Madra bileğinden sıkıca tutulup bir odaya götürüldüğünün farkındaydı. Aynı bileği gibi çözümleride sıkışıyordu. İtiraz edemezdi. Çünkü adam, onun yanına isteyerek geldiğini zannediyordu. Odanın kapısının sesiyle Madra düşüncelerden çıkıp gerçek hayat döndü. Endişesini belli etmeden gülümseyerek içeri girdi. Adam cırıldayan kapıyı kapatacaktı ki Madra "düşündümde..." yumak bir ses tonuyla mırıldandı. Kapı açık kalmıştı ama adam elini kapıdan çekmemişti. "Bence böyle bakımsız ve özensiz yerler bize yakışmaz." Adam terbiyesiz bakışlarla Madra'yı süzdü. Adamın aklından geçen iğrenç şeyleri sezebiliyordu. "Bunu sevdim" dediğinde ise tekrar Madra'nın bileğinden tuttu ama bu sefer oldukça narin dokunuşlarla.
Madra'nın bunu yapmasının asıl sebebi aşağıdaki kapıyı kullanacak olmalarıydı. Böylelikle kurt üyeleri onu fark edip engel olacaktı ya da asıl düşüncesini dile getirmek gerekirse diğer üyeler göz yumsada Bradd'in yummayacağını biliyordu. Albert'ın da yummamasını içten içe istesede emin olamıyordu. Son basamağı indiklerinde etrafa bakındın. Kulüp bir kaç dakika içinde tıklım tıklım dolmuştu. Herkesin zıplayıp dans edişinden onları göremiyordu. Dış kapıyı da aşıp dışarıya çıktıklarında panik tüm bedenini kaplamış ve suratına yansımıştı. Adam arabasına her ilerleyişinde arkasını iyice yokluyordu. Umudu kesildiği an bileğini hızla kurtardı. Adam ne olduğunu anlamadan kadına döndüğünde "vazgeçtim" diye bilmişti. Bu adam için çok saçma geliyordu. İsteyerek onun yanına gelmişti. Kendini oyuncak gibi hissedip yavaş yavaş sinir bedenini sarmalıyordu. Mızmızlamasını kaldıracak bir adam değildi. Beliğini tekrar sıkıca tutup kendine çekti. Yüz yüze gelmişlerdi. Adam dişlerinin arasından tıslarcasına "çok geç" dedi. Madra kolunu çekiştirince adam Madra'nın belini diğer koluyla sarılıp iyice kendine yapıştırdı. Adam sinsice gülümseyip "zorakiler her zaman hoşuma gitmiştir."Çete etrafa bakınırken Albert adamın yanında olan korumalarından birini bulup yakasına yapışmıştı. Adamı duvara dayayıp "kız nerde?" diye tısladı. Koruma sırıtarak "geç kaldın." dediğinde adamı piste doğru fırlattı. Dans eden kişiler korkuyla etrafa dağılırken adam yerden kalkmaya çalışıyordu. Albert lafın ağızda gevelenmesinden nefret ederdi. İllaki cevabı alacaktı ama zaman kaybıyla uğraşmalara gelemezdi. Diğer kurt üyeleri gürültünün geldiği yere döndüklerinde aralarında olan Simon "işte benim adamım" diyerek gülümsedi. Albert ayağa kalkan adamın çenesine yumruk atarak tekrar yere düşmesine neden olmuştu. Bu yumruk çenesindeki kemiklerin kırılmasına neden olurken adam acıyla inledi. Albert tekrar yakasına yapışarak "biraz daha gevelersen konuşmak için bir çenen kalmayacak" dedi. Koruma ağzını acı ile aralayarak "yukarıya çıktılar" diye bilmişti. Albert adamı bırakarak hızla merdivenleri çıktı.
Kokusunu alabiliyordu. İçinde birden bire oluşan gülümseme isteğini bastırıp kokunun yoğun geldiği odaya sertçe girdi. Kimsenin olmamasıyla korumasını öldüreceğine dile getiriyordu içinden. O sırada Bradd'in ona seslenişini duydu. "Albert gel bulduk." Albert hızla aşağıya indiğinde Bradd karşısındaki garson ile konuşuyordu. Yanlarına vardığında ise "nerede?" dedi. Bradd garsona başıyla gitmesini işaret ederek dışarıya yöneldi. Albert'ta arkasından devam ediyordu. Kapının önüne çıktıklarında Bradd otoparka yönelen adam ile Madra'yı, Albert'a sinirle işaret etti.Madra adamdan kurtulmak için sert hareketlerle iteklemeye çalıştı ama her çabasında enerji harcamaktan başka birşey yapmıyordu. Bir ıslık sesinin duyulmasıyla ikiside dikkatini sesin geldiği yöne çevirdiler. "Sanırım yanlış kıza asılıyorsun adamım." Kalın ses etrafa sinsice yayılırken adam sırıtarak "uza buradan" dedi ve tekrar Madra'ya döndü. Madra ise adamın başına gelecekleri hevesle bekliyordu. Bu sefer adamın, genç kızın beline uzanın kolu sertçe tutulmuştu. "O benim" demesinin ardından tuttuğu kolunu adamın sırtına doğru çevirmişti. Adam dizlerinin üzerine acıyla çökerek "ilk o benim yanıma geldi. Aynı bir fahişe gibi." Son cümlesini öfkeyle Madra'ya bakarak demişti. Genç kız kaşlarını çatarak adama bakarken Albert kolunu iyice sıkarak kemiklerini çatlatmıştı. Adam bağırarak acısını dışarıya atarken Albert kolunu bırakmıştı. "Çok fazla konuşuyorsun" diyerek arkasını döndü. Döndüğünde ise sürünün onu dört gözle izlediğini fark etti. Onlara aldırmadan arabaya yönelirken Madra'da onu takip ediyordu. Yol boyunca aynadan Albert'a bakıp neden farklı yöntemlerle o kağıdı alamayacaklarını düşünüyordu. İstese hepsini öldürüp alabilirlerdi. Aklının dank etmesiyle kafasına hafifçe vurdu. Onlar kuklaydı ve böyle eğleniyorlardı. Tekrar düşünüp ne kadar acımasız olduklarında içinden söverken yüzüne yansıttığını fark etmedi. Albert "ne sayıklıyorsun sen?" dedi sıkılmış bir tavırla. Madra utanıp kısık sesle "hiç" diyebilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURT ÇETESİ
FantastikTüyleri o kadar parlaktı ki değil çamurlu, topraklı yolda bile yürümemiş gibiydi. Rüzgar, kürkünün arasından her geçtiğinde sanki en pahalı saç kremlerini kullanıyormuş gibi ahenkle sallanıyordu. Baktıkça bacaklarım titriyor hırladıkça nefesim kesil...