Beni Affeder Misin? 2

97 36 4
                                    

Gizem

Kahvelerimizi içerken bir yandan da sohbet ediyorduk. Onunla hiç normal sohbet etme fırsatımız olmamıştı. Çok kafa bir insandı. Kahvelerimizi içtikten sonra arabaya bindik ve çok şık bir restoranın önünde durduk. Yemeklerimizi yerken Çağrı bana ilkokulda yaptığı yaramazlıkları anlatıyordu.

"Bir keresinde de müdür koridorda koştuğum için bana kızdı diye merdivenden adamın üzerine atladım. Saçını çektim elimde kaldı. Meğer adam kelmiş. Peruğu elimde gördüğündeki yüz ifadesini hiç unutamıyorum."

Artık gülmekten karnım ağrımıştı. Çağrıda durumumu anlamıştı.

"Doyduysan kalkalım mı artık?"

"Evet hem yemeğe hemde gülmeye doydum. Kalkabiliriz artık"

Lokantadan çıktık. Arabaya binerken Çağrı kapımı açtı. Sanırım bana gerçek Çağrı' yı tanıtmak istiyordu. Kırmızı ışıkta durduk, camdan dışarı baktığımda gözlerimin dolmasına mani olamadım. Lunaparkta insanlar aileleriyle deli gibi eğleniyorlardı. Bir zamanlar bizde çok mutlu bir aileydik. Babam banim üzülmeme dayanamaz her istediğimi yapardı. Hatta ölmeden bir gün önce bu lunaparka gelmiştik. Dönme dolaptan inerken ayağım takılmıştı, tam yere düşecekken babam beni kucağına almıştı. O benim kahramanımdı.

Ona
"Baba sen benim kahramanımsın. Beni hiç bırakmayacaksın dimi?"

diye sorduğumda

"Sana söz veriyorum prensesim hiç bir zaman seni bırakmayacağım ve düşmene izin vermeyeceğim." demişti.

O anları hatırlamamla gözümden bir damla yaş yanaklarıma doğru yol aldı. Daldığım düşüncelerden araba kornası sesiyle çıktım. Kafamı Çağrı' ya çevirdiğimde beni dikkatli bir şekilde incelediğini gördüm. Bakışmamızı Çağrı' nın sesi böldü.

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?"

Gerçekten çok kötü hissediyordum ve biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı. Gülümsedim.

" Şu arkada ki arabanın şoförü gelip bizi öldürmeden buradan gidersek neden olmasın."

Oda gülümseyerek arabayı çalıştırdı ve çok az mesafe sonra bir parkın önüne arabayı park etti. Banka oturduk, bir süre sessiz kaldık ama onunla sessiz kalmak bile garip bir şekilde huzur veriyordu bana.

" Arabanın şoförü bizi öldürmediğine göre anlatacak mısın artık?"

Gözlerimi devirdim ve ona olanları anlattım. Babamın söylediği sözleri anlatırken dayanamayıp ağladım. Çağrı bana sarıldı ve rahatlatıcı bir ses tonuyla

" Şşşt tamam ama sende iyice sulu göz oldun ha!"

Çağrı' nın sahte bir kızgınlıkla söylediği bu sözleri beni rahatlatmak için söylediğini bildiğim için karşılık vermedim ve ağlamaya devam ettim. Ağlamamın şiddeti azalıp sessiz iç çekişlere döndüğünde Çağrı

"Ağlaman bittiyse kalk da lunaparka gidelim."

Oraya gitmek istemiyordum ama bir taraftan da gitmeyi çok istiyordum. Çok karışık duygular içerisindeydim. Çağrı beni kolumdan tutarak kaldırdı. Lunaparkın önüne geldiğimizde kolumu Çağrı dan kurtardım ve onaylamaz şekilde Çağrı'ya baktım. Korkuyordum. Çağrı ellerimi tuttu ve gözlerimin içine baktı. " Bununla yüzleşmen gerek hep lunaparklardan kaçamazsın bunu sende biliyorsun." Haklıydı bununla yüzleşmeliydim.

"Tamam ama başka bir zaman gelmemiz gerekecek sanırım baksana saat çok geç olduğu için kapatmışlar."

Bunu söylemem üzerine Çağrı bıyıkaltı sırıttı.

" Evet o yüzden kapatmışlardır."

Neden güldüğünü anlamasam da üstünde durmadım. Çağrı birden elimden tutup beni lunaparka doğru çekiştirmeye başladı.

"Ne yapıyorsun? Hey kime diyorum! Kapalı orası nasıl girmeyi düşünüyorsun?"

"Çok konuşuyorsun. Biraz sabret az sonra anlarsın her şeyi."

Kapının önüne geldiğimizde içeriden bir adam geldi ve kapıyı açtı

"Hoş geldin abi, hoş geldin yenge."

Ben tam adama yanlış anladığını söyleyecekken adama Çağrı cevap verdi.

" Hoş bulduk Hakan. Her şey hazır mı?"

"Hazır abi hangisine binmek isterseniz? Onu çalıştırayım."

Çağrı bana baktı

"Önce dönme dolaba bineceğiz."

Hakan biz bindikten sonra dönme dolabı çalıştırdı. Hassas bir kızdım kabul ama dönme dolaba binip yüksekten korkacak bir kız da değildim. Yani korkup Çağrı' ya falan sarılmadım. Dönme dolap en tepede durduğunda manzara gerçekten süperdi. Babamla geldiğim zamanda da manzaraya bayılmıştım. Sonunda dönme dolap durduğunda inmek için bir hamle yaptım, ayağım takıldı ve tam düşeceğim sırada Çağrı beni tuttu. Bu kadarı da fazlaydı ama aynı yerde ayağım takılmıştı. Ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Çağrı hayatıma girdiğinden beri hiç ağlamadığım kadar ağlıyordum. Dediği gibi sulu göz bir kız olmuştum. Oysa ki eskiden hiç ağlamazdım. Canım ne kadar yanarsa yansın hep güçlü dururdum. Ama Çağrı' nın yanında böyle bir şey mümkün olmuyordu.

"Ağlama lütfen. Baban gibi olamasam da söz veriyorum bende senin düşmene izin vermeyeceğim."

Suratına minnetle baktım.

" Teşekkür ederim."

Oda çarpık gülüşüyle bana baktı.
"Ne için?"

"Beni hiç tanımamana rağmen zor zamanımda yanımda olduğun için."

" Sende benim zor zamanımda yanımda olursun ödeşiriz."

Bu sefer de kahkahalarla gülmeye başladım. Sinirlerim gerçekten çok bozulmuştu. Daha demin ağlarken şimdi gülüyordum. Çağrı da benimle birlikte gülmeye başladı.

"Hadi çarpışan arabalara binelim."

Lunaparktaki her şeye tek tek bindik. Korku tüneline bile girmiştim. Tamam kabul orada azıcık korkup Çağrı ya sarılmış olabilirim. Hava aydınlanmaya başlamıştı. O kadar eğleniyorduk ki zamanın nasıl geçtiğini fark etmemiştik. Hava aydınlanmaya başlamıştı. Yorulduğumu yeni hissediyordum.

" Yorulduysan seni evine bırakayım mı?"

"İyi olur aslında."

Çağrı beni evime bırakıp gittiğinde bu gün doğum günüm olduğunu tamamiyle unutmuştum.  Eve girdiğimde ise Berk'in hazırladığı süpriz partiyle karşılaşmıştım.

AŞK ACIDIR (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin