6. Bölüm "Kuşku"

11.5K 1.4K 98
                                    

Medyada ki Albert Mitchell. Hikayeyi zenginleştirmek için medyadaki Broods- bridges'i dinleyebilirsiniz. İyi okumalar ❤️

Belkide esinti yeli olmasa kurumuş yaprak şükrettiği toprakla buluşamazdı. Toprak susamış olduğu yağmura kavuşmasa, yeni filiz tanesi yaşamı kucaklamasa hayat çürümüş bedene bürünmez miydi? Herşeyin sırası zamanı varken o ritimden şaşan hayata tutunabilir miydi? İşte ben meraklarıma yenik düşerek o ritimden şaşan sayılı kişilerdendim belkide. Merakımın kanıtıda penceremden gelen hışırtı seslerine kulak vermemdi. Gözlerimi açtığımda baş ucumdaki camdan dışarı baktım. Daha güneş doğmamış ve etrafta bilinmeyen bir sis vardı. Gördüğüm görüntü ile kendimi kapının önünde bulmam bir olmuştu. Üzerimde siyah bere ile ince bir çeket vardı. Masanın üzerinde duran komutanın kitabını alarak dışarıya çıktım. Belkide o huysuz, kitap için geri gelmişti. Dışarıya çıktığımda sesler kesilmişti. Penceremden görünen ormanda, doğru gitmeyen birşeyler vardı ve kulağıma fısıldayan sesler beni oraya çağırıyordu. Adımlarım ve kalbimin tok sesi benden bağımsız hızlanmıştı. Zifiriliğin üzerine çöktüğü ormana adımımı attığımda esinti beni titretmişti. İlerledikçe burnuma dolan soğuk, genzimde acıma hisse yaratıyordu. Ay daha kaybolmamıştı. Bir yandan ışığını bazı ağaçlara yansıtırken diğer yandanda yağan kar tanelerini apaçık ortaya seriyordu. Dondurucu soğuğun nedenini şimdi anlayabiliyordum. O muhteşem atmosferin içerisinde büyülenmişken dikkatimi arkamdan gelen çıtırtı bozmuştu. Başımı yavaş ve tedirgin şekilde omzumun üstünden arkama baksamda birşey olmadığını fark ettim. Sessiz adımlarımla arkama döndüğümde ilk başta birşey görmemiştim. Daha sonra karanlık ve büyük çalılıkların ardında beyaz ve griyi oluşturan gözleri daha sonrada hırlayan dişleri beliriyordu. Yavaş adımlarla bana yaklaşması üzerine düşen ay ışığıyla iri bir kurt olduğunu göstermişti bana. Ağzımla gözlerim aynı anda açıldığında tek solukta arkamı dönüp bayır aşağıya koşmaya başlamıştım. Ağaçların sıklığı benim biraz daha mesafe açmama neden olmuştu. Arkamdan gelen uluma sesleri benim biraz daha hız yapmama neden olmuştu. Bacaklarımın acımasının yanında koşacak takatimin kalmadığını hissedebiliyordum. Korku, heyecan, acı ve endişe aynı anda harmanlanıp düşüncelerime girerken gözümden akan yaşı durduramıyordum. Daha fazla koşamayacağımı anladığımda pes edip bir ağaca tutunarak kendimi durdurdum. Hemen arkamı dönerek bakındım. Gitmişti! Elimi ağaca dayayıp destek alarak nefesim ve kalbimin hızını yavaşlatmaya çalışıyordum. Başımdaki boşluğu hissedince siyah beremi düşürdüğümü anlamıştım ama umursamamıştım çünkü daha büyük sorunlarım vardı. Ağzımdan hızlı nefes alışım soğuk havayı olduğu gibi boğazıma taşımıştı. Nefes borumu parçalayan soğuk aynı zamanda bedenimide parçalıyordu. Göz yaşımı elimin tersiyle silerken kulağıma tekrar uluma sesi yerleşmişti. İleriye baktığımda düz bir çayır gözüküyordu. Sessiz adımlarım ve etrafı tedirgince süzüşümle aşağıya seri adımlarla iniyordum. Bir müddet sonra düzlükte duran tanıdık yüzün görünce mutlulukla hızlı şekilde koşmaya başlamıştı. Neden orda olduğu umrumda değildi. Tek isteğim bana yardım etmesi gerektiğiydi. Ona koşuşum kaşlarını çatmasına sebep olsada umrumda değildi. En azından canavar gibi kurttan daha iyiydi. Adımlarımı durduramayışım üstüne çullanmama neden olurken beni omuzlarımdan sert şekilde tutmuştu. Nefes nefese olanları ona anlatmaya çalışırken aynı zamanda yardım istedim. Ellerini benden alıp birbirine doladığında aynı zamanda dudağının kenarı ürkütücü şekilde yukarıya kıvrıldı. Ona anlamayan çatık kaşlarımla baktığımda elimdeki kitabına bakıp devam etti.

- Bir daha benim eşyalarımı elleme.

Konumuz bu değildi! Tekrar kaçmamız gerektiğini söyleyecekken kıkırdayarak lafımı kesti.

- Birşey daha var.

Bir müddet sessizce gülerek soğuk kanlılığıyla devam etti.

-O kurta yakalanmadığın için pişman olacaksın.

KURT ÇETESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin