Fotoğraf : Kim Shin Yeong
--
Yeni eve girdiğimiz ilk yarım saatinde Jiyong yıldırım gibi içeriye girdi ve Arisa'yı kabaca dışarıya attı. Ona sinirli bir biçimde bakmak isterdim lakin şuan biraz fazla korkunçtu."BENDEN HABERSİZ TAŞINMAYA KALKTIĞINA İNANMIYORUM!"
"Bari bir hafta falan bekleseydin daha yeni girdik eve."
"Önemli olan ne zaman taşındığın değil. NEDEN TAŞINDIĞIN."
"Çünkü senin o SALAK arkadaşın benim güzel arkadaşımın canını sıktı. İstediğin zaman bu eve gelebilirsin Jiyong ama ne ben ne de Arisa oraya gelmeyeceğiz!"Saçlarını karıştırıp koltuğa çöktü ve bir süre öylece durduktan sonra yavaşça suratıma baktığında titrediğimi hissettim.
"Büyük konuştun Shin Yeong. Baya büyük konuştun hemde. O girmem dediğin evin kapısında bekliceksin birgün."
"Jiyong daha fazla saçmalama. Kavga etmek istemiyorum."
"Ben istiyor muyum sanıyorsun?"Ağzından yavaşça bir 'hah' sesi çıkarttı ve ayağa kalkıp bana sarıldı. Duygusal değişimleri kafamı karıştırıyordu.
"Bağırdığım için özür dilerim. Sonra görüşürüz ha?"
Olur anlamında kafamı sallarken az önce ne olduğunu kendime açıklamaya çalışıyordum. Evden çıktığında bile hala arkasında salakça bakıyordum. Bu ruh değişimleri yüzünden cidden bir doktora falan gözükmesi gerekiyordu ama bunu ona söylersem beni camdan sarkıtır diye korkuyordum.
--
Zor bir yerleşim uzun süren temizlik ve sıcak bir duştan sonra havlularla kendimi yatağa attım. Kapı çalınca Arisa'nın açtığını duydum ve biriyle selamlaştığını. Gelen kişi odama girince şaşkınca ona baktım."Burada ne işin var?"
Artık o aşamayı geçtiğimiz için üstümü örtmeye çalışmıyordum hem havlu da vardı.
"Sonra görüşücez demiştim ya?"
'Neresini anlamadın' anlamında bir bakış atınca kendimi salak gibi hissettim ama bu akşamdan bahsedeceği aklıma gelmemişti.
"Şimdiden mi bahsediyordun?"
"Hadi giyin. Saçını kurutmadan çıkmicaz dışarısı soğuk."Dolabımın başına geçip kıyafetlerimi dağıtırken onu izliyordum. Her şeyi geç kavradığım doğru üstüme gelmeyin.
"Makyaj yapmicak mısın? Yani böyle de fena sayılmazsın da dışarı çıkıcaz."
Ona kötü bir bakış atıp yataktan zorla da olsa yataktan kalktım. Yorgunluktan bacaklarımın titremesini belli etmemeye çalıştım ama makyaj aynasına daha yaklaşamadan bileğimi tutup beni kendine çevirdi.
"Noldu?"
"Ne?"
"İkiletme beni ShinYeong. Noldu diyorum?"
"Haa o mu? Evi yerleştirince biraz yoruldum sadece."Kendisiyle birlikte beni de yatağa oturttu ama bileğimi bırakmadı.
"Arisa napıyodu?"
"Arisa böyle şeyleri beceremiyor. Bende sinirleniyorum o yapamayınca. Bir de ben seviyorum temizlik yapmayı."
"Demiştim bizim evden ayrılma diye."
"O evde de temizliği ben yapıyordum Jiyong. Aynı şey. 5 dakikaya geçer."Bir şeyi düşünür gibi birkaç saniye durduktan sonra tekrar bana döndü.
"Uyuyalım ister misin?"
"Hayır hayır. Dışarı çıkmak istiyorum. Karnım aç zaten."
"O zaman sen 2 saat uyu sonra çıkalım. Acelesi yok sonuçta. Ben seni uyandırırım."
"Söz mü?"
"Söz."Sadece 2 saat diye mırıldanırken uyuyakaldığımı hissediyordum.
--
JiYong ağzından,
--
Kendine bakmazsa hastalanıcak hala ben iyiyim diyo. Yani ona duygusal bir şey hissediyorum gibi algılamayın. Bu konularda sadece arkadaşım çünkü yanında olucak başka biri yok. Yani başka erkek yok. Seungri'yle araları bozulduğundan beri kendimi daha da sorumlu hissediyorum. Bi de annesinin Seungri'den sonra kızını bana emanet etmesi de üstümdeki yükü hafifletmiyor.Arisa'dan herhangi bir yemek tarifi istesem ShinYeong'un zehirleneceğini anlamak için onlarla yıllar geçirmem gerekmiyordu. Saçma bir şekilde Seungri'den yosun çorbasının tarifini aldıktan sonra YG'ye mesaj attım ve partiye gelemeyeceğim için özür diledim.
Yaklaşık bir buçuk saat sonra ShinYeong'un odasına gitmek için adımlarken salonda Arisa'nın uyuduğunu görünce üstünü örttüm ve çorbayı alıp kızımı uyandırmaya gittim.
Ağzı açık bir biçimde uyumasını tatlı bulup dudağını öptüm geri çekilince biraz ağzını şapırdatıp yana döndü ve uyumaya devam etti. Aynı şeyi bir daha yapmak için yaklaştığımda kafamı elleriyle itti.
YG oraya gelmem gerektiği hakkında bir şeyler söylediğinde ondan bu sefer daha net bir şekilde özür diledim. Onu bu halde yalnız bırakamazdım. Hasta insanlara karşı zaafım vardı. Belki daha hasta değildi ama olmak üzereydi. Bunu herkes anlardı.
Bu sefer onu dürterek uyandırdım ve yatakta oturur pozisyona geldikten sonra gözlerini ovuşturdu ve birkaç saniye hayatın anlamını sorgulayan bakışlar attıktan sonra kendine geldi ve bana gülümsedi.
"Geç kalmadım di mi?"
"Hayır. Sana çorba yaptım."Üstündeki çözülmüş havlunun uçlarını tutarak kendini kapattı ve ben onu giydirmeden uyuttuğum için kendime sinirlendim. Saçları da nemliydi. Güzel gözüküyordu ama hastalanıcaktı.
Dolabından ona eşofman ve bol bir tişört verdikten sonra çorbayı içirttim. Midesinin bulandığını söyleyerek biraz mızmızlandı ama sonra çorbayı bitirdi ve bana döndü.
"Dışarı çıkmayacak mıydık?"
"Hayır. Ev gecesi yapıcaz. Saçını kurut."
"Kendiliğinden kurur şimdi."
"ShinYeong.."
"Tamam tamam"O saçını kuruturken arabımın anahtarlarını şapkama ve ShinYeong'un montunu alıp odasına girdim. Şapkamı kafasına yerleştirdikten sonra bana salak bakışlarını attı.
"Hani dışarı çıkmicaktık?"
"Arabaya binicez sadece. Benim evime gidiyoruz. Arisa salonda uyuyor"
"Ben o eve girmem demiştim Jiyong!"
"Grup evine değil. Benim kendi evime! Tanrım Shinyeong biraz sakin ol."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uri Saranghaji Marayo
FanficKim Shin Yeong koreli bir kız ve liseyi Hongkong'da okudu. En iyi arkadaşı Yagi Arisa o bir Japon. Youtube'a koydukları cover dance videoları sayesinde yg entertainment ile sözleşme imzalamak için koreye taşınıyolar ve uzun bir süre Shin Yeong'un ço...