Bölüm 18: Son Rötüşler

399 44 27
                                    

"Artık kalkman gerektiğini söylüyor." Archanger tek gözünü açarak baktı. Başında dikilen Crangor, elinde büyük bir kova suyla duruyordu. "Kalkmazsan bunu suratına dökmemi söyledi." Archanger küfürler savurarak kalktı ve dengesini sağlamaya çalışarak sallandı. Kolunu boynuna sarıp koltuk altına giren Crangor, onu Urhundiel'e kadar götürdü. "Hala kendine gelemediysen oturup biraz izleyebilirsin. Sonra kaldığımız yerden devam ederiz." Archanger, Urhundiel'in teklifini geri çeviremedi ve olduğu yere oturdu. Gözleri hala kapanıyordu.

Önlerinde, yarım kanattan biraz daha yakın bir mesafede ejderhaların beşi de duruyordu. Urhundiel çeşitli emirler verip, her birini farklı şekillerde sınıyordu. "Kintaro, olduğun yerden ayrılma." Kintaro'nun üzerine bir ejderha için çok da büyük olmayan taşlar fırlattı. Kintaro havaya kalkarak taşları boşa çıkarttı. Urhundiel, "olduğun yerde kalmanı söylemiştim," diye kızdı ve Kintaro yere indiği anda altındaki toprak pençelerine sarıldı. Kintaro kızgın gibiydi. "Neyi sınıyorsun? Kafamın ne kadar dayanıklı olduğunu mu?" Urhundiel taşları tekrar havaya kaldırdığında, "Kanatlarını başka şeyler için kullanmanı istiyorum," dedi. Archanger hemen Kintaro'nun zihnine dokundu. "Kanatlarınla karşı koymaya çalışma, kanatlarını yırtar. Kanadının içine alıp sarmanı istiyor."

Kintaro söyleneni yapmayı düşünse de, kızmadan edemiyordu. Taşlar üzerine gelirken kanatlarını gerebildiği kadar gerdi ve gömülü pençelerinin imkan verdiği kadar döndü. Taşlar yeterince yaklaştığında, uzaktan rahatlıkla izleyen Archanger söyledi. "Şimdi!"

Kintaro kanatlarının uçlarını içe doğru büküp, ters yönde kapattı. Taşları içine alıp aynı yönde ilerlerken, kanat hızıyla taş hızı arasındaki fark azaldı ve canını acıtmayacak şekilde taşları durdurabildi. Hemen ikinci aşamaya geçip, Kintaro'nun pençelerini biraz daha sıktı Urhundiel. "Kanatların seni çekmeye yetecek mi?" Kintaro gittikçe sinirleniyor, Urhundiel de onun sinirlendiğini bilip üzerine oynuyordu. Güçlükle de olsa Kintaro pençelerini kurtarabilmiş ve havalanmıştı. "Demek yerden kurtulabiliyorsun." Kintaro, "Zor olmadı," dedi. Urhundiel devam etti. "Uzun zamandır buradayız, yoruldun mu?" Urhundiel'in sesindeki muazzam aşağılamayı herkes anlardı. Kintaro cevap vermeyince Urhundiel devam etti. "O halde bu senin son sınavın Kintaro. Hazır mısın? Havada bir düello yapmanı istiyorum, ama alevler yasak." Kintaro, "Beni yenebilecek bir ejderha olduğunu kim uyduruyor," diye sordu. Urhundiel gülmeye başladı. "Peki, göster o zaman." Urhundiel'in kolundan Kintaro'ya doğru beyaz bir ışık yükseldi ve Ejderha Tanrısı Nevira, Kintaro'nun karşısında belirdi.

Urhundiel Arch'a dönüp, "Akıl hocalığı yaptığını görmek isterim," dedi ve Arch'ın yanına oturdu. Kendinden daha büyük bir ejderha ile kapışmaya alışık olmayan Kintaro öylece dururken, Nevira'nın sesini işitti. "Bir Penta'ya layık olduğunu kanıtla." Kintaro sordu. "Neden o bana layık olduğunu kanıtlamıyor? Ben Angxa'nın oğluyum, ondan çok daha değerliyim. Haksızlık bu!" Konuşmayı duyan Urhundiel hemen Arch'a döndü. "Kapıda kendini kanıtladın, dert etme." Hiç de umursamamış olan Arch teşekkür etti ve izlemeye devam etti. Kintaro ilk seçenek olarak bodoslama girmeyi denedi. Vücudunun alabileceği en düz pozisyonu alıp havayı hızla yardı ve Nevira'nın üzerine atladı ancak Nevira savunmasız değildi. Bir insan boyu kadar yükselip Kintaro'nun üzerine çıktı ve altından geçen Kintaro'yu pençeleriyle kavrayıp fırlattı. Havada savrulan Kintaro dengesini sağlayınca yeniden Nevira'nın üzerine hücum etti. Bu sefer daha yırtıcı ve daha zarif bir hamle yapmaya çalışıyordu. Hızla üzerine uçmakla kalmayıp, kendi etrafında da dönüyor ve havayı daha hızlı yarıyordu. Kendi etrafında da döndüğü için Nevira'nın pençelerinin onu yakalayamayacağından emindi. Havada sabit duran Nevira Kintaro'yu izliyordu. Kendinden o kadar emin görünüyordu ki, Kintaro'yu umursamadığı çok belliydi. Kintaro yeterince yaklaşınca, olduğu yerde, havada asılı duran Nevira geriye doğru yattı ve kanatlarını sertçe çırptı. Nevira'nın devasa kanatlarının ittiği hava ile kontrolünü kaybeden Kintaro tüm hızıyla yere yapıştı ve yerde sürüklendi. Archanger ve diğerleri suratını ekşitirken, Kintaro şaşılacak derecede çabuk ayağa kalktı. Sudan yeni çıkmış bir köpek gibi silkelenip üzerindeki toprağı attı ve yeniden Nevira'nın karşısına geçti. Bu sefer daha temkinli yaklaşıp, pençelerini güreştirmek niyetindeydi. Nevira'nın karşısına geçip geriye doğru devrildi ve pençelerini Nevira'ya yöneltti. Nevira teklifi kabul edip aynı şekilde devrildi ve daha Kintaro'nun pençeleri Nevira'ya ulaşamadan, Nevira kuyruğuyla Kintaro'nun kuyruğunu kavradı ve onu aşağı çekti. Bir kez daha kontrolünü kaybeden Kintaro, Nevira'nın fırlattığı yere düştü ve yerde büyükçe bir çukur açtı.

