36

13.2K 648 1.6K
                                    

"İyiki doğdun Tommo! Aww benim Boobear'ım büyümüş mü!" Elini arkadaşının omzuna attı Marco. Sırıtıyordu.

"Merak ediyorum da neden sürekli annemmiş  gibi davranıyorsun seni ahmak! Bazen senden çıktığımı düşünüyorum, beni korkutuyorsun." Marco omuz silkti.

"Bu gece senin gecen. Mızmızlanmayı kes ve mumu üfle! Açlıktan ölüyorum burada." Louis hazır alınmış kekin üzerindeki tek mumu Marco'nun iyiki doğdun şarkısı eşliğinde dilek tutarak üfledi. Keki tek seferde ağzına atıp arkadaşına döndü. Elini arkadaşına uzattığında Marco tek kaşını kaldırmıştı.

"Hediyem?"

"İçki aldım Lewis, bu bir hediyeden daha havalı!" Diye savunmaya geçti. Yanındaki poşetten çıkardığı biraları gururla gösterdiğinde Louis hevesle biralara bakmıştı. Oturdukları çatı katının penceresini açıp ayaklarını dışarıya doğru sallıyor bir diğer yandan cebinde buruşmuş sigarasını tutuşturuyordu.

Gözleri ileriye dalmışken usul usul birasını yudumluyor arada birkaç nefes sigaradan alıyordu.

"Daldın yine." Dedi Marco onu taklit edip yanına oturduğunda.


"Ah hayır, üzgün değilim gerçekten. Sadece, sabah uyandığımda Rose yatağımın üstüne bir hediye bırakmıştı. Güzel bir hırkaydı ve ben ona teşekkür ettim..." Tatlı bir tebessüm dudaklarında asılı kalmıştı. "Bana sarıldı." Dedi bir sırrı ortaya çıkarırmışçasına sessizce. Bu Marco'yu üzmüştü. "Belki bir şeyler yaparız sandım ama Lucas ile birlikte çıktılar. Ama sorun değil, doğum günümü seninle kutlamak çok daha güzel Marco."

"En azından hatırlamış Louis." Dedi Marco birasından bir yudum aldığında. Buruşan suratı Louis'yi güldürmüştü.

"En çok da buna şaşırdım. Üstelik hediye bile almış. Ben biraz şey yaptım, sevindim." Biten sigarasını yere attığında arkadaşı konuyu değiştirmişti.

"Gelenekler değişmiyor! Önemli olan bu ve bizim dostluğumuz." İkili tokuşturdukları biralarıyla gerçekten mutlulardı.

"Doğum günümü 15 yıl boyunca seninle bu evin çatı katında kutladığım için mutluyum dostum." Dedi Louis samimi bir bakış gönderdiğinde.

"Ben de Lewis!" Bir kek, bir mum ve kendilerine havalı gelen biraları ile her şey çok daha güzeldi.

*

O zamanda kalmak isterdim. O küçük çatı katında, Marco'yla kurduğumuz hayallerin içinde olmak ve oradan hiç ayrılmamak isterdim. Bira ve sigaranın havalı geldiği o zamanda.

Telefonumu elimde çevirirken sigaramı yudumluyordum. Sadece onu bekliyordum. Bir başkası tarafından hatırlanılmamak umrumda değildi ama onun aramasını umut ediyordum. Hiçkimse değil bir tek o hatırlardı çünkü, böyle zamanlarda ondan başka kimsemin olmadığını düşündüğüm tek kişi, kardeşim Marco.

Titreyen telefonla gülümsedim.

"İYİ Kİ DOĞDUN LEWİS!"

"Bugünde unutmadın." Güldü.

"Hiçbir zaman."

"Benimle çıkar mısın Marco?" Kahkaha attı.

"Hadi lan oradan!" Gülümsediğinde devam etti. "Seni almamı ister misin? Bir yerlere gideriz."

"Hediye de alacak mısın?"

"Kabardı yine çingene damarın. Alacağım tamam." Son kez sigaramdan bir yudum çekip küllükte söndürürken ısıtıcıya suyu koydum.

Come Here Boy Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin