölmek için güzel yer diye düşündüm. Oraya onunla gidiş sebebimi hatırlayınca yüzümde ufak bir tebessüm oluştu.

Ben yüksekten korkardım. O da bir gün bu korkumu öğrenmiş beni zar zor ikna edip uçuruma getirmişti. En ucuna kadar ele ele yürümüştük.

Korkma ben senin yanındayım.

Bu cümleyi anneminde söylediği ve sonra beni bıraktığı aklıma gelmişti birden.

Şu an benimlesin ama hep yanımda olacak mısın?

Söz veriyorum, hep yanında olacağım.

Yaptığı şey aklıma gelince hemen aklımdaki onunla ilgili güzel sandığım anıları bir kenara bıraktım. Hemen de inanmıştım beni bırakmayacağına. İç sesim
Ama çok güzel ve inandırıcı bakıyordu be oğlum kim olsa inanırdı.
dedi. Hemen iç sesime kızarak onu susturdum. Onu herkesten iyi tanıdığımı düşünen ben inanmayalıydım. Ama doğru ya o usta bir yalancıydı. Onu nasıl tanımamı istiyorsa kendini bana öyle tanıtmıştı. Aslında bazı zamanlar gerçek yüzünü gösterdiği de olmuştu. O her ne kadar saklamaya çalışsada onun insanlara karşı bakışından, tavrından, konuşmalarından  belli oluyordu. Hatta bir keresinde gittiğimiz bir lokantada gorson üstüne su döktü diye bir ton azarlamış hatta kovdurmuştu. Ama benimle konuştuktan sonra bir anlık sinirle olduğunu, lokantanın patronuyla garson için konuşacağını söylemişti ve benim ona olan sinirim o an geçmişti. Kötü bir yanı olduğunu biliyordum ama bu kadar kötü olabileceğini düşünmemiştim. Bilmiyorum belki de kötü olacağına inanmak istemiyordum.

Kim sevgilisinin kötü biri olduğuna inanmak ister ki dedi iç sesim.

Haklısın dedim kendi kendime. Çevreden bir kaç kişi bana bakınca sesli konuştuğumu anladım. Galiba gerçekten deliriyordum. Eskiden iç sesimle hiç konuşmazdım. Yani en azından dışımdan. Ben bunları düşünürken zaman çok çabuk geçmişti. Şu an uçurumun karşısındaydım. Adımlarımı iyice hızlandırdım ve artık uçurumun en ucundaydım. Gariptir ki Ayça ile geldiğim sefer ki gibi korkmuyordum. Korkumu yenmiştim sanırım. Aman ne hoş dedim içimden. Ölmek üzere olan bir adam korkusunu yendi. Bir kahkaha attım. Bu neşeden uzak, alaylı bir kahkahaydı. Son kez gözlerimi kapattım, derin bir nefes aldım ve gözlerimi açtım. Bir adım attım, bir adım daha ve bir adım  atsam kavuşacaktım karanlığa ama duyduğum hıçkırık sesi buna engel oldu. Arkama döndüğümde benden en fazla iki üç yaş küçük bir kızın ağlayarak uçuruma doğru ilerlediğini gördüm. Ben şaşkınlıkla kıza bakarken kızın kafasını kaldırmasıyla gözlerimiz buluştu. Gecenin saat 3 ünde kimseyi beklemiyor olacak ki doğal olarak şaşırmışa benziyordu. Sessizliği ilk bozan o oldu.

" Çok güzel ya. Burda bile rahat yok. Öbür dünyaya gitmeye karar vermekle en doğru kararı vermişim. "

Doğru mu duymuştum gerçekten? Ne yani benim gibi biri daha ölmek için benimle aynı saate burayı mı seçmişti?

" Gel gel bu uçurum ikimizede yeter."

Kızda belli ki benden böyle bir cevap beklemiyordu başta afalladı sonra kendini toplayıp gözünü bana dikerek şaşkınca baktı ve

" Sende mi ölmek için burayı seçtin ? "

“Evet. Orası veya burası ne fark eder ki ? Sonuçta ölüm ölümdür."

Karşımdakk masum yüzlü kız yüzünü buruştu. Evet söylediğim şey çok saçmaydı ama aldatılmış bir adamdan da mantıklı şeyler söylemesini beklenemezdi zaten.
" Çok şey fark eder. Nasıl ölürsen öyle akıllarda kalırsın."

Aslında düşününce doğru söylüyordu. Ben ölünce Ayça' nın gözünde onun ihanetine dayanamayıp canına kıymış güçsüz bir adam olarak kalaaktım. Neden ben böyle değersiz bir insan için ölecektim ki hem? Hayatta kalıp onun aklına benimle ilgili hiç unutamayacağı şeyler yaşatacaktım ona. Aklıma çok güzel bir plan gelmişti. Ama önce şu masum yüzlü kızı ölmekten vazgeçirmem gerekecekti. Bu kadar basit olmayacaktı. Onlardan intikam almadan ölmeyecektim.

AŞK ACIDIR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin