Medyada Ayça' nın partide giydiği kıyafet var.
Gizem
Ayça' nın tepkisinden sonra ağlamaya başladım.
"Ben... Şey... Özür dilerim... Çok özür dilerim."
"Tamam canım ağlama önemli degil."
" Nasıl önemli değil ben elbisenizi mahvettim." dedim kekeleyerek.
"Gerçekten önemli değil. Silerim çıkar. Hem çıkmazsada sorun degil yanımda yedek kıyafetim var. Böyle durumlar için hep özel günlerde iki elbise ayarlarım. " dedi içten bir gülümsemeyle.
Bende ona bakıp gülümsedim. Beni gerçekten sevmişe benziyordu.
"Hadi gel lavaboya gidelim. Sen elini yüzünü yıka bende elbisye ne yapabiliriz bir bakayım. Olur mu?"
"Peki. Ben tekrardan özür dilerim."
"Hadi ama bir daha özür dilersen o zaman kızacağım asıl." dedi ve hafifçe kıkırdadı. Yaptıklarını bilmesem gerçekten melek gibi bir kadın derdim.
Lavaboya gittiğimizde ben yüzümü yıkayıp makyajımı tazelerken oda elbisesini siliyordu. Bir yandan da konuşuyorduk.
"Tatlım seni daha önce gördüğümü sanmıyorum. Görseydim eminim unutmazdım." bunu söylerken gözlerindeki kederi gördüm. Kardeşini çok özlüyor olmalıydı. Bir an acaba plandan vaz mı geçmeliyim diye düşündüm ama sonra hemen sildim o düşünceyi aklımdan. O acınacak bir insan değildi.
"Ben sizin sınıfta ki Esma' nın arkadaşıyım. Beni de partiye o davet etti zaten."
" Aaa öylemi. Ben çok severim Esmayı. Çok tatlı kızdır."
" Evet. Öyledir." dedim gülümseyerek.
Lavabodan çıktıktan sonra bir süre daha muhabbet ettik. Çağrı istediği için kendim gibi davrandım. Arkadaşları çağırdığında istemeyerek yanımdan kalktı. Planımızın ilk evresini başardım. Ayça ile gayet iyi anlaştık. Ayça parti boyunca bana bakıp gülümsedi.Parti bittiğinde bende herkes gibi evime döndüm. Çok yorulmuştum. Bugün olanları düşünerek uykuya daldım.
Çağrı
Partide bir gözüm hep Gizem'in üzerindeydi. Umarım bir hata yapıp planı mahvetmez diye düşünmeden edemiyordum. Ama Gizem ondan beklenmeyecek bir oyunculukla çok iyi rol yaptı. Aslında onun zeki biri olduğunu biliyordum. Ama açıkçası biraz saf gibi duruyor. Bu yüzden de hep bir aksilik olursa olaya dahil olmak için onları izliyordum. Ayça' nın ona bakarken gözlerinin içi parlıyordu. Tam da tahmin ettiğim gibi onu kardeşine benzetti. Bakışlarından bunu anlayabiliyordum. Gizem ile iyi anlaşmışa benziyorlardı. Bir an önce partinin bitmesini istiyordum. Nihayet parti bittiğinde Ayça' yı evine bırakıp hemen Gizem' in evine gittim. Işıklarının kapalı olduğunu görünce uyuduğunu anladım. Bu moralimi çok bozmuştu. Bunu Ayça ile ne konuştuklarını merak etmeme bağladım. Tabi ki canım başka ne olacak sanki.
Sabah gözlerimi burnuma konan öpücükle açtım. Burnuma menemen kokusu geliyordu.
" Hadi kalk bakalım uykucu sana menemen yaptım. Sen çok seversin menemeni."Ayça' nın sesini duymam ile doğrulmam bir oldu.
"Sabahın köründe ne işin var burada?""Sabahın körü değil saat 12 bu bir ayrıca burada olmamdan memnun değilsen gidebilirim bu da iki."
"Hayır canım ne alakası var. Ben sadece biraz şaşırdım."
"İyi. Eee hadi kalk artık. Ben gidip çayı ısıtayım. Sende üstünü değiştir de gel."
Ayça odadan çıktığında lavaboya girdim ve elimi yüzümü yıkadım. Hızlıca üstümü değiştirdim ve Ayça' nın yanına gittim. Kahvaltı boyunca konuşup durdu.
Ayça üzgün olduğu zaman çok konuşur. Hiç bir zaman zayıf bir insan olmamıştır. Duygularını gizlemeyi çok iyi bilir. Ama ben onun her anını, her mimiğini neredeyse ezbere bilirim. Onu o kadar çok seviyordum ki onu daha iyi tanımak istiyordum. En iyi ben tanımak. Ama başarılı olamamışım işte. En yakın arkadaşıma nasıl baktığını fark edemeyecek kadar az tanımışım."Ay partide Selda' nın düşüşünü gördün mü? Bak anlatıyım nasıl olduğunu. Şimdi biz..."
"Ayça sen iyi değilsin ne oldu?"
"Ben mi? Yoo gayet iyiyim. Hem..."
"Ayça üzgün olduğunda çok konuştuğunu bilecek kadar tanıyorum seni. O yüzden bana Hem iyi olmamam için hiç bir sebep yok falan deme."
"Sen öyle diyeceğimi nereden bildin?"
Sorusuna sadece alaycı bir gülüşle cevap verdim.
"Hadi ne oldu anlat dinliyorum."
Derin bir nefes verdi ve sonra bir süre susarak masaya baktı.
"Dün partide bir kız üzerime meyve suyu döktü." dedi ve sustu. Konuşmakta güçlük çekiyor gibiydi. Gözleri doldu.
"Bunun için bu kadar üzülmüş olamazsın herhalde."
"Hayır tabi ki. O kız Melis' e çok benziyordu Çağrı. Ben onu görünce sıkıca sarılmak istedim. Ben Melis' i çok özledim Çağrı. Melis' i her düşündüğümde kalbime bir sürü cam kırığı batırılıyormuş gibi hissediyorum ve bu çok acıtıyor anlıyor musun? Hemde çok." dedi ve ağlamaya başladı. Hayır hayır ona acımayacaktım. Hiç istemesem de gidip ona sarıldım. Hemen oda kollarını boynuma doladı.
"Sana geçecek diyemem. Çünkü insanın sevdiğine özlemi hiç geçmez. Ama hani Gripin'in bir şarkısı vardı ya Zamanla her yokluğa alışıyor insan. Gerçekten çok doğru. İnsan unatamıyor, acısı hiç geçmiyor ama alışıyor işte. Sende alışacaksın merak etme."
" Seni seviyorum."" Bende. Bende seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ACIDIR (DÜZENLENİYOR)
RomanceAcılar içinde kıvranırken bir ışığa tutunursun. Dünyan bu ışıkla aydınlanır. Sonra o ışığı kaybedersin. Anlarsın ki o ışık sahteymiş. Bir ilizyon gibi var olduğunu sanırsın ama yoktur. Bu sahteliği anladığında ise geriye sadece acı kalır. Aşk o ışık...