Bölüm 16: Auro Vera

650 50 5
                                    

Muhafızlar Cornost yamacında ekipten ayrılmış, adaya doğru dönmüştü. Siyahlar da Wernest'e doğru kanat çırpıyordu. Şehrin üzerinden geçip kalenin önündeki küçük boşluğa sırayla indiler. Arch'ı gören askerler kaleye koşup Claudian'ı çağırdı. Clau aceleyle gelip, önceden hazırlanmış atları ve mutfağa yapmasını söylediği yolluğu verdi. Hepsi ejderhalarını dinlendirmek için atlara binerken, Arch ve Clau son kez konuşuyordu. En son Archanger de ata bindiğinde, her şey hazırdı. "Peşimizden bir grup atlı gönder. Atları Bernhell girişinde bir ağaca bağlarız." Dizginleri şaklattı ve atı koşmaya başladı. Atlar koşarken, binicileri eğerin üzerinde zıplıyor ve alt taraflarını ağrıtıyordu.

En arkadan gelen Walcomir, Muhafızlar'ın bağlandığı atın dizginlerini, kendi bindiği atın dizginlerine dolamıştı.

Walcomir'in oldukça geride kaldığını fark eden Archanger, atını yavaşlattı ve herkes tek hizaya girdi. Walcomir onlara yetiştiğinde, ekip biraz daha hızlandı ve ormana kadar aynı hızda devam ettiler.

Gün ağarırken, Cornost'un yamaçlarından ancak çıkabilmişlerdi. Dağın dışındaki düzlüğe çıktıklarında, iyice hızlandılar ve öğle saatlerine doğru ufukta Bernhell görünmeye başlamıştı.

Walcomir "Uykum var," diye söyleniyor, Sancester ise çantasındaki üç kişilik yemeğini yemiş, sorunsuz bir yolculuk yapıyordu. Rainen atının üzerinde uyuyakalmış, Crangor da Dreth ile konuşuyordu. Archanger her zamanki ifadesiz haline bürünmüştü. Tek düşündüğü, ejderha vadisiydi.

Güneş tepedeki yerinden ayrıldığında ormana ancak gelebilmişlerdi. Archanger kılıcını çekti ve ejderhasını çıkarttı. Rainen ve Sancester attan inip, Muhafızlar'ı çözdüler ve ejderhaların sırtına bağladılar. Walcomir atları bağlamak için geniş bir ağaç ararken, Crangor uyumamak için yürüyordu.

Yalnızca birkaç saat uyuyabilen ejderhalar güçlerini toplayamasa da, ormanın üzerinde süzülmeye yetecek kadar güçlü ve dayanıklıydılar.

Güneş ufukta kaybolurken, Bernhell ormanının sonu görünüyordu. "Hadi artık, biraz dinlenelim," dedi Archanger ve ejderhalar ormanın çıkışındaki açıklığa doğru alçaldı.

Seyrek ağaçlarına arasına zorlanmadan indiler. Süvarileri hemen sırtlarından atladı ve hem çantaları çıkarttılar, hem de Muhafızlar'ı çözdüler. Üzerlerindeki ağırlık kaldırılan ejderhalar, yorgunluktan yana devrildi ve öylece uyuyakaldı. Archanger, Kintaro'nun boynunu okşadı ve onu kılıcına çekmek yerine, öylece bıraktı. Çenesinin altına yatıp sarkan deriyi başının altına toplayarak uykuya daldı.

Walcomir, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte tüm ekibi uyandırdı. Sancester'i uyandırmakta zorluk yaşadığı için, çantasındaki mataranın bir kısmını suratına dökmek zorunda kaldı. Çantalarındaki yemeklerini yerken birkaç dakika daha uzanıp ormanın tadını çıkardılar. Archanger, yeni uyanan Kintaro'ya baktı. Kafasını sersemce çeviriyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

- Hala yorgunsun sanırım.

- Sen o kadar yolu bir gecede al da gör bakalım.

- Hadi ama dostum. İşin yarısını atlar yaptı.

Kintaro başını kaldırıp Archanger'a baktı. Archanger, Kintaro'ya sataşmaktan büyük bir zevk alıyor gibiydi. Herkesin duyabileceği bir sesle, "Hadi gidelim artık," dedi ve ayağa kalktı Archanger. Kintaro karnının üzerine yatıp Muhafızlar'ın bağlanmasını bekledi. Muhafızlar tekrar bağlanmak için kaldırılınca, Archanger onları durdurdu. "Bu sefer olmaz. Auro-Wera'da ejderhama ihtiyacım olacak."

Crangor hariç kimse ne olduğunu anlamamıştı ve bu yüzden Crangor öne atıldı. "Dreth onları taşıyabilir, Dreth'e bağlayın." Söyleneni yaptılar ve beş ejderha, tekrar yola koyuldu.

Archanger Destanı: İkinci Kısım (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin