8K görülme ve 700 e yaklaşık vote almış hikaye, çok teşekkür ederim! Sizsiz bu hikaye bir hiç olurdu. Hepinize çok teşekkür ediyorum ve yanaklarınızı mıncırıp öpüyorum. İyiki okuyorsunuz hikayemi :3 ^^
"Teşekkürler Allphones Arena, sizler harikasınız." dedi Luke konuştukça daha da çığlık atan kızların eşliğinde.
Kendimi bir şey söylemek zorunda hissettim ve mikrofonu elime aldım.
"Bu benim ilk konserimdi ve siz bana çok naziktiniz. Çok teşekkür ederim çocuklar! Umarım bana alışabilmişsinizdir. Ben kendimi size çok yakın hissediyorum. Hala grupta olduğuma inanamıyorum. Ve yalan söylemeyeceğim, watpadde hala fan fiction okuyorum. Sizi seviyorum ço--" lafımı kalabalıktan gelen yaklaşık 1 litrelik, içinde katı bir şey olan bir şişe böldü. Kafama geldi ve yere düşüp beyin kökümü vurdum. Çocuklar hemen başıma toplandı.
"Liv?" dedi ayırt edemediğim bir ses.
Sırtımı da çarptığım için nefessiz kalmıştım ve konuşamıyordum. Belim de acıyordu. Ashton beni kucaklayıp bir yere doğru götürmeye başladı. Her şeyi şakaya vurduğum gibi, bunu da vurmazsam olmazdı.
"Sanırım nazik derken, bir kez daha düşünmeliydim." dedim kesik sesimle ve sırıtmaya çalıştım. Beni kulisteki koltuğa yatırdı.
Calum başıma geldi ve gözlerimi açıp içine falan bakıyordu, "Liv iyi misin?" diye sürekli tekrarlıyordu. Elini ittirip "Çek şu elini" dedim kısık sesimle.
Ashton "Anneni arayacağım." dedi ve hemen doğruldum. "Saçmalama!" diye çıkabilecek en yüksek sesimle bağırdım.
"Öğrenirse kariyerimi bitirir. Ara ama düştü, kaydı falan de."
"Peki." deyip telefonuma tekrar baktı.
Belimde çok kötü bir ağrı hissediyordum ve vücudumu zor
oynatıyordum.
"Hastaneye gitmeli miyiz?" dedi Ashton telefondan. Aldığı cevapla "Tamam" dedi ve beni tekrar kucağına aldı. Hareket ettiğimde bile belim acıdığı için Ashton'ın koluna tırnaklarımı geçiriyordum. Hastaneye geldiğimizde inat ettim ve ayaklandım. Kapıda -tabiki de- annem bizi karşıladı ve emar odasına beni götürdü. Tanımadığım bir kadına pantolonumu indirmek pek hoş hissettirmiyodu ama tıpta utanma yoktur, derler. Sonra annemin odasına gittik ve kırığım olmadığını söyledi. Kafamdaki şişliğe buz koymamı söyledi. Bir krem yazdı ve ısrarla arenaya geri döndüm.
Peki, bu hayranlar tarafından ilk hasar görüşümdü. Saldırı, diyordu Ashton.
Arenaya geri döndüğümde bana şişeyi atan kızı ve şişeyi bulmuşlardı. Şişenin içinde buzlu su varmış.
Güzel cinayet aracı, dikkat çekmiyor, diye düşündüm ve Dexter Morgan'a dönüşmeden düşüncelerimden sıyrıldım.
Belki de bana saldıranları deşebilirdim. (?)
Kapa çeneni.
Eşyalarımı topladım ve insanların 'Aman Tanrım! İyisin, şükürler olsun!' tepkilerinden sonra Ashton'la eve gittim.
Sahneden topladığım hediyelere teker teker bakıyordum. Peluş oyuncaklar, favori çikolatalarım, çizgi romanlar ve hatta hoş desenli bir sütyen bile topladım. Konserde bunları buluyorsam, imza gününde neler alırdım, kim bilir! Hediyeleri hep sevmişimdir, bana göre çok hoşlar ve küçücük bir şey olsa bile düşünmek yeterdi. Çok tatlı ve sevgi dolular.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How to live with 5SOS? //a.i
FanfictionKağıda Olivia Brinks yazıp karaladım. Artık 5SOS grubunun bir parçasıydım. *slow update*