"Kaybettiğini kabullen." Archanger'in sesi Kintaro'nun zihninde duyulunca, Kintaro onu duymamak için elinden geleni yaptı ve yeniden ayağa kalktı. Ner Kintaronaeden, ne şekilde saldırmaya kalkarsa kalksın, daha Nevira'ya ulaşamadan hep yere yapışıyordu. Onlarca kez bu böyle gitti ve artık yerden kalkmaya bile gücü kalmamıştı. Kanatlarında yırtıklar oluşmuş, kaburgasında nefes aldıkça yakan bir ağrı vardı.  Archanger birkaç kez onu durdurmak için hamle yapsa da, Urhundiel karışmasına engel oldu. Artık Kintaro'nun kanatlarını açıp Nevira ile aynı yüksekliğe çıkması bile oldukça uzun sürüyordu ancak Kintaro pes etmemekte kararlıydı. Bezmiş bir halde Nevira'ya bakarken, arkada, oldukça uzakta, Luminos'ların onları izlediğini gördü. Neviraya, "Ne zamandır izliyorlar," diye sordu. "En başından beri." Cevabını alan Kintaro'nun morali daha da bozuldu. Ancak yine de geri adım atmıyordu. "Hadi bitirelim o zaman. Hazır mısın?" Nevira konuştu. "Havada duracak gücün bile yok. Yenilgiyi kabullen." Kintaro güldü. "Sen burada rahatına bakıyor olabilirsin, ama şu yerden bitme prens bozuntusuyla yolculuk etmenin ne demek olduğu hakkında en ufak bir fikrin yok. Güven bana, daha kötülerini de gördüm." Nevira, "Devam et o halde," dedi ve Kintaro'yu bir kez daha yere yapıştırdı. Kintaro tekrar ayağa kalktı ama kanadını açmadı. "Havada yeterince ısındım, hadi biraz da yerden devam edelim." Nevira teklifi kabul edip yere indi. Koşacak gücü kendinde bulamayan Kintaro, rakibinin üzerine doğru ağır adımlar attı. Nevira hemen geri adımlayıp, "Bu şekilde düello olmaz, düzgün saldır," diye çıkıştı. Kintaro, "Seni yormamak için yapıyorum, istesem işini çoktan bitirmiştim," dedi. Nevira dişlerini gösterip pençeleriyle toprağı eşti. "O halde benim sıram mı?" Kintaro da dişlerini gösterip pozisyonunu aldı. Başı yere yakın, kuyruğu havadaydı. Pençeleri, sahip olabileceği tek fırsatı değerlendirmek için bekliyordu. Nevira üzerine koşarken, Kintaro gerilebildiği kadar gerildi ve vücudunun tümündeki acıya aldırmadan rakibinin üzerine son bir vuruş için atladı. İkisi de yerden iki insan boyu havada, pençeleri ve dişleri önde olacak şekilde birbirine saldırırken, Nevira aniden yok oldu ve az önce olduğu yerde beyaz kar taneleri bıraktı. Kar taneleri bedenine dokunduğu anda tüm acıları dinmiş, kanadındaki yırtıklar yok olmuştu. Eskisinden  çok çok daha güçlü hisseden Kintaro, artık çok daha farklı düşünebiliyordu. Nevira'nın bilgeliğini bahşettiği şaşkın Kintaro, az önceki rakibinin Urhundiel'in bileğine doğru ilerlediğini gördü. Arch ve ejderhası bir açıklama beklerken, Urhundiel onları isteklerini verdi. "Nevira'yı yenme ihtimali olmadığını en başından beri biliyorduk. Sadece, ne kadar direnebileceğini görmek istedik. Pes eden bir ejderhaya Nevira'nın lütuflarını bahşetmesi hiç de hoş olmazdı. Neyse ki artık eminiz. Kintaro ve sen birbirinize iyi birer yoldaşsınız." Archanger dostunun zihnine dokundu ve Nevira'nın ona bahşettiği bilgeliği fark etti. Kintaro ve Arch bu hediye için teşekkür ederken, Urhundiel Arch'ı kolundan tutup çekmeye başladı. "Daha seninle işimiz birmedi, gel benimle." 

Archanger bayılana kadar çalıştırılacağından emin bir şekilde, boynu bükük, Urhundiel ile gitti.




Archanger Destanı: İkinci Kısım (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin