15. Bölüm

4.8K 737 50
                                    

    Yazardan...
 
     Beyaz kurt sinir doluyken koşarak ormana kaçıyordu. Evet onun kolunda derin bir yara bırakmıştı ama kendisi daha büyük bir yara almıştı. Boğazının etrafı ısırıklarla doluydu. Sırtında ise yarık vardı. Kurtun iniltisi duyulmuş ve ona yardıma gelenler vardı. Daha fazla gidemeyecekti. Olduğu yere yığılırken kalın kasları sönüyor ve yüzü normale dönüyordu. Dönüşmesi yaralarının iki katı acımasına sebep olmuştu. Yerde yatan Lucas her ne kadar kurt kanı taşısada bu kadar ağır darbeyi bedeni kaldıramayarak son nefesini yattığı yerde vermişti.
Çalılıklardan çıkan abisi ve iki adam duraksamışlardı. Abisi ağzını aralarken cansız bedeninin hala canlı olduğuna inanıyordu. Hızla yanına çöküp "Lucas! Lucas!" bağırışı ormanda yankılanırken abisi iyice çığırından çıkarak bedeni uyanması için zorluyordu. Diğer iki adam yaşlı gözlerle abisinin iki kolundan tutarak onu durdurmaya çalışırken biri "dur artık! O ölmüş" demesiyle abisinin feryatları her tarafı sararken kollarıda kardeşinin cansız bedenini sarıyordu.

* * * *

Madra zor uykuya geçmişti. Her ne kadar Albert'tan hoşlanmasada son durumu neydi merak ediyordu. Uykusundan onu alıkoyan küçük sesle gözlerini aralamıştı. Serinlik içeriye hızla dolarken gözlerini açık olan penceresine çevirdi. Yatağından şüpheli gözlerle kalkarak penceresine ilerledi. Gün daha ağırmamıştı. Sadece biraz havanın rengi açılmıştı. Etrafa bakınırken sert soğuk tüylerini ürpertiyordu. Birşey olmadığını anlayıp kapatırken çalılıkların ardındaki izleyeni görmesi mümkün değildi. Arkasını döndüğünde ise yerde duran yıpranmış kağıt parçası gözüne ilişirken aynı zamanda kalbinede ilişiyordu. Küçük adımlarla ilerleyip kağıdı eline aldı. Üzerinde "bir gün gelecek, aynı bu soğuk esinti gibi ölümü sana estireceğim" yazıyordu. Madra kağıdı avucunun içinde buruşturarak komidinin üzerine fırlattı. Hızla yatağına girip göz yaşları su gibi akarken sitemle "yeter! Yeter! Artık al canımı da kurtulayım" diyordu. Kendisinin yaşamasına dair artık gözünde tek bir umut bile yoktu. İpi tükenen mum gibi son ışığını saçtığını aklından defalarca geçiriyordu. Haykırışını bastırarak ağzı kapalı ağlamaya devam ederken gün ağırmaya başlamıştı.
Yatağında gözleri şiş penceresinden dışarıya bakarken yüzü bembeyaz kesilmişti. Gözlerinin sızısını artık umursamıyordu bile. Dalgınlığını alarak başını kağıda çevirdi. Oldukça sakin hareketlerle tekrar eline aldı. Bitkin bir şekilde buruşturduğu kağıdı yırtmadan düzeltti. Öylece yazıyı tekrar tekarar okuyordu. O kadar okumuştu ki artık ezberine geçirmişti. Derin bir iç çekerek başını geriye yaslamıştı. Gözleri yine dışarıyı bulmuştu. Saat hızla akarken hiç kıpırdamıyordu bile.

          Gözlerine ne kadar kapatıcı sürsede hala belirgindi. Yüzü ise solmuş gül kadar kötü görünüyordu. Adımlarını sertçe alt sınıfa yönlendirmişti. Kapısına vardığında öğrencisi, ona bakışlarından bir sorunun olduğunu anlayıp yanına gitmişti. Madra dişlerini sıkarak "dışarıda konuşmamız
gerek" dediğinde Bradd kaşlarını çatarak onu takip etmeye başladı. Okulun arkasına vardıklarında elimdeki kapıdı Bradd'in yüzüne fırlatarak "bana bak abin mi yoksa akraban mı bilmem ama o komutana söyle bir daha bana böyle şeyler yazıp odama girmesin!" derken dişlerini sıkıp baş parmağını yüzüne doğru sallamıştı. Bradd şaşkın şaşkın kağıdı yerden alıp okudu. Albert'ın defterinin sayfasına benziyordu. Onun kadar eski ve soluktu. Ama böyle birşeyi neden yapsın ki? Planının bir kısmını değiştirdiğini söylemişti. O yüzden böyle korkutması saçmaydı. Bradd aklın olanları tartmaya çalışırken "benim haberim yok ama bunun sahibinin Albert olduğunu  sanmıyorum" diye çıkıştığında Madra öfkeyle "ben artık eskisi gibi ondan korkmuyorum. Sende onun yanında olmaktan vazgeç artık" bağırdı. Bradd gözlerini devirerek "benim bununla bir ilgim yok ama bunu soruşturacağım" dediğinde Madra doğruyu bilse bile söylemeyeceğini biliyordu. Sinirle orada ayrılırken Bradd acilen Albert ile görüşmesi gerektiğini düşünmüştü.

KURT ÇETESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin