#7

448 27 1
                                        

fotoğraf :Tae
--
İnanılmaz bir baş ağrısıyla güne başladım. Tüm gece ağladığım için diye düşündüm ve üstümde Seungri'yi iterek yatağın öbür tarafına geçirdim. Yataktan kalktım ve duşa girdim. Dün yaşadıklarım aklıma geldikçe gözlerim doluyordu ama ağlamayacaktım. Dün yeteri kadar ağlamıştım. Bugün mutlu olmak zorundaydım.

Duştan çıkınca JiYong'la karşılaştım ve hiçbir tepki vermeden yoluma devam ettim. Ağzımı açarsam beynim patlayacakmış gibi hissediyordum. Odamdan kıyafetleri aldım ve çıkmadan Seungri'nin üstünü örttüm. Ona hala sinirliydim ama bu soğukta hastalansın istemiyordum. Arisa'nın odasına girdim ve giyinmeye başladım. Kahverengi yoga pantolonumla uzun krem rengi tişörtümü giydim ve üstüme Arisa'nın dolabından gri hırka aldım. 

Arisa'nın da üstünü örtüp yanına uzandım. Aynı evde olmamıza rağmen en iyi arkadaşımı ne kadar çok özlediğimi farkettim ve büyük bir ihtimal dünden kalma dramatikliğimle şuan her şeye aşırı tepki verebilirdim. Biraz sonra Arisa uyandı ve karışık saçları anlamamış suratıyla birkaç dakika bana bakıp kendine geldi ve ona sarılmama izin verdi. Bunun etkisiyle biraz ağladım ve derin bir nefes alıp ona daha sıkı sarıldım.

"Sana kahvaltı hazırlamamı ister misin? Hatta odamı toplamana da izin verebilirim?"

"Olabilir bilmiyorum."

Sesim kısılmıştı. Şaşırtıcı bir şey değil. Dün çok bağırdığım ve ağladığım düşünülürse sesimin çıkması bile mucizeydi. Arisa yataktan kalktı. Yüzünü yıkayıp dişlerini fırçaladıktan sonra siyah tayt ve siyah ince kazağını giyip benimle aşağı indi.

Taeyangla birlikte -daha çok taeyang- kahvaltı hazırlamaya başladılar ve masada oturup onları izledim. İçimden hiçbir şey yapmak gelmiyordu ve bu normalde şaşırtıcı bir şey olsada klasik depresyon rutinimdi. Kahvaltıdan sonra ya odama çekilip kitap okuyacaktım ya da tüm gün dram filmleri izleyip sümüklü bir biçimde evde dolaşıcaktım.

Seungri yanıma oturduğunda onu görmezden gelmek isterdim ama bu işte pek başarılı değildim. Kahvaltıda tekrar eski yerlerimize geçince JiYong yanıma geçti.

"İyi misin?"

"Evet neden?"

"Sabah bağırıp evden kaçmanı beklemiştim seninle karşılaştığımda."

Ona zoraki bir gülüş atıp yemeğimi eşelemeye devam ettim ve tüm kahvaltı boyunca içinde bulunduğum iletişim buydu. Yemekten sonra Arisa bulaşıkları halledebileceğini söyledi. Ne zaman böyle kötü olsam hep bana yardımcı oluyordu. Yavaşça masadan kalkıp odama geçtim. Çantam her zaman astığım yerdeydi ve kırılan bardaktan eser yoktu. Seungri topladı herhalde diye düşünüp kütüphanemin önüne geçtim. Hiçbir kitap bana gülümsemeyince yatağa uzandım ve tavanı seyrederken uyuyakaldım.
--
(Yagi Arisa'nın ağzından)
--
Bulaşıkları makineye dizdikten sonra biraz daha mutfakta takılıp Yeong'un odasına çıkma kararı aldım. Umarım kitap okuyordur diyerek içeri girdim ama yatağını ortalayıp uyuyakaldığını görünce şaşırdım ve sağ tarafına uzandım. Biraz sonra Seungri de geldi ve o da sol tarafa uzandı.

Birçok kez Seungri'ye gıcık olmuşluğum olmuştu ama şuanda ikimizinde ortak noktasını görebiliyordum. İkimizde aynı kişi için endişeliydik ve ben neyi olduğunu soramıyordum bile.

"Taehyung."

Seungri fısıldadığında kolumdan destek alarak ona döndüm.

"Ne?"

"Taehyung yüzünden bu halde."

Umarım tahmin ettiğim kişi değildir diye düşünürken başka kim olabilir ki diye de düşündüm.

"yine mi o orospu çocuğu"

Bir anda bei gerçek suratıma çarpınca yataktan kalktım ve Seungri'yi odama sürükleyip kapıyı kapattım.

"Ne sikime kavga ediyodunuz?"

"Bak gerçekten. Gerçekten üzgünüm. Bir anda sinirlendim ve bağırmaya başladım ve o ağladı ve ben daha çok bağırdım ve bana bir şeyler fırlatmaya başladı ve ben-"

Çok hızlı konuşunca sinirle araya girdim.

"AĞLAYAN KIZIN ÜSTÜNE Mİ GİTTİN. HİÇ Mİ DÜŞÜNMEDİN BU KONUNUN HASSAS OLABİLECEĞİNİ. UZUN SÜREDİR NASIL TANIYOSUN. HİÇBİR BOK MU BİLMİYORSUN. ATLATMAKİ İÇİN O KADAR ZOR ZAMANLAR GEÇİRDİ.!"

"Bana anlatabilirdi."

"BÖYLE TEPKİ VERİCEĞİNİ BİLDİĞİNDEN SANA ANLATMADIĞI İÇİN ONU SUÇLAYAMAZSIN DEĞİL Mİ?"

Bir anda içeriye SeungHyun girince ikimizde oraya döndük ama sinirli bir biçimde Seungri'ye geri döndüm.

"Noluyo burada? Sesinizden ev yankılanıyor."

"HAKKEDİYOR. UMARIM DÜN KAFANDA BİR ŞEY PARÇALANMIŞTIR DA AKL-"

"Arisa dur artık."

SeungHyun beni uyarınca şaşkınca ona baktım ve sinirle odamdan çıkınca ShinYeong'a çarptım. Dengesini sağlayamayıp yere düşmek üzereyken JiYong arkasında onu ittirdi ve kendine geldi.

--
Hepimiz(seungri jiyong arisa) ShinYeong'un odasındaydık ve onu sakinleştirmeye çalışıyorduk. Seungri'den özür falan dilemeyecektim dediklerimin hepsini hakketmişti ve eğer 5 metre yakınıma gelirse suratına yumruk atmayı planlıyordum. Şu bahsettiğim ortak noktayı unutun. Artık onların arkadaş kalması için hiçbir olanak yok.

JiYong ve ben Yeong'un iki yanında oturuyoduk saçma bir şekilde -ki bence çok haklı- Seungri ona yaklaşınca daha çok ağlıyordu.

"Onu öldürmemi ister misin? Tekrar onu gidip öldürebilirim."

Dediğime ağlak bir biçimde gülümseyince JiYong'un rahat bir biçimde nefes verdiğini duydum.

"İkisininde beynini patlatabilirim. Boşuna ders almadım. Befefemi kimse üzemez."

Seungri zoraki gülünce ona sinirle döndüm.

"Gülebileceğini söylemedim."

"Ona kızmamalısın Arisa. Böyle olucağını sana söylemiştim."

Banane anlamında omuzlarımı oynatınca daha çok güldü ve yataktan hızlıca kalktı ama başının döneceğini hesaba katmamış olacak ki yatağa geri düştü ve bu sefer yavaşça kalktı.

"Hepiniz evden gitse nasıl olur?"

"Bizi kendi evimizden mi kovuyosun?"

JiYong'un karmaşık suratına bakıp sakince cevap verdim

"Temizlik yapıcak."

"Evimden çıkmicam."

--

"Hepimizi banyoya kitlediğine inanmıyorum. "

"Özgürlük hakkın varken kullanmalıydın hyung."

Seungri espri yapınca tekrar sinirli bir biçimde ona döndüm ve SeungHyun omzumu beni rahatlatmak istermişçesine sıktı. Bugün gerçekten çok uzun olacak.

Uri Saranghaji MarayoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin