Bölüm 17: Aşırı Talim

595 51 11
                                    

Urhundiel Archanger'a sevecen bir şekilde sordu. "Bir şey görmek ister misin?" Archanger dönüp Urhundiel'e baktı. O kadar sevimli gülümsüyordu ki, küçük bir kız çocuğunu anımsatıyordu Archanger'a. Binlerce yıldır yaşayan biri için fazla tatlıydı.

Crangor, Archanger'a döndü ve merakla bekledi cevabını. Archanger usulca gülümsedi ve nazik bir şekilde, "Elbette" dedi. Urhundiel'in yüzündeki gülümseme, daha da büyüdü. Yavaşça döndü ve gezer gibi yürümeye başladı Urhundiel. Archanger da yanına geçti ve ona eşlik etti. Archanger ellerini arkada bileştirirken, Urhundiel göğüs hizasında kovuşturdu.

"İsminizi öğrenmemin bir sakıncası var mı?" Archanger, henüz adını söylememiş olduğunu fark etti ve kendi kendine kızarak, "Archanger Wallerdo Thurpagon... Emrinizdeyim," dedi ve gülümseyerek elini uzattı. Urhundiel, şaşkınlığını gizlemek istercesine gülümsedi ve elini, adeta bir kraliçe gibi asaletle uzattı. "Urhundiel Diellatzche."

Archanger, bu yumuşak eli sıkmakla kalmayın, parmaklarını yandan kavradı ve narince kaldırıp, dudaklarını dokundurdu. Urhundiel'e baktı ve gülümsedi. "Ziyadesiyle memnun oldum, leydi Urhundiel."

Urhundiel, sanki ilk defa kendisine böyle davranılıyor gibiydi. Oldukça hoşuna gitmiş ve utancını gizlemekte büyük bir sorun yaşıyordu.

Archanger, Urhundiel'i süzmeye devam etti. O kadar güzeldi ki, Urhundiel'in elini bırakmak istemiyordu. Hatta diğer elini de tutup, kendine çekmek istemişti bir an için. Ama sonra arzusunu bastırıp elini yavaşça çekti. "Devam edelim mi," diye sordu. Urhundiel, yürümeye devam etti. "Elbette."

Yürürken yol boyu sürekli birbirlerine, birbirlerini daha iyi tanıyacakları sorular sordular. "Güçlü bir Penta'sın, Thurpagon. Kim eğitti seni?" Archanger gülümsedi: "Öncelikle, lütfen. Yakınlarım bana 'Arch' der." Urhundiel de gülümsedi. "Peki, Arch. Benim pek yakınım olmadığından bana başka şeyler demezler ama devam et." Archanger devam etti. "Aslına bakarsan, beni babam eğitti. Eğer bu gün burada bu konuşmayı yapıyorsak, bu babamın sayesindedir. Şayet beni öldürmeye çalışmasaydı ve ben evimi terk etmek zorunda kalmasaydım, eminim ki tanışma fırsatımız olmayacaktı."

Urhundiel biraz üzülmüş görünüyordu. Huzurlu sesi kısıldı: "Peki, neden?" Archanger, uzaklara dalar gibi başını kaldırdı ve anlatmaya başladı.

"Daha küçük bir çocukken, dostum Kintaro bana geldi. Şehrin üzerinde uçan siyah bir ejderha görmek, herkesi çıldırtmıştı. Kintaro benimle birleşince, kral babam, ejderhamın öldürülmesini istedi. Süvarisinin, yani benim, intikam almamdan korktu ve beni de idama mahkûm etti.

"Babamın çocukluk arkadaşı ve birkaç defa hayatını kurtarmış bir dostu, Lord Kane, ölüm emrini duyar duymaz beni şehirden kaçırdı. Ejderhaları henüz gelmemiş olan dört dostum daha vardı sarayda. Lord Kane'in beni kaçıracağını öğrendiklerinde, benimle birlikte gelmek için her yolu denediler.

"İçeriden aldığımız birkaç yardım ve mevcut veliahtlık konumum sayesinde, şehirden çıkabildik. Önceden hazırlanan bir tekne ile doğudaki Belat Tapınağı'na ulaştık ve orada Lord Kane, bizi yeni ustamızla tanıştırdı. Galapagos...

"Onun kanından olmasam bile, ben onun oğluyum. Galapagos benim babam sayılır. Onun yanında yıllarım geçti. Onun o eski eşyalarla dolu ve havasız odasında geçen bir ömür...

"İlk kılıç dersimi veren o olmasa da, onun sayesinde bu kadar ilerledim. Kendi de bir büyücü olduğu için, büyü yapmayı ondan öğrendim. Arkadaşlarımı ve beni kendi adamlarıyla dövüştürdüğü zaman çok korkardım. Bir hata yapmak ve onu üzmekten korkardım. Defalarca hata yapmama rağmen kızdığını da hiç hatırlamıyorum.

Archanger Destanı: İkinci Kısım (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin