Başağın Gözünden
Tüm gün Tres e destek operasyonu için araştırmalar, takipler, kamera kayıtları vb. şeylerle artık hepimizin leşi çıkmıştı. Tres in rutinini tam çözdük diye düşünürken bugün öğleden sonra derse girmemesiyle yine kafamız karışmıştı.
Caner, Serhat ve Tuna nın bize takiplerde desteği olmasa bu işin altından biraz zor kalkardık. Tres i gözümüzün önünden ayırmamak için ve kafalarımızı dağıtmak için hep birlikte Tuna ve Caner in arabalarıyla Mavi ye geldik.
İçerisi her zaman ki gibi tıklım tıklımdı. Tres ortalıklarda görünmüyordu. Oturucak bir yer bulamadığımız için en iyisi Tres i bulmak diye düşündük. Ahmet ve ben Teoman adındaki barmene Tres i sormaya başladık. Kendisi bize oturmak için masa ayarlamasıyla yorgunluktan kara sular inmiş olan bacaklarımızı dinlendirmek için ben, Ahmet, Fatma ve Tuna masaya kurulduk.
Ama hala gözlerimiz Tres i arıyordu. Caner ve Serhat daha fazla dayanamayıp Tres i bulmak için masadan kalktılar. Bizde kendi aramızda konuşmaya başladık. Tuna ve Fatma birlikte Canerle olan ilişkilerini konuşurken Ahmet in canının sıkkın olması beni de olumsuz etkilemişti.
"Hayatım Gökalp hocayla konuştuğundan beri yüzünden düşen bin parça hayırdır bir sorun mu var?" Dememle birlikte Ahmet sanki bütün gün nefesi içinde tutmuş gibi derin bir soluk verdi. Uzun zamandır onu bu şekilde ne yapacağını bilmez şekilde görmemiştim. "Dağ papatyam anlatıcam ama bu aramızda kalıcak tamam mı?"
Ahmet in dediklerini onaylar biçimde başımı aşağı yukarı salladım. Ahmet dudaklarını sanki kimse duymasın diye kulaklarımla bir nefes mesafesinde yaklaştırdı. Onun nefesini tenimde hissetmeye başladığımda vücuduma birden bir ürperme hissi geldi. Ahmet beni nasıl etkilemişti ki her bana yaklaştığında ateşimin yükseldiğini hissedebiliyordum.
Olabildiğince sakin bir tonda konuşmaya başladığında resmen kendimden geçtiğimi o zaman fark ettim. "Şimdi anlatıcaklarıma sakın tepki verme. Yoksa Fatma ve Tuna ya açıklama yapmak zorunda kalıcaz. Gökalp hoca benden birinin telefonuna sızmamı söyledi."
Söylediklerini duyduğumda Ahmet in neden bu kadar gergin olduğunu hala anlayamamıştım. Altı üstü bir telefona sızıcaktı ki bu onun için çocuk oyuncağıydı. "Ne varki bunda aşkım bu senin için çocuk oyuncağı" dedim. Ama Ahmet in sorusuyla saksıyı çalıştırmam gerektiğini anladım. "Ama kimin telefonuna sızmamı istedi bir düşün bakalım" dedi.
O zaman köşeli jetonum metal duvarlara çarparak yerine yerleşti. Sesim oldukça şaşkın ve anlam veremez biçimde çıkmıştı. "Tres.. ama ama neden?" dememle birlikte Caner ve Serhat masaya gelmişlerdi. Konuşmamız yarım kalmıştı. Ama zaten Ahmet inde benim gibi bu sorunun cevabını bilmediğine adım gibi emindim.
Hepimiz şaşkın ve birazda sinirli olan Caner ve Serhat ta döndük. Tuna nın hepimizin merak ettiği soruyu sormasıyla kulaklarımızı ormanda avını gören bir tilki edasıyla diktik. Tuna "Eee Tres i buldunuz mu bari? Hem ne o yüzünüz sirke satıyor"
Caner zaten Fatma yla olan dalgalı ilişkisinden dolayı sıkkın olan canı derin bir nefes vermesiyle iyice kendini belirtmişti. Caner "Tres i bulduk bilin bakalım nerde?" demişti. Ama kurduğu cümledeki kelimeler bıçak gibi keskindi durumdan oldukça rahatsız olduğu belliydi. Serhat durumu toparlamak için hemen lafa girdi "Tres üstüne bişeyler dökmüş. Sanırım o an erkekler tuvaleti müsait olduğundan oraya girmiş. Gökalp hocada ona temiz giysi götürmüştü gittiğimizde birazdan aramıza katılırlar diye düşünüyoruz di mi Caner?"
Caner durumdan memnuniyetsiz biçimde homurdanırken Fatmanın sinirli bakışları Caner i hapsetmişti. Ortamın gerginliğini Gökalp hocanın yaklaşan sesi ısıtmaya başladı. "Vay vay kimleri görüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN (Askıda)
AçãoMerkezin en iyi ajanı olmak nasıl mı? Sanırım bu karışık hangi gözlüğümü takıp baktığıma göre değişir. Ama bildiğim bişey varsa yaşadıklarım beni savaşçı yaptı. Ben bir savaşçıysam intikamımı alıcam. Ama herkesin unuttuğu birşey var intikam aceleye...