23.Bölüm

4.2K 208 7
                                    

Mehmet bey sigarasından daha derin bir nefes aldı. Sanki söyleyemediği çoğu cümleyi sigaranın dumanıyla dışarıya veriyordu. O an esen sert rüzgarla birlikte acı gerçek yüzüme vurdu.

"Tuana şirket iflasın eşiğinde..."

Duyduklarımı sindirmek için bir süre sessiz kaldım. Sonrasında aklıma gelen en harika fikri Mehmet beye sunmaya karar verdim.

"Şirket hisselerine ortak birini kabul ederseniz sizi bu durumdan kurtarabilirim."

Mehmet bey şaşkın bakışlarını sürdürürken balkon kapısı açıldı ve Gökalp seslendi.

"Dışarısı çok soğuk içeri gelmiyor musunuz?"  Omzumun üzerinden Gökalp e döndüm. "Geliyoruz..." Gökalp kapıyı kapatıp içeri girdiğinde Mehmet beyde sigarasından son nefeslerini alıyordu. Yavaşça bana döndü ve hem hüzünlü hemde umut dolu bakışlarla konuşmaya başladı.

"Biliyorsun ben bu şirketi varımı yoğumu ortaya koyarak kurdum. Hissedar söz konusu olamaz ama ailemden değilse tabii ki." Sözleri bittiğinde yüzünde tebessüm vardı. Yüzlerce belkide binlerce anlam yükleyebileceğimiz bir tebessüm.

"O zaman anlaştık patron." Dedikten sonra toklaşmak için elimi uzattım. Tabii kide Mehmet bey elimi boşta bırakmadı. Ama tokalaşırken benden bir söz vermemi istedi. Ne olursa olsun hissedar olduğumu kimse bilmiycekti. Özellikle de Gökalp. Çünkü Mehmet bey her düşünceli ebeveyn gibi oğlunun bu zor durumdan haberi olmasını istemiyordu. Bende ona ne olursa olsun söylemiceğime dair söz verdim. Detayları daha sonra konuşucaktık. Mehmet bey biten sigarasını söndürdüğünde birlikte içeri girdik.

Herkes uyumak üzeri kendileri için hazırlanmış yataklara yatmışlardı. Fakat benim kafamın içinde dolanan tilkiler uyumama engeldi. Mutfağa gidip mutfak masasına oturdum ve elime telefonumu alıp hem Başak hemde Fatma için tanıdığım üst rütbelilerden görev ayarladım. Başağın görevlere gitmesi kafasının dağılmasına hemde daha çabuk toparlamasına yardımcı olucaktı. Fatmaya ayarladığım görevler ise onu geliştiricek ve ilerde harika bir CV oluşturucaktı.

Benim gibi uyku tutmayan Mehmet beyin mutfağa gelmesiyle birlikte bende aklım da olan soruyu Mehmet bey e sordum. "Patron Gökselin peşinde yapılan operasyondan haberin olmasına rağmen neden benim operasyon yapmama neden müsade ettin?"

Bu soruyla birlikte yüzü renkten renge girmişti. Birkaç kere ağzını açtı ama doğru kelimeleri bulamadığı için geri kapadı. Daha sonra derin bir nefes vererek konuşmasına başladı. "Onların operasyon yapmak için 1 nedeni vardı o da kaçakçılık peki senin operasyon yapmak için kaç nedenin vardı?" 

İşte bu aldığım en gururumu okşayan aynı zamanda hüzünlenmemi sağlayan  cevaptı. Sahi benim kaç nedenim vardı? Ailemi öldürmesi birinci neden, hayatımı zehire çevirmesi ikinci neden, adımı bile onun yüzünden kullanamıyor olmam yine bir neden, Ahmet i öldürmesi o apayrı bir neden, peki ya bana çektirdiği vicdan azabı işte o ödenemezdi. Kaç neden oldu yine saymayı bırakmama neden olabilcek kadar neden oldu. Yüzümde hüznün oluşturduğu bir tebessümle Mehmet bey e döndüm ve ona sarıldım.

"Ben teşekkür ederim ne desem şuan sizin için yetersiz olur." Gözlerimin dolduğunu hissederken Mehmet beyinde iç çekmesiyle aynı duygusal anları sadece benim yaşamadığımı anladım. Birbirimizden ayrılıp kendi halimize güldük.

Benim için hazırlanan oda da Başak ve ben uyuycaktık. Ama Başak aldığı antidepresanların etkisiyle çoktan uyumuştu. Uyurken ki masumiyetini görünce Ahmet in benim yüzümden öldürüldüğü düşüncesi boğazımı sıktı. Daraldım.. Nefes alamadığımı hissettim.. Ben onun arkadaşıydım ama düşmanı olsam bu kadar zarar veremezdim.

AJAN (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin