Arkadaşlar bu bizim yazdığımız ilk hikaye olduğu için açıkçası bu konuda biraz heyecanlıyız.Umarım beğenerek ve zevkle okursunuz.İlk bölüme göre hikayeyi yargılamayıp devam ederseniz gayet özgün,komik ve eğlenceli olduğunu fark edeceksinizdir.
Kısacası hayal dünyamıza hoşgeldiniz...
MULTİMEDYA-Eylül*açıkçası kendisi Eylül karakteri için biçilmiş kaftan deli dolu ve heyecanlı*
İyi okumalar,seviliyorsunuz...
Bölümler aksilik çıkmadığı müddetçe düzenli olarak gelecektir!!!!!!!!
Okulun kapanmasına az bir zaman kaldığı için büyük bir huzur ve aşkla uyuduğum uykumda,rüyalar aleminde Fransiscomla evlenirken kardeşim zeki (!) Efe'nin "Eylül kalk artık "diye bağırıp yatağımın yanında bağırıp beni dürtmesiyle huzursuz ve bu şekilde uyanmanın vermiş olduğu asilikle uyandım.
Ah be bücür keşke kendine beni uyandırmak yerine daha faydalı aktiviteler seçsen de,benim de her gün sinir krizi geçirmeme neden olmasan.
Anlayacağınız üzere bu dünyada en sevmediğim şey kesinlikle biri tarafından hunharca bir durumda uyandırılmaktı.
Gözlerimiyse dün gece geç yatmış olmamın verdiği nedenden dolayı büyük bir zorlukla aralarken gözlerimin acıması üzerine pes ederek yeniden yummayı tercih etmiştim.
Ellerimi yatağımın yanındaki komidinimde gözlerim kapalı bir şekilde rastgele gezdirerek her gün duvara fırlatmalarıma,işkencelerime göğüs geren dayanıklı alarmımı bulmaya çalışmaksa her sabah bıkmadan tekrarladığım sıradan bir aktiviteydi.Alarmımı bulduğumda gözüm kapalı şekilde alarmıma baktığımda gözlerim fal taşı gibi açılmıştı istemsiz olarak.
Bildiğin daha kalkmama bir saat vardı.Eşsiz hayal gücümü kullanarak görebileceğim kaç rüyayı kardeşim Ömer Efe Özer sayesinde göremeyecektim.Ah hayal gücü demişken geçen rüyamda da pembe dişlerim vardı ha bildiğin tüm biyoloji kurallarına meydan okumuştum ben o rüyamla.
Ah her neyse eğer konu benim sınır tanımayan hayal gücüme gelirse şaşkınlıktan dilinizi yutabilirsiniz.
Rüyalarımla bir kaç sezonluk macera türünde bir dizi çekebilirdim.
Ki ben rüyamda Fransisconun üstüne Vini'yi kuma almış bir insancıktım.
Efe ise hala yatağımın yanında canımı alacakmış edasında kıkırdayarak dikilmeye devam ediyordu.
Ellerimle yüzümü ovuşturarak yatağımda oturur pozisyona geldiğimde Efeye sinirle dönerek şimdi kendine ölümlerden ölüm beğen olan klasik Eylül Özer bakışımı atmıştım
Bu bakışın ne anlama geldiğini bilen ve bundan dolayı tırsan Efe kıkırtıları eşliğinde koşarak odamdan çıkmıştı.Arkasından tehditler savurarak pembiş yastığımı fırlattığımda ise Efe çoktan kapımı çarparak odamdan çıkmayı başarabilmişti.
Şanslı Bücür seni.
Umarım dondurma kutusu diye açtığın kutudan sarma çıkar,Kışın duşa girdiğinde sıcak su yerine soğuk suyu açasın,Islak ayakla reçel dökülmüş halıya basarsın...
İşte bunlar ise klasik Eylül Özer beddualarıydı.
Efe odamdan çıktıktan sonra artık uyuyamayacağımı bildiğim için odamda bulunan banyoya doğru ilerleyip kapıyı kilitledim.Kapıyı neden kilitlediğimi sorarsanız tek cevabım 'Efe gibi bir kardeşiniz varsa buna mecbursunuz'
En büyük hobisi beni gıcık etmek olan kardeşim bu uğurda her şeyi yapardı.
Daha 9 yaşında olmasına rağmen bana çektirmediği eziyet kalmamıştı. Tabi bu uğurdaki en büyük destekçisi Tahaydı şüphesiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ADIM
Literatura FemininaBirazdan sonsuzluğa son adımımı atacaktım.Son kez sessizce hıçkırarak tekrarladım;SONSUZLUĞA SON ADIM Hiç bir zaman özgüveni yüksek kızlardan olamamıştı Eylül.O kendi hayatında bile başrol değildi ki.Kendi kabuğuna çekilmiş,kendi dünyasının düzenler...