40.
Uyandığımda koltukta tek yatıyordum. Michael kalkmıştı. Sonra farkettim ki Michael'ın seslenişine uyanmışım.
"Olivia hadi kalk!" Salona girdi ve yanıma geldi. Kolumu çekiştirmeye başladı.
"Michael! Bırak uykum var." Dedim ve arkamı döndüm.
"Hadi kalk! Bugün güzel bir gün."
"Ne açıdan güzel olduğu değişir."
"Özellikle senin açından." Dedi. Şimdi ilgimi çekmişti.
"Bak bu çok sık olmuyor." Dedim ve ona döndüm. Ah gözlerim, etraf çok aydınlıktı. Gerçekten sabahları vampir gibi hissediyorum. Yani gerçekten,insanların bu günışığı sevgisi ne? Bence rahatsız edici.
"Kalk, Ashton aradı. Moss istifa etmiş."
"Ne?!" dememle doğrulmam bir oldu. "Ne demek istifa etmiş.Ah, Ashton'a uğraşmamasını söylemiştim. Niye bu çocuk beni hiç dinlemez."
"Ashton'ın pek bir şey yaptığını sanmıyorum. Moss, sağlık problemleri yüzünden istifa etmiş."
Sağlık problemleri mi? Tamam pek iyi geçinmiyoruz ama bu onun hakkında endişelenmeyeceğim anlamına gelmiyor.
"Nasıl yani, ne problemi?" yanıma oturdu ve bana döndü.
"Moss dün doktoruna kontrole gitmiş. Kalbi falan ağrıyormuş sanırsam. Doktoru da emekli olması gerektiği, yoğun bir işi olduğunu söylemiş. Moss inatçı ama kabul etmiş. Hadi ofisine gidelim bizle vedalaşacak." Vav,şu an baya şok olmuştum. Özellikle de o inatçı keçinin emekliliği kabul etmesine. Bizle vedalaşacak olmasına da ayrı şaşırmıştım. Benle vedalaşmak ister miydi ki?
"Hadi kalk." Diyip beni çekti ve ayağa kaldırdı. Tuvalete gittim ve yüzümü yıkadım. Çok da kötü görünmüyordum ama kesinlikle yeni bir tişörte ihtiyacım vardı. Özellikle bilmem kaç saattir kaynar güneşin altında battaniyeyle uyuduğum için.Ben de banyodan çıktım ve Michael'ın dolabına yol aldım.
Tamam işten çıkmış olabilir ama bu sadece bana baskı uygulayan bir kişiyi eksiltirdi. Bence hala üzerimde gözler olacak. Sonuçta her zaman istediğimizi yapamayız. En basitinden plak şirketimiz istemezse şarkı çıkartamayız. Sanırım biraz daha akıllanacağım bundan sonra. Sorumluluklarımı yerine getireceğim. Hayır her okul dönemi başında söz verdiğim gibi değil, gerçek bir söz. Gerçi ne sorumluluğum var farkında bile değilim ya sanırsam.
Kapıyı kapadım ve üzerime Michael'ın bir tane oduncu gömleğini geçirdim. Düzeltiyorum artık benim gömleğim. Tişörtümü kirliye attım ve mutfağa Michael'ın yanına gittim. Kahve içiyordu ve bende bir bardak alıp kendime kahve koydum.
"Hadi iç de gidelim." Dedi Michael.
"Tamam Michael. Daha yeni koydum."
"Gömlek benim gömleğime ne kadar benziyor değil mi?" dedi ve sinsice gülümsedi.
"Ama düzeltmek isterim, bu benim gömleğim." Dedim ve aynı sırıtışı yaptım.
Rolunden çıktı."Olivia, bu kaçıncı?" diye inledi. "Gardrobumu rahat bırak." Ama ben hala aynı sırıtışı yaptım ve ılınan kahvemi içtim. Boşalan bardağımı bulaşık makinesine koydum ve evden çıktık.
Moss'un ofisine gittiğimizde çocuklar ordaydı. Sohbet ediyorlardı onunla. Hepimiz birbirimize bakış attık ve sessizliği Moss bozdu.
"Olivia, Michael, gelin." Dedi ve bizde toplantı masasına oturduk. Toplantı falan olduğu yoktu aslında. Ashton'ın yanına oturdum ve masanın altından elimi tuttu. En başta Moss oturuyordu. Sanırım konuşmanın bir kısmını kaçırmıştık.
"Demek emekli olacaksın, ha?" dedim ve gülümsedim. Ama samimiydim gerçekten. Bence onun için iyi bir şey. Bizle uğraşmaktansa...
"Oldum bile." Dedi. Auvv,yalnız ve yaşlı insanlar hep kalbimi eritmiştir. Kim yalnız bir yaşlı insanı tek başına yemek yerken görüp de üzülmez ki? Şahsen bu bana hep üzücü gelmiştir.
Hadi ama Liv, aylardır sana çektiren bir insana sırf yaşlı ve emekli oluyor diye üzülme.
Ama taş kalpli de olamam, ya?
Neyse. "Yeni hayatında mutluluklar dilerim." Dedim.
Ah, nasıl da hala kibarlığını koruyorsun.
"Teşekkür ederim canım." Dedi. Ayağa kalktı ve biz de ayağa kalktık. Hepimize sarıldı ve sıra bana geldi. Bende ona sarıldım. Kulağıma "Ben de senin hayatında mutluluklar dilerim. Artık daha kolay olacak gibi duruyor." Dedi ve geri çekildi. Ne diyebilirim ki, evet öyle.
Son laflarımızı falan söyledik ve öylece çekip gitti. Mutlu olmam gerekir ama değilim. Gerçekten garip ollduğumu hissediyorum bazen. Ama bence hiçbir veda mutlulukla bitmez. Giden kötü anılarımız olsa bile.
***
Birkaç gün sonra
Moss gittiğine göre yeni bir menajere, veya diğer bir deyişle yeni bir bebek bakıcısına ihtiyacımız var.
Lütfen erkek olsun. Lütfen erkek olsun.
Paul geri gelse ne güzel olurdu. Acaba bu sefer nasıl biriyle karşılaşacağız? Hepimiz erkek olmasında hemfikirdik. Beraber ofise gittik ve bazı özgeçmişlere bakmaya başladık. Bu sefer biz seçme konusunda ısrarcıydık.
Luke bir tanesini sesli okudu. "Adı Adam. 30.." kafasından hesapladı. "32 yaşında. Bekar. Melbourne'den."
"Luke, evlilik adayı seçmiyorsun, önceki işlerine gel." Dedim. Calum da beni onayladı.
"Tamam, tamam. Kuliste bir iki pozisyonda çalışmış. Bir yönetmenin menajerliğini yapmış. Çok da bir iş deneyimi yok ama bence iyi duruyor."
"Bence az deneyimli olması daha iyi. Anlarsın ya işlerin öyle olmadığını söyleriz ve bizi dinler." Dedi Michael.
"Evet sen işlerin nasıl yürüdüğünü iyi biliyorsun ya." Diye Ashton dalga geçti. "Yaşı genç diye az deneyimli demezdim."
"Tamam ben başkasına geçiyorum." Dedi Calum. "Andrew,36. Kısacası... 5-6 kişinin menajerliğini yapmış diyeyim. Gece klübü de işletmiş."
" İşte dostum..." dedim" ... bu adam eğlenmeyi biliyordur." Bana öylece baktılar. "Ne yani? Moss gibi bizi mi süzsün orada burada gezerken, yoksa o da bizimle eğlensin mi?" Nereye gitsek biz, Moss uzakta öylece oturur ve bizi izlerdi iğneleyici bakışlarıyla. Bunu tek ben mi farkettim? Tamam bizimle içmesini beklemiyordum ama...
"Liv sonuçta bizi izlemek onun işiydi." Dedi Luke.
"5 yaşına kadar beni de izleyen biri vardı. Sonra kreşe yazıldım, evet." Bana göz devirdi.
"Bence uygundur." Dedi Michael.
"Aynı mı düşünüyoruz?" dedi Ashton, hepimiz kafa salladık.
Calum özgeçmişini okumaya devam etti. "Bir kere evlenip boşanmış, çocuğu yok. Falan filan işte..."
"Görüşme ayarlayalım."dedim. Kafa salladı. Bize kağıttan resmini gösterdi. Esmer,3 numara saçı ve boynundaki dövmelerle gerçekten havalı duruyordu. "Wow,..." dedim "...işte benim istediğim menajer bu."
Michael "Bence de oldukça havalı duruyor." Dedi ve güldü.
"Yeni menajerimiz bu o zaman." Dedi Ashton ve keyifle "Ha-ha." Dedim ve kafa salladım.
Menajer yeni bölümde :))))))
İstediğiniz kadar sövün bana yorumda, hakettim kvnkjg
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How to live with 5SOS? //a.i
FanfictionKağıda Olivia Brinks yazıp karaladım. Artık 5SOS grubunun bir parçasıydım. *slow update*