42.Bölüm

1.4K 92 30
                                    

"Benim sana teklifim babam ölünceye kadar seninle çalışmak istiyorum ama dürüstçe arkandan iş çevirmeden böylece bende babamın yerine geçtiğimde iş tecrübem olmuş olur. Babamın yerine geçtiğimde de herkes seninle düşman olucağımı düşünücek çünkü babam öyle biriydi. Ama ben seninle gizli bir ittifak kurmayı öneriyorum. Böylece ben senin beni öldürmek korkun olmadan rahatça yaşarım sende uluslararası alanda gizli bilgileri benden öğrenebilirsin ne dersin?"

Canerin teklifi o kadar mükemmeldi ki elimi direk ona doğru uzattım.

"Anlaştık."

Sonrasında biraz sohbet edip müsade istedim. Zaten yorgun olan bedenim günün ağırlığıyla daha da halsiz düşmüştü. Eve gidip gitmeme konusunda birazcık tereddüt etsemde eve doğru gitmeye başladım.

Eve geldiğimde evin boş olduğunu görmem birazcık rahatlatmıştı beni. Gökalp le şuan karşılaşmak istemiyordum. Üzerimi değiştirip vitaminlerimi aldıktan sonra doğruca yatağa girip kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

Gökalp'in Gözünden

Babamın ısrarı üzerine Pİ de buluşmuş akşam yemeği yiyorduk. Babama gerçekten çok öfkeliydim. Her ne kadar zor durumda olursa olsun bunu benimle paylaşması gerekirdi. Şirketi Tres e satması gerçekten beni hiç mi hiç üzmemişti. Sadece arkamdan iş çevirmeleri gerçekten beni kırmıştı. Tres in ona sormama rağmen gözlerimin içine bakarak yalan söylemesi son nokta olmuştu.

Babamın sesiyle irkildim.
"Oğlum iyi misin? Daldın gittin sesleniyorum duymuyorsun?"

"Sadece dalmışım. Ne konuşmak için buluştuk baba? Gerçekten yorgunum konuşup biran önce eve gitmek istiyorum."

Babamın yüzü asıldı. Onu üzmek istemiyordum ama hala ona kızgındım.

"Tamam oğlum tamam. Konu Tres ve sen. Bak oğlum Tres benim öz kızım sayılır. Senden sakladığı şey affedilir gibi değil. Ama saklamasını isteyen benim. Seni üzmek istemedim. Olayların bu noktaya kadar geleceğini düşünmedim bile. O kız masum bir suçu yok affetmemen gereken biri varsa o benim cezalandırıcaksan beni cezalandır. O masum kızı boşu boşuna üzme lütfen. Bak ben yaşlanıyorum bundan sonra şirket size kalıcak siz şimdiden böyle olursanız bu vatan ne olucak senin çocukça davranışların yüzünden kötülerle kim ilgilenicek vatanı kim savunucak söyler misin? O kızın tek günahı sözünün eri olmasıydı, güvenilir olmasıydı. Bence dediklerimi yeniden düşün taşın ona göre kararını ver lütfen."

Babama onu onaylarcasına başımı salladım. Aslında haklıydı. Kızmam gereken kişi babamdı Tres sadece piyondu bu meselede. Onu kırmıştım. Güçlü gözükmeye çalıştığını biliyordum. İçinin paramparça olduğunu görmeme rağmen birazda ben parçalara ayırmıştım onu.

Yemekten sonra eve gittiğimde kapının önünde Tres in arabasını görmemle derin bir nefes aldım. Eve girip onunla konuşucaktım bugün. Gerçekten onu çok özlemiştim. Küçücük elleri, mis kokusu, gülüşü... onu cezalandırırken aynı zamanda kendimide cezalandırmıştım.

Eve girdiğimde evde karanlık hakimdi. Yatak odasına doğru gittiğimde uyuduğunu gördüm. Her zamanki gibi iki büklüm olmuş küçük bir kız çocuğu gibi uyuyordu. Önce uyandırıp konuşmak istedim özür dilemek istedim. Ardından bu güzel manzarayı bozmak istemedim. Yanına usulca yatıp ellerimi incecik beline doladım. Biraz kıpırdandı ardından durdu. Kafamı, aşığı olduğum mis kokulu saçlarına yasladım. O kadar çok özlemiştim ki bu kokuyu her nefes alışımda içime adete huzur doluyordu.

AJAN (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin