♔ Bölüm 16 ♔

400 21 6
                                    

(Multimedia : Fırat Yıldırım)
(Playlist : Elliott Smith - Between The Bars)

Arabanın içindeki saate baktığımda 15 dakika daha geçtiğini fark ettim. Kerem beni sürükleyerek arabaya tıktıktan sonra eve geri girmişti ve bu kaçıncı 15 dakika sayışımdı bilmiyorum ama bişeyler döndüğü kesindi.

Arabanın kapısını açmaya çalıştığımda kilitli olduğunu yeni fark etmiştim. Ne zaman kilitlemişti ki?

Kaşlarımı çatarak çevreme bakındım. Beni arabaya kilitleyip gitmişti öyle mi? İyi de amacı neydi ki, zaten en yakın yerleşim alanından kilometrelerce uzaktaydık, kaçmaya çalışsam bile kaçamazdım bunu düşünememiş miydi?

Kafamı iki yana sallayarak arkama yaslandığımda yüzüme bir araba farı vurunca şaşkınlıkla kafamı ışığa çevirdim. Bu saatte böyle bi yere kim gelirdi ki?

Araba durduğunda Kerem de kapıda belirdi. Arabanın kapısı açılıp içinden biri çıktığında yüzünü tam seçememiştim. Kerem'le tokalaşma-sarılma arası değişik bişey yaptılar ve ikisi de arabaya doğru yürümeye başladığında Kerem'in yanındaki çocuğun da yüzünü tam olarak seçebilmiştim.

Çocuk uzun boylu esmerdi, çene kemikleri normalden çok çok belirgindi ve kendinden emin adımlar atıyordu. Gözüme ilk çarpan şeyleri zihnime not ederken Kerem kapıyı açtı.

"Tanıştırıyım Öykü, Fırat, Fırat, Öykü. Hobilerinizi ve en sevdiğini filmleri sonra öğrenirsiniz artık. Uçak yarım saate kalkıyor, burdan 20 dakikada anca gidersiniz hadi sallanmayın." Diyip beni arabadan çekeleyerek indirdiğinde ne olduğunu şaşırmıştım.

"Ne uçağı?" Diye sorduğumda Kerem yüzüme sanki çok garip bir şey sormuşum gibi bakmıştı.

"Paris uçağı sarı. Koltuk numaranı, hava durumunu, uçağın hasar kontrol durumunu falan da sorucak mısın yoksa hareket etmeye başlıycak mısın?" Diyerek beni itekleyerek diğer arabaya bindirdiğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutmuştum.

"Tabi ya, niye hatırlayamadım acaba. Aa bi dakika belki Paris uçağından falan bahsetmediğin için bilmiyorumdur, olabilir mi?"

Bu sefer o gözlerini devirdiğinde, "Artık biliyorsun." Diyerek kapıyı yüzüme kapattı. Ardından esmer çocuk arabaya bindiğinde araba hareket etmeye başlamıştı ki ben adını beş dakika önce öğrendiğim bir çocukla yine beş dakika önce haberim olan Paris uçağına yetişmeye çalışıyordum, aman ne harika!

Esmer çocuğun sessizliği, Kerem'in sakin ama gıcık hareketleri daha çok çıldırmama neden olmuştu. Sanki her şeyin benden habersiz yapılması çok normal bir durummuş da ben saçma sapan tepkiler veriyormuşum gibi duruyordu.

Sessizliğini koruyarak araba sürmeye devam eden, adının Fırat olduğunu öğrendiğim çocuğa rahatsız olup bir şeyler söylemesi için dik dik bakıyordum. 10 dakikalık rahatsızlık verici bakışlarımın ardından kafasını bir kez olsun bana çevirmişti.

"Sanırım bir açıklama bekliyorsun?" Dediğinde gözlerimi dikmeyi sürdürerek kafamı salladım.

"Birincisi bakışlarından rahatsız olmuyorum o yüzden öyle garip bi şekilde duvara bakar gibi bakmayı kesebilirsin. İkincisi pek açıklama yapacak bir şey yok. Kerem'in dediği gibi adım Fırat, seni Paris uçağına yetiştirmeye çalışıyorum. Bu kadar."

Kaşlarımı kaldırarak baktığımda gözlerini yoldan ayırmıyordu, o yüzden yüzümdeki şaşkınlık ifadesini görmemişti. Ama Kerem'in üstüne bi de Fırat'ın umursamaz ve her konuya yüzeysel yaklaşımları benim için çıldırma sebebiydi.

Kraliyet AilesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin