#17

359 23 0
                                    

Fotoğraf: JiYong
--
Jimin üstüme gelmek için hareketlendiği sırada kapı açıldı ve -beni aşırı bir biçimde şaşırtarak- JiYong içeri girdi. Şu an onun boynuna atlayıp ağlayabilirdim. Kapıdan Arisa'da görününce vicdan azabım tekrar eski yerini aldı. Ona olayları hatırlatmak için hiçbir girişimde bulunmamıştım ve hala bulunmak istemiyordum. Kendimce onu korumak için en mantıklı kararı verdiğimi düşünüyorum ama ya öyle değilse?

JiYong hızlıca yanımıza geldi ve bana yaklaşmış olan Jimin'i benden uzağa öbür tarafa doğru itti. -o sırada bana fırlatmış gibi geldi ama Arisa'nın anlattığına göre sadece itmiş- Jimin'de benim gibi hala olayın şokundayken JiYong hızlı adımlarıyla Jimin'in yanına gitti ve bir yumruk attı. Aynı zamanda da 'Sizden kurtuluş yok mu be!' diye bağırıyordu.

Arisa bir süre vurmasına izin verdikten sonra JiYong'un yanına gidip onu Jimin'den uzaklaştırdı. Sadece 2 saniye içinde sakinleşerek yanıma geldi. Tamam kendini çabuk sakinleştirebildiğini bir yerde okumuştum ama bu kadarını beklemiyordum. Beni kucağına alınca onu engelleyecek bir şey bile diyememiştim. Evden çıkıp arabaya doğru yürürken benimle konuşuyordu ama büyülenmiş gibi onu izliyordum arada birkaç kelimesini yakalayıp soruyu kafamda tamamlıyordum ve cevap veriyordum.

"Sana bir şey yapmadı di mi?"
"Beni sadece tehdit edebilir. Bana dokunamaz."

Beni arabaya bindirdiğinde arka koltuğa tabiki Arisa oturmuştu çünkü maknaelik böyle bir şeydi. Sürücü koltuğuna binip arabayı çalıştırdığında sessizlik içinde eve kadar gittik. Eve geldiğimizde yine beni kucağına alıcakken bu sefer onu engellemeye başarıp yürümeye başladım. Sakat değildim herhangi bir yerim acımıyordu bile eve girdiğimde bir sürü salakça soruyu cevaplamaktansa JiYong'un kucağından vazgeçmeyi tercih ederdim.

Eve girdiğimizde duygusal olarak çökmüş bir biçimde odama gittim ve benim peşimden de JiYong içeri girdi.

"Olanları anlatıcak mısın?"
"Bir şey olmadı."
"Bugünden bahsetmiyorum. O çocuk kimdi ve neden Arisa dehşet bir biçimde beni çağırdı?"
"Ah. Adı Park Jimin ve Seungri'ye sorarsan daha net anlatır. Ben onun tanıdığı kadar tanımıyorum."

Birkaç saniye şaşkınca bana baktıktan sonra yatağımda yanıma oturdu.

"İstersen bu gece birlikte uyuyalım. Hem ben senin güvende olduğundan emin olurum hemde sen daha rahat uyursun?"
"Bunu yapmak zorunda değilsin."
"Biliyorum sadece yapmak istiyorum."
"Teşekkür ederim."

Sadece birkaç saat içinde dünyanın en rahat ve huzurlu uykusunda olacağımı bilmek beni rahatlatmıştı. Belki de biraz daha bu evden taşınmasam daha iyi olurdu. Yani. Şey. Öf burada kalmak istiyorum işte. Hem o eve taşınmadan bir sürü iğrenç anım oldu değil mi? Bu bir bahane değil. Yanlış anlamayın.
--
Yemekten sonra ben krem bol tişörtümü ve toz pembe dar eşofmanımı giydim ve JiYong'da odama siyahımda hafif dar eşofman ve beyaz tişörtle gelince o haldeyken bile nefesimi kesti.

Bir süre birbirimize baktıktan sonra JiYong pes etmiş gibi bedenini rahatlattı ve bana doğru adımlarken aynı zamanda da konuşmaya başladı.

"Umarım bunu yaptığım için pişman olmam."

Uri Saranghaji MarayoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin