BÖLÜM ŞARKISI- Pera- Adını Sen Koy
Multimedya-Cemre, Eylül, Nisan... kısacası bizimkiler okuyucu aşklarım
Geciktirilmiş her karar, ertelenmiş bir umuttur. Oysa hayat umutları ertelenmeyecek kadar kısadır. Sekiz ayımı özetleyen cümle buydu herhalde.
Yaklaşık olarak sekiz aydır Çağlar odunuyla sevgiliydik. Bu sekiz ayda hayatımızda o kadar çok şey değişmişti ki. En başta artık ben eski Eylül değildim. Değişmiştim herkes gibi, her şey gibi.
Önceden gerçeklerden kaçan o kız değildim mesela ben. Cebimde taşıdığım ölü toprakla hayat yolunda emin adımlarla ilerleyebilmeyi öğrenmiştim. Biliyordum ki hayat bir kelebeğin ömrü kadardı ve hayat ne kırmaya ne de kırılmaya gelirdi.
Hayallerim bataklıktaki bir gül gibi solmamış, aksine yeşermişti zihnimin en kuytu köşelerinde. Çağlar bana emekleyerek adım atmayı öğreten bir çocuk misali öğretmişti güvenmeyi. Kimi zaman beraber o koşmuştuk o yolda kimi zaman beraber tıkanıp adım dahi atamamıştık ama en sonunda öğrenebilmiştim. Sevmekten de öte bir şey vardı, güven vermek gibi bu hayatta...
Evet gelelim bizimkilere...
Nisan ve Bora üniversite sınav streslerini atlatmış hayallerine ulaşabilmişlerdi en sonunda.
Galatasaray-Hukuğu kazanmışlardı.
Onun haricinde ikili arasında bir gelişme olmamıştı.Her yerde her şekilde hala birbirlerini kedi köpek misali yemeye devam ediyorlardı. Artık bende onların arasını yapmaktan vazgeçmiştim. Çünkü o ikisinin sevgili olma ihtimali bile Suriyeli mültecilerin ülkemizden gitmesi kadar düşük bir ihtimaldi. Siz anlayın mülteciler bile ülkemizden giderdi, onlar sevgili olmazdı.
Cemre ve Taha ise gittikçe birbirlerinden uzaklaşmışlardı. Artık birbirlerinin bulundukları ortamlarda bile bulunmak istemiyorlardı. Cemre her ne kadar bu durumu takmıyormuş imajı yaratmaya çalışsada bazen gözlerindeki acıyı yakalayabiliyordum. Bazen gözleri Tahaya dalıyordu ancak bir süre sonra aniden gelen bir refleksle çekiyordu gözlerini Tahadan. Cevap arıyordu ama bulamıyordu. Hala ona karşı duygularının olabileceğinin farkında değildi.
Aşk bu değil miydi zaten? Hiç bilmediğin bir anda kanına girerdi ve çıkmazdı bir daha oradan. Cevabı buydu, Cemrenin aradığı cevap aşktı. Ama biz korkaktık hislerimizi kabullenemeyecek kadar korkak varlıklardık insanoğlu olarak.
"Abla hani beni parka götürecektin?"
Odama kapı çalma gereği dahi görmeden giren Efeye yalnızca göz devirerek kıçımı dönmüştüm. Bu cevabın hayır olduğunu bilen zeki kardeşim (!) derin bir nefes alarak beni ikna çabalarına başlamıştı.
"Ama abla sen bana söz vermiştin, parka götürecektin beni."
"Ayy ne zaman söz vermişim ben sana acaba bay her şeyi yanlış hatırlayan."
"Annemin yanında söz vermiştin abla. Belki anneme söylemem hatırlaman konusunda yardımcı olabilir."
Bu hayatta küçük bir kardeşe sahip olmanızdan daha kötü bir şey varsa o da Efe gibi mızmız ve tehditkar bir kardeşe sahip olmanız demektir.
"Of başımın belası, tamam tamam gidelim."
Efe bu cevabım üzerine neşeyle ellerini çırparak odadan uzaklaşmıştı.
**********************************
Saat yedi gibi eve geldiğimizde yorgunluktan ölmek üzereydim. Yalnızca parkaki bankta oturmak bile benim gibi çılgın (!) bir bünyeyi çok fazlasıyla yormuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON ADIM
ChickLitBirazdan sonsuzluğa son adımımı atacaktım.Son kez sessizce hıçkırarak tekrarladım;SONSUZLUĞA SON ADIM Hiç bir zaman özgüveni yüksek kızlardan olamamıştı Eylül.O kendi hayatında bile başrol değildi ki.Kendi kabuğuna çekilmiş,kendi dünyasının düzenler...