Madra oraya doğru adımlarını atmaya başlamıştı. Valerie, "adımlarını ürkek atarsan anlaşılırsın dosdoğru ilerlemen gerek dediğinde Valerie kendinden emin bir şekilde yürümeye başlamıştı. Aralarına girdiklerinde Bradd'e ya da Albert'a görünmemeye çalışırlarken, özel dizayn edilmiş fıçı gibi masanın yanına iliştiler. Etrafta fazlaca fiziken güzel kız olduğunu net bir şekilde görebiliyordu. Valerie "şimdi nasıl bulacağız adamı?" dedi. Madra bilmediğini sezdirmemeye çalışarak "biraz ortama uyum sağlayalım. Sonra Bradd'i bulacağım ve oda benden bir an önce kurtulmak için adamı bana gösterecek." Valerie, Madra'nın bulduğu ibretlik plan karşısında donakalmıştı. "ne yapabilirim aklıma birşey gelmiyor." dedi. "Sen yinede etrafta sarışın bir adam ara" diye devam ettiğinde Valerie ciddi olup olmadığını anlamaya çalışırcasına baktı. "Gördüğüm kaçıncı sarışın adamdan bahsediyorsun acaba?" dedi. Madra sinirlenerek "biraz yardım et o zaman" dediği an Valerie bilmiş bir tavırla "burada bekle bebek" diyerek oradan ayrıldı. Madra tedirgindi. Rahatlamak için bir bardak içki almıştı. Yanından tanıdık yüzler geçerken yüzünü gizlemek ve ter atmaktan sıkılmıştı. Kenarda olmasına rağmen etrafındaki ilgiyi çekmeyi başarıyordu. Yanından geçen yapılı garsonu tanıyarak "Şşşt!" diye seslendi. Garson adam onu görünce gülümseyerek yanına yanaştı. "Merhaba güzel bayan. Bu arada bana Bernardo diye seslenebilirsin" dediğinde Madra utanmıştım. Bernardo gülümseyerek "hey! Kötü birşey demedim" dediğinde ağzı dolmasından mütevellit yine kendinde olmadığını belli etmişti. Ona rağmen nasıl bu bardakları taşıyor olması Madra'nın aklından geçmemiş değildi. Madra gülümseyerek "nasılsın?" dedi. Bernardo kısa bir süre yüzüne öylece bakıp "affedersin, uzun zamandır benim nasıl olduğumu merak eden olmamıştı." Madra'nın içi parçalansada ona belli etmeyerek elini Bernardo'nun koluna yerleştirip. "İstediğin zaman seninle muhabbet edebiliriz" diyerek içini ısıtmıştı. Bernardo'nun hiç olmadığı kadar yüzü gülerek "ben işime dönüyorum, istediğin birşey olursa seslenmen yeterli". Madra gözlerini yumarak başını salladı. Bernardo gittiğinde Madra oradaki kızlar süzüyordu. Evet, onları kıskanıyordu. Çünkü hiç bir zaman onlar kadar cesur giyinememişti. O kadar dikkatli inceliyordu ki yanına yanaşan adamı fark etmemişti. Adam ukalaca kolunu Madra'nın omuzuna atarak "bebeğim sen onlardan daha ilgi çekiyorsun" dediğinde Madra ansızın yanına baktı. Omzundaki elini iki parmağıyla kaldırıp kendinden uzaklaştırdı. "Öyle mi" diyerek gözlerini devirdi. Adam Madra'ya bakarak iç çekti. "Hemde nasıl".
Madra bu durumdan sıkılarak "üzgünüm ama tek değilim" dedi. Adamın yüzü asılarak "bir kadın için savaşmasını biliriz" dediğinde Madra kendi kendini çıkmaza götürdüğünü anlamıştı. "O senden daha güçlü". Adam daha da sinirlenerek Madra'nın saçını sıkıca arkadan kavrayarak kendine çekti. Madra elinden kurtulmaya çalışarak "ne yapıyorsun aşağılık herif" diye bağırdı. Adam çakır keyfi olduğundan fazla cesur davranarak "kim kim!?" diye bağırdığında oradaki bir çok kişi ilgisini onlara yöneltmişti. Aslında adam Madra'ya sahip olmak için bu tepkiyi vermiyordu. O, bir bayanın başka birinin ondan daha güçlü olduğunu idda ettiği için sinirlenmişti. Kurt kanını taşıyarak herkesten daha güçlü olduğunu düşünüyordu. Tabi bunda biraz da egosunun rolü oynuyordu. Yavaş yavaş ilgiler ona doğru yöneldiğinde Madra "sen tam bir korkaksın" diye bağırınca adam daha fazla sinirlenerek elini havaya kaldırıp Madra'ya vuracaktı ki sert bir engel ona mani olmuştu. Madra gözlerini sıkıca kapamış beklerken darbenin ona gelmemesiyle yavaşça gözlerini açmıştı. Albert adamın bileğini sıka sıka çatlatmıştı. Adam acı ile Albert'a bakarak "ne yapıyorsun sen?". Albert donuk ifadeyle ona bakarak "bırak onu" dediğinde adam inleyerek "sende kim oluyorsun?". Herhangi bir adamın kızı korumasına iyice sinirlenmişti ama bileğindeki acı onun kalbine kadar sızı veriyordu. "O kişi kızı buraya getirendir" adam sesin geldiği yöne bakışlarını çevirdi. Çünkü bunu diyen Bradd'i. Bradd, karşılarındaki masaya dayanmış, kolları göğsünde bağlı, alaycı ifadeyle adama bakıyordu. Albert istifini bozmadan "ellerini saçından çek!" dedi tehtitkar bakışlarla. Adamın sürüsü terslik olduğunu anlayarak adama yanaştı. Aralarından biri adamın, Madra'nın saçına tuttuğu koluna tutarak "Albert eminim ki Rey sorun çıkartmak istemiyordur. Öyle değil mi Rey?" Arayı yapmaya çalışam adam Albert'ın ismini telaffuz edince Rey çekinmişti ama kendine yediremediği için belli etmemişti. Arkadaşı tekrar soruyu yöneltti. "Öyle değil mi Rey?" Rey yavaşça Madra'nın saçlarından ellerini çekerek çatık kaşlarla "evet" dedi. Madra hızla Bradd'in yanına gitti. Albert gözleri kısık Rey'e bakarken yavaşça beliğini bıraktı. Adam bileğindeki acıyı belli etmesede,morluğundan herkes anlaya biliyordu. Adamlar oradan uzaklaşırken Albert Bradd'e işaret etmesiyle Madra'yı tutarak Albert'ın arkasından sürükledi. Ormana girdiklerinde Madra Albert'ın öfke dolu gözlerini fark edebiliyordu. Korku alnından ter damlalarını aşağıya indiriyordu. Bradd Madra'yı bıraktığında arkasını döndü. Bir kızın daha gözleri önü de zarar görmesine dayanamayabilirdi. Madra gözleri kapalı öylece beklerken nefesini tuttu. Albert sinirini kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Onun gözleri önünde kurta dönüşemezdi. İşaret parmağıyla Madra'nın göğüsünün üstüne vurarak ağaca itti. Madra'dan küçük bir inilti çıktığında Bradd dudağını ısırarak sabretmeye çalıştı. "Sen ne yapmaya çalışıyorsun? Yoksa ciddi anlamda olanlara dayanamayıp aklını mı yitirdin?" Madra sessiz kalarak göz yaşlarını durdurmaya çalıştı. Başı eğik bir şekilde dururken Albert sinirlenerek çenesinden tutup başını havaya kaldırdı. Madra gözlerini aralayıp Albert'a baktı. Albert buğulu gözlerle karşılaşmayı beklemiyordu. Daha çok itiraz edip çıkışıcağını beklemişti. Birbirlerinin nefesini hissedebilecek mesafedelerdi. Albert gözlerinin içine bakmayı kesmemişti. Ama yavaşça elini aşağıya indiriyordu. Bradd daha fazla dayanamayıp onu durduracaktı ki arkasını döndüğünde öylece durduklarını gördü. Albert'ın yüzü yumuşamıştı ve sakince fısıldadı "sakın bir daha bunu yapma!" Madra'nın yaşları sel olmuş akarken sadece başını salladı. Daha sonra Albert yanından yavaşça geçip gitti. Bradd Madra'ya yanaşarak soğuk bir sesle "iyi misin?" dedi. Madra gülümsemeye çalışarak "şuan ki durumuma şükrediyorum, diyebilirim." Bradd gülümseyerek "gitmelisin" dediğinde Madra başıyla onaylayınca Bradd'de oradan ayrıldı. Ardından hızla ona koşan birini fark etti. Buğulu gözlerini silerek görüntüyü netleştirdi. Valerie yanına vardığında ona sıkıca sarılarak "tanrım! Çok korktum Madra" diye söylendi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT ÇETESİ
FantasyTüyleri o kadar parlaktı ki değil çamurlu, topraklı yolda bile yürümemiş gibiydi. Rüzgar, kürkünün arasından her geçtiğinde sanki en pahalı saç kremlerini kullanıyormuş gibi ahenkle sallanıyordu. Baktıkça bacaklarım titriyor hırladıkça nefesim kesil...