~ÖZEL BÖLÜM~

205 27 68
                                    

Bölüm Şarkısı : Kolpa- Kafam Senden Bile Güzel

" Ee sen nereye gidiyorsun yavrum?"
Deminden beri yanımda oturan tontiş teyzenin 3500. kez sorduğu soruya göz devirerek yeniden cevap verdim.

" Teyzecim uçakta olduğumuza göre hepimiz İstanbul'a gidiyoruz. "
" Ah yavrum ah yaşlanınca insanda akıl falan kalmıyor. Vakti zamanında babam beni okutsaydı ben profesör bile çıkardım."

" Tabi teyzecim bende Oktay Sinanoğlu. "
" Ney oğlu ney oğlu? "

Sarışın, etek boyu bir karıştan az olan uçan memeli 90 60 90'lık manken yanımıza gelerek susmamız gerektiği ile ilgili uyarılarına bir yenisini daha ekleyerek yanımızdan ayrılmıştı.

Dokuz aydır İstanbul'u görmediğim için fazlasıyla özlemiştim.

Ailemi, Taha'nın açlığını, kardeşim Ömer Efe'nin bir türlü çıkamadığı ergenlik triplerini, Nisan ve Bora'nın cimriliklerini, Cemre'nin bir saniyeye sığdırdığı tonlarca kelimeleri ve en çok da uyuzumun sıcak çikolata gözlerine ve azcık da baklavalarını gizlice kesmeyi özlemiştim.

Ama en çok bana güven veren deniz kokusunu özlemiştim.

Babamdan gizli girdiğim Milano daki moda okulu sınavlarını kazandığımda bizimkileri zor ikna etmiştim.

Şüphesiz ki babamı ikna etmede bana en çok yardımcı olan kişi Çağlar'dı. Ne kadar gitmemi istemese de en büyük hayalim olduğunu bildiği için her konuda koşulsuz destek vermişti.

############################

" Ay kuzum ne kadar çok özlemişim seni." Cemre 'nin ufacık bedenine rağmen ahtapot gibi sardığı kollarından biricik dostum Taha' nın sesiyle kurtulmuştum. "Hatun bırak kızı azcık nefes alsın." Cemre Taha'nın hatun sözünü duyar duymaz çemkirmeye başlaması bir olmuştu.
"Bana hatun diyip durma ben senin cariyen miyim aptal? " Taha da her zaman ki muzipliğiyle,
" Ne zaman senin sözünden çıktım hatun? "

Gözlerim istemsiz olarak Çağlar'ın bana sevgiyle bakan gözlerini aramaya başlamıştı. Gözlerim bir çift koyu kahveyle kesişince o an benim için dünya durmuş, nefes alamaz olmuştum.

Yavaş adımlar eşliğinde bana yaklaştığını fark ettiğimde bende ona doğru yürümeye başlamıştım. Aramızda bir adımda az mesafe kalınca ikimizde aynı anda ellerimizi birbirimizin yüzüne koyarak yanaklarımızı usul usul okşamaya başlamıştık. Sonra aynı anda kıkırdayarak hunharca birbirimize sarılmıştık. Anın romantikliğini bozan ses ise "Oha Eylül bu valizin ne var? Milano'yu toplayıp gelmişsin."

Çağlar'dan ayrılarak her zaman ki bokumu ye Taha bakışımı attım.

"Ee bizim diğer saftirikler nerede yahu? "
Deminden beri sesi soluğu çıkmayan Çağlar" İkisi de staj da. " Nisan ve Bora son yılları olduğu için tanınmış bir hukuk bürosunda staja başlamışlardı. Edi ile Büdü gibi hiç ayrılmayan bu ikili aynı bölümü kazanmalarının yanında aynı üniversiteyi kazanıp aynı hukuk bürosunda işe başlamışlardı.

Hala aralarını yapamamış olmama rağmen birbirlerine bizim bilmediğimiz biyolojik terimlerle sövmüyolardı. On dakika içinde eve gelmiştik.

Bir yarım saat daha süren kucaklaşma seronomisinden sonra nihayet yemek masasına oturmuş babannem ve annemin döktürdüğü yemekleri afiyetle mideye indiriyorduk.

SON ADIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin