Finale mi yaklaşıyoruz ne dömdmddm
Of kavuşsalar mı kavuşmasalar mı dkdmkdndks
Bi 10 bölüm gitmesi gerek ki olay akışı aklımdaki finala uysun. Raad olun kddmkdkd
"Bunlara ihtiyacın olur mu?" Ashton elindeki tamponları gösterdi. Gözlerimi devirip elinden tamponları aldım ve valizin ön gözüne koydum.
Sözde Ashton yardım etmeye gelmişti ama orayı burayı -iç çamaşırı çekmecemi- kurcalıyordu. Şansına annem evde değildi.
Valizin ağzını kapıyıp Ashton'ın eline tutuşturdum.
"Ne koydun bunun içine? Sadece bir hafta kalacaksın."
"Kıyafet koydum, ne koyabilirim başka?" ona sertçe çıkıştım.
"Sakin ol Liv. Zaten ortalıkta Bloddy Mary gibi geziyorsun. Lütfen gözlerimi oyma." ve şimdi de regl olmamı alay konusu yapmıştı.
Arabanın bagajına bavulumu atınca ona çıkıştım "Hey, içinde makyaj malzemelerim var. Kırabilirsin."
"Özür dilerim, majesteleri"
Biliyorum her yere arabayla gidiyoruz ama bir kere yürüyerek köşe başındaki markete gitmiştim. Kapıya hayranlar dolmuştu ve akşama kadar orada kapalı kalmıştım. Araba görünmemek için en iyi yol.
Eve geldiğimizde ortalık temiz ve topluydu. Ama bu yinede koltukların altındaki toz yığınını değiştirmiyordu.
Ashton bavulumu üst kata çıkarırken onu takip ettim. Soldaki kapıyı açtı.
"Ash, burası senin odan"
"Artık senin de odan"
"Sanırım misafir odasında kalacağım" bu dediğimle biraz yüzü asılsa da tamam dedi.
Ashton'ın yanında kalmasam bile gece beraber uyuyacak gibi duruyordu durumumuz.
Üşengeçliğim yüzünden bavulumdaki hiçbir şeyi yerleştirmedim. Çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım.
Akşama kadar birbirimizden bağımsız takıldık ve akşam dizi maratonu yapmaya karar verdik. Doctor Who 50. yıl ve yılbaşı özel bölümü, Supernatural 4. sezon finali-5. sezon başlangıcı ve Fringe'in finalini izledik. Tabiki de dizileri ben seçmiştim ve Ashton anlattığım kadarıyla anlayabilmişti. Ama bölümleri beğenmişti ve 'zaman kaybı' olarak görmeseydi sanırım onunla beraber dizileri bilmem kaçıncı defa izlerdim.
Yaklaşık bir haftayı böyle geçirdik ve bende odama üstümü değiştirmek için girer oldum sadece. Tabi bir de her gün bahçede yemek yememiz ve magazinlere çıkmamız vardı. Ama Paul ikna olmamıştı.
"Üzgünüm ama artık eskisi kadar gündemde değilsiniz. Ayrılırsanız daha iyi olur." Ashton'la birbirimize baktık. Yapacağımı beklemiyordu sanırım, "Tamam" diyip Paul'u başımla onayladım. Bana baktığında gözlerinde hayal kırıklığı gördüm.
Belki böyle daha iyi olurdu? Belki de olması gereken arkadaşlar olurduk ve zamanla birbirimizden vazgeçerdik. En azından ben tamam derken bunu düşünüyordum.
Paul konuşmaya devam etti "Ashton veya sen başka biriyle çıkabilirsiniz. Senin için uygun olacağını sanmam ama Ashton için 'eski sevgilisini unutmak için yeni sevgili' modunda bir şey olabilir."
Bu dediğiyle gözlerimi büyüttüm. Başka bir kız, muhtemelen hiç tanımadığımız, Ashton'ı öpecek, sarılacak?
Hahahahahahahah,NO.
Hemen ortaya atıldım "Benden sonra biriyle çıkarsa kötü gözükür bence."
"Haklı olabilirsin, dedikodu atacağım ortaya. 5SOS Family'nin nasıl karşılayacağına bakarız." Sanırım herşeyi daha da berbat ettim.
"Ash, bu akşam One22'ya gel. Ve Olivia, dışarıda gazeteciler var, bavulunu topla ve ağlayarak taksiye bin. Mutsuz son." Başımla onaylayıp bavulumu toplamaya çıktım. Aşağı indiğimde Paul beni ağlatmaya çalıştırdı.
Hadi Liv ağla, hadi.
Beni ne ağlatabilir? Zaten ondan ayrılmam kötü tamam ama ağlıyamıyorum nedense. Buldum! Kedi Toby'nin araba altında kalması. Benim gibi kedi manyağı olan biri için yeteri kadar üzücü bence. O zaman beş yaşındaydım ve en yakın arkadaşım da oydu.
Ağlamaya başladım ve kapıdan çıkıp taksiye bindim. Deklanşör sesleri duyduğumda iş tamamdır, diye düşündüm.
23.00 - One22
Ashton
Kalabalığı yararak her zaman tuttuğumuz odaya girdim. Paul ve sarışın bir kız beni bekliyordu. Sandalyeyi çekip Paul'un yanına oturdum.
Paul kızı eliyle göstererek "İşte yeni flörtün." dedi. Kız bana sapık bir gülüş attı. Kızı önemsemeyerek Paul'a sordum "Bar köşelerinden mi kız topladın?" kız bu dediğimle bayağı bozulmuştu.
Kız küstahça konuşmaya başladı "Hayır canım, beni ajansın birinden aldı ve belirtiyim bazı filmlerde de oynamışlığım var."
"Porno filmleri mi?" kız gerçekten fahişe gibi giyinmişti. Eğilse eteğinden götü gözükecek ve az daha dekoltesini açsa bütün göğüsleri gözükecek bir haldeydi.
Paul bana kızdı "Hadi ama Ash, sadece onu öpeceksin. Daha fazla konuşmayın ve teraslardan birine çıkın artık."
Olivia'yı aldatıyor gibi hissediyordum. Boş teras bulmaya özen gösterdim çünkü bu bacak arası yalayan fahişenin dudaklarına dudaklarımı değdirmek istemiyordum. Çenesini öperdim ve biterdi işte.
Boş bir teras buldum ve kızla oraya geçtik. Sanırım kız bana yaptığı teklifle fahişe olduğunu kanıtladı "Hey, istersen bana gidebiliriz. Senden para istemem."
Göz devirip kolundan çekerek koltuğa oturttum. "Kahrolası içkini iç ve susmaya çalış."
Yaklaşık on dakika öyle oturduk ve en sonunda "Hadi öpüşelim" dedim. Kız benim kucağıma çıktı ve fotoğrafçılar orda olduğu için kızı ittiremedim.
Kız beni öpücekken durdu "Çilekli parlatıcımı unutmıyım."
Çilekli parlatıcı.
Olivia'yı aldatıyormuş gibi hissettiğim vicdan azabına bir de bu eklendi.
"Sürmene gerek yok, seni gerçekten öpmeyeceğim. Zaten öpmem de, niye böyle bir şey düşündün ki?" Kız daha da suratını astı. Yüzünü çekip dudaklarının altını öptüm ve kızı yanıma attım. İki üç dakika garip durmaması için öyle oturdum ve bardan ayrıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
How to live with 5SOS? //a.i
FanfictionKağıda Olivia Brinks yazıp karaladım. Artık 5SOS grubunun bir parçasıydım. *slow update*