Madra göz kapaklarına baskı uygulayan ışıkla ayılmaya başlamıştı. Bacağındaki acı resmen o bölgeyi çürütecek derecede yanıyordu. Acıyla inilderken gözlerini yavaşça açtı. Yüzü , göğüsleri , karnı ve bacaklarının ön tarafı buz tutmuştu. Yerinden kımıldamadan gözlerini açtı. Gözleri, yosunlu duvarlara , paslanmış parmaklıklara oradanda tavana yakın parmaklıklı güneşi içeriye alan küçük pencereye baktı. Gözleri yaşarırken yattığı pis betonun üzerinde doğruldu. Saçları hafif dağınık ve üzerindeki beyaz gecelik oldukça kirlenmişti. Geceliğe tutarak bunun nasıl bedenine giyindirildiği kısmı hatırlamaya çalıştı ama bulamadı. Ardından bir kahkaha sesi giderek yaklaştı. Jacy karanlık bölgeden çıkıp kendini belli etmişti. İlk başta çıkmamasının sebebi Madra'nın ağlayışını ve korkusunu görmek istemesiydi. Madra hiç bir tepki vermeden yüzüne baktı.
"Albert gelecek..." durdu ve hafifçe sırıttı. "Ve beni bu hale sokan herkesi cezalandıracak" dediğinde son kelimede içi titremişti. Jacy gülmesini yarım keser gibi oldu ama kendini toplayarak kahkaha attı. "Sen hala bu durumdayken onun gerçekten seni kurtaracağını düşünüyor olamazsın değil mi?Seni kimse kurtaramaz çünkü bu durum sadece çeteyi kapsamıyor" dediğinde Madra'dan korku dolu bir tepki beklesede hevesi kursağında kalmıştı. Madra zaten herşeyi bildiği için bu duruma hazırlıklıydı. Sadece babasının yani Manuel'in Zack ve çetesiyle iş birliği yaptığını bilmiyordu. Bu olayın karşılığında belkide fazladan toprak verilecekti ona diye içinden geçirdi. "Yoksa sen hala Albert'ın size geri döneceğini mi düşünüyorsun?" diyerek Jacy'e alay eder gibi gülümsedi. Jacy'nin yüzü düşmüştü. Madra'nın bunları söylemeye cesaret edebilmesi için onların aralarında birşey olması ya da yaşanması gerekiyordu. Jacy bu ihtimali aklından atmaya çalışarak dişlerini sıktı. "Yanılıyorsun kukla çünkü ona muazzam bir teklif sunacak Zack."
Madra duraksayıp cümlenin devamını bekledi. "Zack eğer bu isyanından vazgeçip geri döner ve af dilerse çeteyi beraber yöneteceklerini ve büyütebileceklerini teklif edecek. Ne kadar da kavgalı olsalarda bir kurdun bu olaydan canıyla ödeyerek çıkmasından memnun olmaz" diyerek zaferin nidasını atıyordu. Madra istemedende olsa tedirgindi. Ne yaşamış olurlarsa olsun bunu kabul edebilecek bir yönü olup olmadığını düşünmeden edemedi. Jacy sanki düşüncelerini okumuş gibi alayla güldü ve "bu fırsatı kaçırmayacak kukla buna emin ol. Senden gerçekten hoşlanmış olabilir ama bu sana aşık demek değil ve emin ol etrafında çok fazla kız var ve onlarlada mutlu olabileceğini düşünür çünkü onu çok iyi tanıyorum bu olayı kendim yaşadım" Madra dişlerini sıkmıştı ama belli etmedi. Onu mutlu etmeyecekti. Bacağındaki ağrı ve acıyla yutkundu. Elini yaranın üzerine koyup Jacy'e baktı. Acırcasına bir ifade takınarak "bu senin canını fazla yakmış belli ki ama bu iş bittiğinde sana sadece güleceğim tabi Albert benim yanımdayken" içindeki öfkesini ve tedirginliğini bastırmaya çalışarak gözlerini kaçırdı çünkü daha fazla güçlü rolünü oynayamayacaktı. Jacy öfkeden delirmişti. Parmaklıklara öfkeyle bir adım attığında "Jacy!" diye uyarıcı bir ses işitti. Zack başıyla yukarı çıkmasını işaret ederek sertçe baktı. Jacy yukarı çıkıyorken Zack Madra'ya derin derin baktı.* * * *
Bradd Nicolas'ın başında durmuş gözlerini siliyordu. Albert ise çığırdan çıkmış evin içinde Madra'yı aradı. Odalardan birindeki açık pencereye gözü aldı . Hızla pencereden atlayarak kanla karışmış toprağı fark etti. Hızla oraya vardığında Madra'nın kokusunu alabiliyordu. Bu onun kanıydı. Yüzü donmuş bir şekilde dizlerinin üzerine çöktü. Sert nefes alıp zor veriyordu. Etrafında hissettiği soğuk tamamen manevi bir duyguydu. Bradd gözü yaşlı, Albert'ın omuzuna dokundu. Albert sertçe eline vurarak ayağa kalktı. Hiç ona bakmadan var gücüyle ormana koştu. Bedeni değişim geçirirken üstündeki kıyafetleri yırtıldı. Kalın kürkü bütün bedenini sardığında ormanda durmadan koşuyordu. Ağzından aldığı sert nefes boğazını ve soluk borusunu yırtarcasına içine doluyordu. Buğuluktan göremez hale gelsede durmamıştı. Bir çok kayalık ve ağaç geçtikten sonra uçuruma varmıştı. Uçurumun dibine geçerek aynı bir ağıt gibi ulumaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT ÇETESİ
FantasyTüyleri o kadar parlaktı ki değil çamurlu, topraklı yolda bile yürümemiş gibiydi. Rüzgar, kürkünün arasından her geçtiğinde sanki en pahalı saç kremlerini kullanıyormuş gibi ahenkle sallanıyordu. Baktıkça bacaklarım titriyor hırladıkça nefesim kesil...