18

12.1K 760 394
                                    

"Sen delirdin mi? Louis bu saçmalık! Seni kekleyip ağzından her lafı alan, saklandığın evi yakın arkadaşı, tekrar ediyorum yakın arkadaşına söyleyen adam, bugün elinden zar zor kurtulduğun bir psikopatın evine çağırıyor ve sende kabul ediyorsun öyle mi? Manyak mısın oğlum!"

Marco fazla sinirli görünüyordu. Bende keyfimden gitmiyordum elbette.

"Bir dinles-"

"Neyini dinleyeceğim ya, neyi dinleyeceğim?! Bunun dinlenilecek bir tarafı mı var?"

"Sakin ol Marco." dedi Erin, keyfi kaçmış görünüyordu. Benim yüzümden dayak yediği çocuğun ayağına gidecektim. Hoş duruma bakılırsa gitmeyecektim ama başka şansım yoktu işte. Josh lanet olası haklıydı.

"Nasıl sakin olayım! Sakin ol falan deme bana abi!" Diye çıkıştı Erin'e, ardından devam etti. "Evden kaçıyorsun pekâlâ, o zaman otur oturduğun yerde! İlk geceden ne diye birisinin altına giriyorsun! Beladır dedim bulaşma dedim ama beyfendinin bir tarafına taktığı yok! Yok iki üç kendini bilmez yok onlardan korkmuyorum! Ne oldu şimdi?! Kurtul kurtulabilirsen! Kıçımızı yırtıyoruz acaba ne yapsak da herifi gözden uzak tutsak diye, kalkmış Styles'ın evine gideceğim diyor! Neyine sakin olayım ben! Onsekiz olacak yakında onsekiz, hayatı bok çukuruna sürükleniyor, kendine çeki düzen vereceğine... Tanrım!"

Dudaklarımı dişlerimin arasına aldım, sonunda sözlerini bitirdiğinde yavaşça dolan gözyaşlarımı geri gönderdim.

"Ben biraz hava alayım." dedim montumu askından alıp. Hızla evden çıkarken Erin arkamdan seslendi. Duymamazlıktan gelip yürümeye devam ettim. Kolumdan tutup kendine çevirdi.

"Nereye gidiyorsun?" Diye sordu sessizce.

"Biraz hava alman lazım. Geri geleceğim." dedim yere bakarak.

"Louis, Marco'nun sana çok değer verdiğini ve sevdiğini biliyorsun. Senin için gerçekten endişeleniyor ve elinden bir şey gelmiyor."

"Marco benim her şeyim Erin. Bunca şeyden sonra ona kızgın olamam ama onun da benim de sakinleşmeye ihtiyacı var."

"Dışarısı güven-"

"Erin lütfen." Şimdi eve gidip Marco'yla yeni bir kavgaya girmek en son isteyeceğim şeydi.

"Pekala." Dedi, konuşurken ağzından buhar çıkıyordu. Elini arka cebine attı ve çıkardığı telefonu bana uzattı. "En azından bunu al. Sana ulaşmak için aldı Marco, biliyorsun eskisi- her neyse geç kalma." dedi ve ellerini birbirine sürdü.

Telefon ayarlı bir şekilde sağ avcumda dururken söyleyeceğim şeylerin yetersiz kalacağından sadece kafamı salladım ve minnet dolu bakışlarımı Erin'e gönderdim.

"Eve gir hadi üşütme." dedim ve eliyle kolumu sıktıktan sonra arkasını dönerek eve girdi. Bense ıssız yolda taksi bulmanın imkansız olduğunu anladığımda yürümeye başladım. Erin'in arabasını alabilirdim, tabi eğer aklıma gelseydi.

Sonunda bir taksi bulduğumda hemen durdurdum ve şehir merkezine gitmek istediğimi söyledim. Taksi durduğunda ücreti ödeyip indim ve 24 saat açık olan marketin tekine girip bir torba bira ve bir paket sigara aldım. Bir süre barlardan uzak kalacaktım.

Havanın soğuk olmasına aldırmadan çocuk parkının yanındaki bankta oturdum. Kapüşonumu kafama geçirip kulaklığımı kulağıma taktım ve müziği başlatıp biranın tekini açtım.

Marco'nun söyledikleri aklımda dönüp duruyordu ve ben yarın ne yapacağımı bilmiyordum. Kafam o kadar karışmıştı ki...

Gidip daha fazla arıza yapmaması için ikna etmek, konuşup bir umut vazgeçirmek istiyordum onu. Çünkü Tanrı aşkına nereye gidersem gideyim peşimden geleceğini söylüyordu ve bu kadar kısa sürede tanıdığım kadarıyla onun söylediği şeyleri yapan biri olduğunu anlamıştım.

Come Here Boy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin