Medyada Zehra var.
Gizem
Çağrı gittikten sonra yine düşüncelerimle baş başa kaldım. Cidden şu sıralar Çağrı'yı anlamakta zorlanıyordum. Sinan ortaya çıktığından beri bir tuhaf davranıyordu. Her zaman mantıklı davranan adam gitmiş yerine duygusal bir adam gelmişti sanki. Planı bozacağımdan gerçekten korkmuş olmalıydı.
Sabah ısrarla çalan telefonumun sesiyle uyandım. Arayan Çağrıydı.
–Alo Gizem. Çok acil benim iş yerine gelmen lazım.
–Ne diyorsun Çağrı ya sana da günaydın.
–Günaydın Gizem. Vaktim yok kusura bakma çok önemli bir iş için hemen buraya gelmen lazım.
– Anlamadım, benim senin işlerinle ne gibi bir ilgim olabilir ki? Ben oraya gelip ne yapacağım?
– Ya dün gece ben sana geldim ya hani. Ceketimi unutmuşum. Gelip almak için de vaktim yok. Getirebilir misin lütfen?
–Aman Çağrı bunun için mi telaşlandın? Sonra uğrar alırdın ceketini. Ne kıymetli ceketin varmış.
– Of Gizem ne çok konuştun.Ceketin cebinde yarım saat sonra katılacağım toplantı için çok önemli evraklar var.
– Tamam ya niye kızıyorsun? Getiririm ama yarım saate gelemem ki en erken 45 dakikaya falan orada olabilirim.
– Tamam o zaman gelince bizim şirketin elemanlarından biriymişsin gibi toplantıya gir ve geç kaldığın için özür dileyip otur. Sonra da ben dosyaları isteyince verirsin. Adamlar çok titiz eğer evrakları unuttuğumuz anlarlarsa sorumsuz biri gibi bir imaj çizerim.
–Tamam anladım. Hemen geliyorum. Görüşürüz.
–Görüşürüz.
Aceleyle hemen hazırlandım ve bir taksiye atlayıp Çağrı'nın mesaj attığı adresi taksiciye söyledim. Şirkete girdiğimde herkes karınca gibi çalışıyordu. İlk defa böyle büyük bir şirkette bulunuyordum. Ben aval aval etrafa bakarken yanıma kısa boylu, kısa kıvırcık saçlı, kocaman gözleri olan bir kız geldi.
- Gizem Hanım?
- Evet benim.
-Bende Aysu. Tanıştığıma memnun oldum.
diyerek sevecen bir şekilde elini uzattı. Çok tatlı bir kıza benziyordu. Uzattığı elini sıkarken aniden aklına bir şey gelmiş gibi birden elimi bıraktı ve hızlı hızlı konuşup bir yandan da yürümeye başladı.
- Çağrı Bey sizi toplantı odasında bekliyor. Size söylemiş olmalı zaten. yapmanız gereken tek şey özür dileyip oturmak ve o istediği zaman dosyayı uzatmak.
- Tamam. Anladım.
- İşte geldik. Toplantı odası burası. Siz girin lütfen zaten yeterince geç kaldık.
Kapıyı açıp içeri girdiğimde bütün gözler bana çevrildi. Bu hiç hoşuma gitmemişti. Dikkatlerin üzerimde olmasından hiç hoşlanmaz ayrıca çok heyecanlanırdım. kekeleyerek
- Şe şey ben geç kaldığım için özür dilerim.
- Çağrı'nın gözlerinin içine baktığımda şaşkınlık gördüm. Sanırım beni hiç bu tarz bir kıyafetle görmediği için olmalıydı. Altımda siyah kalem bir etek ve üzerimde eteğimin içine koyduğum şık bir beyaz gömlek vardı. Filmlerde gördüğüm kadarıyla şirkette çalışan kadınlar böyle giyiniyordu ama bu şirkettekiler Çağrı'nın hemen yanındaki afet hariç gayet spor giyinmişlerdi. Düşüncelerimi masanın başında oturan anladığım kadarıyla Çağrı'nın anlaşma yapacağı şirketten olmalıydı. Koreli olduğu hem suratından hem de Türkçe konuşurken kullandığı aksandan belli oluyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK ACIDIR (DÜZENLENİYOR)
RomanceAcılar içinde kıvranırken bir ışığa tutunursun. Dünyan bu ışıkla aydınlanır. Sonra o ışığı kaybedersin. Anlarsın ki o ışık sahteymiş. Bir ilizyon gibi var olduğunu sanırsın ama yoktur. Bu sahteliği anladığında ise geriye sadece acı kalır. Aşk o ışık...