35.Bölüm

3.7K 183 22
                                    

Gökalple bir süre dans ettikten sonra Mehmet bey yanımıza gelmişti. "Tres yaklaşık on beş dakikadır telefonun çalıyor belki önemli birşeydir bak istersen." diyerek bana el çantamı uzattı. Etraftaki gürültüden dolayı kendimi dışarı attım. Telefonu elime aldığımda Leyla arıyordu. Hemen telefonu açıp kulağıma götürdüm. "İstediğin kişiyi buldum Tres." dediğinde başka birinin beni aradığını gördüm ve Leylayı birazdan arayacağımı söyleyip kapadım.

Arayan numarayı geri aradığımda söylediklerini duymamla istemeden şaşırdım.

"Ne hamile mi?"

"Emin misin? Bu nasıl olur deliricem Alpi şunu düzgünce açıklar mısın?" Alpi nin de şuan benimle aynı şaşkınlıkta olduğuna emindim. "Bak Tres işin bitince Gökalplerle gelirsin bu işi konuşuruz olur mu gerçekten şuan ne yapıcağımı bilmiyorum." Telaşlı sesi benimde sakin olmamı engelliyordu. Telefonu kapadığımda arkamda Gökalp vardı. Telaşla yanıma geldi. "İyi misin önemli bişey yoktur umarım?" Şuan içim içimi yesede bir süre daha burda kalmalıydım. Yoksa korkup gittiğimi düşünebilirlerdi.

Gökalp e bişey olmadığını söyleyip içeri geçerken Leyla ya mesaj attım.

Giden:Leyla
Yarın sabah bulduğun kişiyi Maviye getirirsin üçümüz birlikte iş konuşuruz. Şuan daha önemli işlerim var yarın açıklarım.

Mesajı yollayıp Gökalp le birlikte içeri girdiğimizde içerisi bana oldukça sıcak gelmeye başlamıştı. Alnımda ve boynumdaki ter damlalarını hissedebiliyordum. Etrafı bulanık görmeye başladığımda Gökalp in koluna daha sıkı tutundum. Gökalp bana bakıp tuhaflığı fark etmiş olmalı ki. "İyi misin?" Diye sormaya başladığında başıma gelen durumu fark etmiştim.

"Gökalp Nazlı yı ara sanırım zehirlendim." diyebildim. Zar zor nefes almaya başladığım da Rafael le göz göze geldik. Kadehini bana gösterip şarabında büyük bir yudum alıp bana kötü bir gülümseme gösterdi. Gökalp yanımda telefonda birşeyler konuşuyordu. Ama tam olarak anlamıyordum. Bacaklarımda yavaş yavaş güçsüzleşirken dik ve güçlü gözükmeye çalıştım. Bütün rakiplerimin arasında güçsüz gözükemezdim.

Ben daha ne olduğunu anlamadan Gökalp beni destekleyerek tuvalete götürdü ve kapıyı kilitledi. Daha ne olduğunu anlamadan parmaklarını boğazıma soktuğunda öğürmeye başladım. Onu ne kadar itmeye çalışsamda gücüm yetmiyordu. Daha fazla dayanamayıp midemdeki herşeyi yere çıkardığımda öksürerek kendime gelmeye çalışıyordum.

Gökalp beni ayağa kaldırıp yüzümü ve ellerimi yıkadığına kendimi biraz daha iyi hissediyordum. "Nazlı sana ne dedi?" diye sordum güçlükle. "Aslında zehrin ne olduğunu bilmiyormuş ve kaybedecek vaktimiz olmadığı için eski usül yöntem kullanmayı teklif etti. Tabii her ihtimale karşı hastaneye gitmemiz gerek." başımla söylediklerini onayladıktan sonra bir süre ellerim lavaboda aynada kendime bakarak düzelmeye çalıştım.

Gökalp e baktığımda oldukça endişeli gözüküyordu. Demin yaptığı şey iğrençti sırf ben zehirlenmiyim diye parmaklarıyla benim midemi bulandırıp kusturmuştu. Her erkeğin yapabileceği bir şey değildi. "Tamam ben iyiyim Gökalp sen içeri git ben de birkaç dakikaya geliyorum Mehmet babayada zehirlendiğimi söyle gözünü dört açsın." Başta itiraz etsede daha sonra dediklerimi kabul etmek zorunda kaldı.

Bugün resmen kabus gibi bir gün geçiriyordum. Önce Fatma nın hamile olduğunu öğrendim. Ardından düşmanım Rafael beni zehirlemeye çalıştı. Bu hiç adil bir savaş değil bunu söylediğime inanamıyorum ama resmen Göksel i özlemiştim. En azından o adil savaşıyordu. Madem savaş adil değildi o zaman bu işi kuralına göre yapma vakti gelmişti.

AJAN (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin