Benim için oyun başlamıştı!
Rafael merkezden ayrılır ayrılmaz evime gittim. Ben kendimi banyo ya attım. Banyoda ılık suyun altında suyun düşüncelerimi alıp benden uzaklaştırmasına izin verdim. Almayı düşündüğüm şeyleri bir gün sonra alıp vermeye karar verdim. Ilık su vücudumda dans ederken kokusunu çok sevdiğim duş jeliyle vücudumu köpüklemeye başladım. Radyoaktif bölgeye maruz kalan yerler hafif sızı yapıyordu. Göğüsümdeki bıçak izini hafif hareketlerle kontrol ederken elime gelen ufak kitleler biran şaşırmama sebep oldu. Emin olmak için tekrar baktığımda ufak kitlelerin olduğunu kesinleştirdim. İçimi biran korku sarmaladı. Yarın sabah ilk iş olarak hastaneye gidip detaylı bir tarama yaptırmaya karar verdim.
Hızla durulanıp duştan çıktım ve akşam ki yeni yıl eğlencesi için üzerime şık ama rahat hareket edebileceğim siyah bir elbise giydim. Hafif bir makyaj yaparken tek düşünebildiğim göğsümdeki kitlelerden başka birşey değildi. Eğerki kötü bir şey çıkarsa ne yapıcağımı hiç bilmiyordum. Makyajımı tamamladığımda odamdan çıktım ve alt kata mutfağa Müşerref teyzenin yanına indim. Her zamanki gibi krallara layık bir masa donatmıştı. Son rutuşlar için ona yardıma koyuldum.
Çok geçmeden kapı çaldı. Nazlı, Leyla, Başak, Caner, Tuna, Serhat ve tanımadığım ama oldukça yakışıklı biri gelmişti. İçeriye davet ettim onlar içeriye geçerken yanıma başak geldi. "Tres ben sana sormadan arkadaşımı davet ettim ama sorun olur mu?" Ona içten bir gülümseme yolladım. "Arkadaşın kim?" diye sorduğumda yanakları kızarmıştı. Uzun bir aradan sonra Başağı mutlu görmek benide mutlu etmişti.
"Şu kendimi geliştirme çabalarına dans dersinide eklemiştim. Arkadaşım Marcus dans öğretmenim kendisi." Utanarak söylediği bu cümleye ikimizde gülümserken tekrar kapı çaldı. Kapıyı açmak üzere Başağın yanından ayrıldım. Gelenler Alpi, Gökalp ve Mehmet babamdı. Hep birlikte içeri geçip muhabbete başladık.
Mehmet babanın Müşerref teyzeye olan bakışları gözümden kaçmazken bu durumu fark edemeyen Gökalp e gülesim gelmişti. Kahkahalar havada uçuşurken Alpi nin iğrenç espirileriyle hepimiz ona yastık atıyorduk. Tekrar kapının çalmasıyla birlikte kapıya doğru gittim. Gelenler Fatma ve Ulaş dı. Fatmayı Alpi den hamile olduğu için davet etmiştim. Fakat Ulaş ı çağırmamıştım. Tatsızlık çıkmaması için içeriye davet ettim.
Biraz çekinerekte olsa içeri girdiler. Salona geçtiklerini evdeki fırtına öncesi sessizlikten anlıya biliyordum. Bende ortamı yumuşatmak için "Herkes geldiğine göre masaya geçelim." dedim.
Fatmaya bir yandan Alpi bir yandan Caner bakıyordu. Ulaş ın bakışları ise beni esir almıştı. Etrafa daha az odaklanarak tüm ilgimi Gökalp e vermeye başladım. Onu gerçekten bu sıralar ihmal etmiştim. Buna rağmen bana oldukça hoşgörüyle yaklaşıyordu. Bakışlarım dikkatini çekmiş olmalı ki dudaklarını kulağıma yaklaştırdı. Onun kendine has kokusu ciğerlerimi bayram ettirirken kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı. "İyi misin? Biraz tedirgin gözüküyorsun?" Gökalp in sesiyle kendime geldim. Güçlükle yutkunarak ona doğru döndüm. "Hiç sadece bu sıralar seni ihmal ettim." diyebildim.
"Bunları şimdi düşünme evlenince herşey yoluna giricek." dediğinde kalbim deliler gibi çarpıyordu. Şuan masadaki herkesi unutmuş zamanın durmasını ve bu romantik anın sonsuza kadar sürmesini istiyordum. Tabii kide öyle olmadı. Alpi nin neşeli sesiyle kendimize geldik. "Çifte kumrular uhuuuu bak yine pabucum dama atıldı." Masadakilerin Alpi ye gülmesiyle bizde gülümsedik.
Fatmaya baktığımda yüzünde ufak bir tebessüm yakaladım. Belkide ilk defa Alpi yi sevdiğine inandım. Ama tebessümü saniyesinde yerini ifadesiz bir surata bıraktı. Ardından herkes muhabbete devam ederken Caner in neredeyse kimseyle konuşmaması dikkatimden kaçmamıştı.Başak ise adının Marcus olduğunu öğrendiğim kataloglardan fırlamış model tipli kişiyle konuşması oldukça samimi gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AJAN (Askıda)
ActionMerkezin en iyi ajanı olmak nasıl mı? Sanırım bu karışık hangi gözlüğümü takıp baktığıma göre değişir. Ama bildiğim bişey varsa yaşadıklarım beni savaşçı yaptı. Ben bir savaşçıysam intikamımı alıcam. Ama herkesin unuttuğu birşey var intikam aceleye...