22.Bölüm

3.1K 352 27
                                    

Madra uzun sürenin ardından yavaşça yerinden doğruldu. Adımlarına parmak uçlarına ağırlık vererek atıyordu. Dolabın yanına sığındı. İki kere derin nefes alarak dolabın kapağına bir elini uzattı. Hızlıca açıp elini hemen geri çekti. Gözlerini kapatıp öylece bekledi. Hiç birşey göremeyince dolabın önüne doğru ilerledi. Önüne geçtiğinde ise sadece eşyalarını görüyordu. Diğer kapağıda açtığında ise gözleri hafifçe büyümüştü. Sır dolu kitap ortadan açık bir şekilde duruyordu. Eline kitabı alıp yatağına oturdu. Odasını kaplayan tek ışık, ayın ışığıydı. Sayfalara baksada birşey yoktu. İki elinin arasına iyice yerleştirdiğinde ise kapağından çıkan sarı ışıklarla hemen sayfalarını kapatıp kapağına baktı. Sarı ışıkların söndüğü yerde "bir ufuk , bir sevgi" yazıyordu. Madra ağzını aralayıp hafifçe gülümsedi. Belkide binde bir ihtimal ona denk geliyordu.

      *               *                        *                *

Albert görevden geldiğinde yeni taş evlerinden içeriye girmişti. Ev biraz daha kalabalıktı. Artık buranın şifa yeri ya da büyü mekanıda vardı. Bradd, Albert'ın arkasından hızla girerek "yaşlı büyücülerin olduğu iyi oldu. Onlardan öğrenmem gereken çok şey var." Birlikte üst kata çıkarken aynı zamanda konuşuyorlardı. "Nasıl yani?" Bradd duraksayarak " gücümün çoğaldığını hissedebiliyorum ve bunu doğru kullanamaya bilirim." Albert ona dönerek "gücünü kullanacak birşey yapmıyorsun ki" Bradd konuyu dağıtırcasına "belki olur diye diyorum." Hızla merdivenlerden çıkmaya devam etmişti. Zack'in odasına girdiklerinde Zack ayağa kalkıp  "hoş geldiniz kardeşlerim" Albert birşey demeden Bradd "neden çağırdın bizi" diye karşılık verdi. Zack böyle bir tepkiyi bekliyordu. O ölen kıza değer verdiğini oda duymuştu. "Sizi çağırma sebebim bize en yakın olan yani Stephens sürüsüne gidip onların bize katılmasını, eğer sorun çıkarırlarsa zorla  alacağımızıda  söyleyin." Bradd kaşlarını çatarken Albert başıyla onaylamıştı. Hızla odadan çıktıklarında "bu ne yapmaya çalışıyor?" Bradd isyankar bir tavırla konuşmuştu. "Ne yaptığı umurum da değil ama bana emir vermeyi nereden öğrendi merak ediyorum doğrusu." Bradd başını sallarken tam evden çıkacaklardı ki Jacy gözüne çarptı. Sertçe durduğumda Jacy sinirini tahrik edercesine gülümseyerek yanına geldi. Dişlerinin arasında tıslarcasına "senin burada ne işin var?" dedi. "Buradaki doktorun yanında başladım bebeğim" derken gülümsemesini yarıda bırakan Albert'ın sırıtışı olmuştu. "Ayakçısın yani" dediği an Bradd'den gülme iniltisi çıksada hemen toparlamıştı. Daha sonra arkalarına bakmadan dışarıya çıktılar. Bradd'in telefonu çaldığında kimin aradığını biliyordu. Albert "neyse bir ara gideriz şimdi işim var" diyip bahçeden çıkmıştı. Bradd hızla telefonunu açıp "ne var öğretmen?" dedi. Aldığı cevap ile elini alnına yapıştırıp "Tamam, tamam" diyerek aramaya son verdi.

               Bradd Madra'nın yanına hemen gitmemişti. Birkaç arkadaşının yanına uğrayıp öyle gitmişti. Bundan dolayı öğle yerini, geceye çoktan bırakmıştı. Madra'ya, mesaj ile aşağıya inmesini bildirdi. Fazla geçmeden gelen Madra hemen konuyu açacaktı ki Bradd lafını eliyle keserek "öncelikle şunu bilmeni istiyorum. En ufak şeyde beni arama" dedi. Madra gözlerini devirerek "ufak birşey değil" dedi. Bradd cevap vermeden yüz ifadesiyle dinlemeye hazır olduğunu belirtti. Madra derin bir nefes çekti ve gülsedi. "Kitap kendini bana açmaya başladı" dediğinde Bradd yüzünü hifiçe buruşturdu. Çünkü herhangi birine kendini göstere bilen bir kitap değildi. Madra, onun şaşırmasını bekliyordu zaten. "Nasıl yani?" Madra önüne düşen saçını geriye ittirerek "evet ama hiç birşey anlamadım. O yüzden seni buraya çağırdım" dediğinde Bradd başını hızla salladı. "Üzgünüm ama bunun cevabı bende değil." Madra, "peki ya kimde" diye karşılık verdi. Bradd derin bir iç çekerek saçlarını bir eliyle karıştırdı. "Bak sana aslında bunu söylememem gerek ama biliyorum ki elbette öğrencilerinden öğreneceksin." Madra Bradd'in sarf ettiği cümleleriyle biraz daha heyecanlanmıştı. "Bak, yarın gece kurtlar festivali. Bilirsin burada fazla kurt var ve atalarımız bu şehirde bir kurt festivali düzenlemiş. Böylece bu gelenek kuşaktan kuşağa atladı." Madra anlamsızca ona bakarken "sadece size ait olan birşey mi?" diye soru yöneltti. "Aslına bakarsan öyle ama bu şehir bunu bilmiyor. Neyse sen orasını boşver, bu festival tüm halkın" diye yeniledi. Madra başını sallayarak "anladım da, benimle ne ilgisi var?" Bradd'de bu soruyu bekliyordu. "Seninle ilgili olan kısmı bu festivale dışardan gelenlerde var. Hatırlarsan bu kitabın içeriğini birisinden duydum demiştim. İşte o birisi yarın burada olacak." Madra sevinçle gözlerini iyi büyütmüştü. "Sana ismini ve nerede olacağını mesaj atarım ama şunu unutma. Kalabalıktan ayrılma."diye mırıldandı. Madra "teşekkür ederim" dediğinde Bradd başını sallayarak oradan ayrıldı.
Madra'nın içeriye girmesine iki adım kalmıştı ki telefonu çaldı. Arayan Doktor Valerie'ydi. "Efendim Valerie." Uzun zaman aralığından sonra defa arıyordu. "Madra sana ulaştığıma inanamıyorum." Madra kaşlarını çatarak "niye bana ulaşamayacakmışsın?" Valerie derin nefes alarak "biliyorsun durumları Madra" sesinin endişesi diniyordu. "Evet beni hala kaçırmadılar." Valerie, Madra'nın tepkisini anlaya biliyordu. Çünkü uzun süre onu aramayıp boş bırakmıştı. "Bak Madra kızgınsın biliyorum ama benimde kendime göre yoğun zamanlarım oldu." Madra sözünü kesip "tamam Valerie, sorun değil" diyerek telefonu kapatmıştı. Hangi işi kaçırılacak bir hastasından daha önemli olabilirdi ki? Madra kendi kendine gülmeye başlamıştı. Onun için ölüm soğuğu hissettiren kelimeyi şimdi normal birşeymiş gibi söyleyebiliyordu. Daha da komik olan şey ise bunu bile bile normal yaşamaya alışmıştı. "Tatlım!" Madra irkilerek evin içine baktı. Angel'a ona gülümseyerek yaklaşıyordu. Yanına vardığında "seni güldüren şey nedir?" Madra Angel'ın elini tutarak "hiç, eski saçmalıklarım geldi aklıma" dediğinde Angel'a Madra'nın elini tutarak bahçedeki sandalyelere oturdu. Madra da yanına otururken "neymiş o bakalım?" Madra yalan söyleme seansını istemeyerekte olsa başlatmıştı. "Ergenken kendimi hiç beğenmediğim halde okulun en yakışıklısına kendimi beğendirmeye çalışırdım" dediğinde kıkırdamalar yükselmişti. Hayır "Madra annen gibi çok güzel bir bayansın" Madra gülümseyip "ama ben anneme hiç benzemem ki?" Angel'ın ağzı hafiften aralandıktan sonra "yani bence annene benziyorsun" dedi. Madra "aslına bakarsan ben kime benzediğimi bilmiyorum. Babamada benzemiyorum ama annemdense babam daha iyi bir seçenek" diyerek gülümsedi. Angel avuç içini Madra'nın yanağına koyarak "annen seni çok özlemiş Madra" dediğinde Madra "onunla konuştun mu?" Angel başını sallayarak elini çekti. "Evet, Viola'yı aradım. Tanıştık ve çok iyi birisi" diye cümlesini bitirdiğinde Madra'nın anlamsızca kaşları buruşmuştu. "Nasıl yani yeni mi tanışıyorsunuz? Benim ona benzediğimi söylemiştin." sorgulayan cümlesi bitince Angel yerinde rahatsız gözüküyordu. "Tatlım! Sosyal medyada fotoğrafına baktım". Madra yavaşça başını sallarken Angel'a "hadi içeriye girelim."

KURT ÇETESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin