Sabah güneşin ışıkları yüzümü aydınlatıp içimi ısıtırken saate baktım. Okula gitmek için bir kaç saatim daha vardı. Bende öncelikle üzerimi giyindim sonra kendime güzel bir kahvaltı hazırlamak için aşağı kata mutfağa indim. Kapının çalmasıyla beklenmedik misafirin kim olduğunu öğrenmek için kapıya gittim. Kapıyı açmamla birlikte yüzümdeki şaşkınlığın kocaman bir gülümsemeye dönüşmesi bir oldu.
Beklediğim mali kaynak ayaklarıyla bana gelmişti. Her sene düzenlenen en iyilerin modelliğini yaptığı ajanlık şirketinin uluslar arası ürün tanıtım haftası için bana da beklediğim gibi teklifi Marie getirmişti. Ajan olarak çalışmaya başladığım yıldan beri bana her sene teklifi Marie getirirdi şuana kadar hiç bu tanıtım defilesinde yer almamıştım. Ama bu sene işler değişicekti. Benim mali bir kaynağa ihtiyacım vardı onların ise iyi bir modele sonuçta her iki tarafta karlı çıkıcaktı.
"Hi! Tres nasilsin?" Asla türkçeyi tam olarak öğrenemeyecek bu kız. "İyiyim buyur gel içeriye birlikte çay içeriz." Birlikte çay içerken aynı zamanda muhabbet ediyorduk. Marie ne için geldiğini hatırlayıp konuyu anlatmaya başladı. "Biliyorsun ki her sene olduğu gibi ürün tanıtımı haftamız olucak ve tanıtım için her zaman ki gibi en iyiler ve en seçkin kişilerin modellik yapmasını istiyoruz. Sanada her sene olduğu gibi bu teklifi sunmak benim görevim. "
Yüzümdeki tebessüme anlam veremeyen Marie neden güldüğümü sordu. "Aslında bakarsan her sene olduğu gibi teklifini red ederdim ama bu sene daha büyük planlarım var ve bunun için bu teklifi kabul edicem. Yalnız birkaç koşulum var kabul ederseniz." Marie söylediklerime oldukça şaşırmıştı. Her sene bu teklifi sunar ve ben geri çevirirdim ama bu sene öyle olmamıştı. "Biliyorsun ki Tres sen ne dersen koşulları sponsorlar kabul ederler zaten en çok istedikleri kişi sensin." "O zaman anlaştık Marie." Marie ayla el sıkıştıktan sonra koşulları konuştuk ve bir kontrat imzaladık. Artık Mehmet beyin şirketini kurtarmak için önümde hiçbir engel kalmamıştı.
Okul gitmek için arabama bindiğimde keyfime diyicek yoktu. Bugün hiçbir güç benim mutluluğumu gölgeleyemezdi. Arabada müziği de açıp keyif içinde rüzgarın savurduğu saçlarımla okula geldiğimde her zaman ki gibi bakışları üzerime toplamıştım. Daha arabadan inmemle Başağın beni karşılamadı bir oldu. Artık yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmiyordu. Yanımda işe başlamasıyla birlikte bu durum kesinleşmişti.
Koridorda Başağın anlattığı komik olaylara gülerken karşımda gördüğüm manzarayla birlikte yüzümün asılması bir oldu. "Başak sende benim gördüğümü görüyor musun?" Başakta bakışlarını benim gördüğüm manzaraya çevirdi ve ağzının bir karış açılması bir oldu. "Bence Gökalp eceline susamış." Kolumdan beni tutup yavaşça sınıfa doğru sürükledi. Ama ben demin gördüğüm manzarayla neredeyse donup kalmıştım.
Gökalp dün Mehmet beyin yanında gördüğüm esmer bomba kızla birlikte oldukça samimi bir şekilde gülücükler saçarak konuşuyordu. Üstelikte bunu bütün okulun onları gördüğü koridorda yapıyorlardı. Tamam kız oldukça güzeldi ama nasıl bu kadar samimi hala gelmişlerdi bir türlü aklım almıyordu. Üstelikte nişan için konuştuktan bir gün sonra ve bütün okulun gözü üzerimizdeyken.
Gördüklerim karşısında affalamıştım. Başak "mutlaka bir açıklaması vardır biliyorsun Gökalp i." diyerek beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Açıklaması olsa bile bütün okulun gözünün önündeki bu samimiyet beni gerçekten çok ama çok rahatsız etmişti. Bunu Gökalp e ödeticektim. Dün Marie yla yaptığım iş anlaşmasını hatırlayarak Başakla konuşmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN (Askıda)
AkčníMerkezin en iyi ajanı olmak nasıl mı? Sanırım bu karışık hangi gözlüğümü takıp baktığıma göre değişir. Ama bildiğim bişey varsa yaşadıklarım beni savaşçı yaptı. Ben bir savaşçıysam intikamımı alıcam. Ama herkesin unuttuğu birşey var intikam aceleye...