(Playlist : Jaymes Young - I'll Be Good)
Uyanıktım ama gözlerimi açmak istemiyordum. Saatin kaç olduğundan haberim yoktu. Sadece üstümdeki gerginliğin geçmesi için yatağımda biraz daha uzandım. Ama geçmedi. Yeni okulumdaki ilk günümde kendimi rezil etmemek için rahat olmalıydım. Gerildiğimde kesinlikle çok saçma şeyler yapıyordum.
Normal kalkmam gereken zamandan bir saat önce uyandığımı fark ettiğimde kendimi banyoya attım. Belki ılık su bedenimdeki stresi almaya yardım ederdi. Etrafımı çilekli şampuan kokusu sarmalarken gülümsedim. Çok oyalanmamaya özen göstererek yarım saat içinde odama geri döndükten sonra saçlarımı kurutup giyindiğimde kapatmayı unuttuğum çalar saatimin sesini duydum.
Çalar saatimi kapattıktan sonra aynaya baktım. Özel Köksal Koleji serbest giyinme konusunda kimseye karışmadığı için babam istediğimi giyebileceğimi söylemişti ama ben yine de çok dikkat çekici olmamasına özen göstererek siyah pantolonumun üstüne toz pembe üstünde siyah yazılar olan tatlı tişörtümü giydim. Uyumlu ve tatlıydı bence. Spor ayakkabılarımdan birini ayağıma geçirip kahvaltı masasına oturdum.
"Günaydın." diyerek gülümsemeye çalıştım. Tek dileğim günümü rezil olmadan geçirmekti. Bu durum eski okulumda sık sık başıma çok gelen bir şeydi. Sürekli rezil olmaktan bıkmıştım.
Babam kafasını gazeteden kaldırıp bana baktıktan sonra, "Günaydın kızım." diyip gazetesine geri döndü.
Annem de "Günaydın birtanem. Kahvaltıdan sonra gecikmeden kapıya çık. İlk günden servisi kaçırmak istemezsin değil mi?" diyerek gülümsedi.
"Servis mi? Yürüyebilirim." diye yüzümü buruşturduğumda annem tost tabağını önüme koyup konuşmaya devam etti.
"Tatlım okulun o kadar da yakın değil. Ayrıca arkadaş edinmek için güzel bir fikir. Yeni okul yeni arkadaşlar.." dediğinde onu vazgeçiremeyeceğimi anladım ve tostu elime aldım.
Tost sabah yiyebildiğim sınırlı şeylerdendi. Kahvaltı zamanı soğuk yiyecekler midemi bulandırıyordu. Mutlaka sıcak şeyler yerdim. Tost da en azından sıcak ve beni bir süre tok tutabilecek bir yiyecekti.
Ayağa kalkıp annem ve babamı öptükten sonra akşamdan vestiyere astığım sırt çantamı tek omzuma takıp dışarı çıktım.
Ben kapıdan çıkar çıkmaz servis gelmişti. Ürkek adımlarla açılan kapıdan girip boş koltuklardan birine oturdum. Bir iki kafa bana çevrildiğinde yeni kız olduğum için bunun normal olduğunu kendi içimde tekrarlayarak kulaklıklarımı çıkarıp müziğin sesini sonuna kadar açtım. Sonunda biraz gevşemişken yanıma biri oturdu.
Kızıl saçlı kız gülümseyerek bana bakıyordu. Kulaklığımı çıkarıp gülümsedim.
"Merhaba ben Irmak. Yenisin galiba. Seni yalnız görünce tanışmak istedim." dedi. Davranışları yapaydan çok samimiydi. Yeni olduğum için benimle tanışmak isteyip de samimi davranan ilk kişiydi. Genelde benimle ilk kez tanışanlar ya zoraki şartlarda ya da meraktan kaynaklı bir durumda konuşurlardı.
"Merhaba ben Öykü. Tanıştığımıza memnun oldum." diyerek gülümsemeye devam ettim.
Çok fazla okul değiştirmiş olmama rağmen az da olsa eski okullarımda arkadaş olduğum insanların hiçbiriyle aramda bir bağ kalmamıştı. Sanırım hepsiyle sadece her gün birbirimizi gördüğümüz için konuşuyorduk.
"Sana okulu, okulun kurallarını anlatmamı ister misin? Öğrenirsen zorluk çekmezsin." dediğinde gözlerimi kıstım.
"İdari kurallar mı?" dediğimde dişlerini gösterecek şekilde gülerken kafasını iki yana salladı.
"Öğrencilerin kendi koyduğu kurallar." dediğinde gözlerimi açtım. Öğrencilerin kendi koyduğu kurallar derken?
"Öncelikle sınıf ayrımı açısından sormam gerek, önemsediğimden değil ama bazıları çok ciddiye alıyor. Burslu musun?" dediğinde kafamı hayır anlamında salladım.
Sınava girebilmiş olsaydım bursu kaçırma imkanım yoktu ama babam ve annem ani bir taşınma kararı aldığı için sınavlara girememiştim o yüzden direkt olarak yazıldım.
"Bu senin açından iyi. Ben de değilim ama burslulara karşı bazen gerçekten fazla kaba olabiliyorlar." dediğinde sesli gülmekten kendimi alamamıştım. Irmak bana garip garip bakarken durumu açıkladım.
"Yani fazla komik değil mi? Bu okul fazla Amerikan filmi izliyor sanırım." dedim.
O da gülüp, "Keşke tek ayrım burslular ve burslu olmayanlar arasında olsa. Burslu olmayanların içinde de ayrı bir gruplaşma var. Komik gelebilir ama en zengin ve adı duyulmuş seçkin ailelerden gelen öğrencilerin olduğu grup kendine "Kraliyet Ailesi" diyor." dediğinde kahkaha atmıştım.
"Kraliyet Ailesi mi? Ciddi olamazsın." diyerek ellerimle kahkahamı bastırmaya çalıştım. Gerçekten fazla egoist bir isimdi. Kraliyet Ailesi'ni şimdi gerçekten merak etmeye başlamıştım.
"Senin grubunun adı ne?" diye alayla sorduğumda dudağını ısırıp hafifçe güldü. Bu grup işini komik bulmamı komik bulmuş gibiydi.
"Aslında durum biraz daha karışık. Kraliyet Ailesi'nden sonraki gruplar kendi içlerinde öğrencilerin ilgi alanlarına göre ayrılıyor. Sporcular grubu bile kendi içinde spor dallarına göre farklı gruplara ayrılır. Ben Sanat grubundanım. Ama tam olarak söylemek gerekirse Ressamlar grubundayım." dediğinde gülümsedim. Ressam bir arkadaş hiç de fena olmazdı. Hatta ilk arkadaşımın ressam olması güzel olurdu.
"Peki gruplar kendi arasında arkadaş olamaz mı?" dediğimde kıkırdadı.
"Tabiki olabilir ama grup içindekiler birbirinin kardeşi gibidir. Gruplar birer ailedir. Gruplararası fazla samimiyet olması hoş karşılanmaz. Bu yüzden okulda birbirinin yüzüne bakmayan iki kişi dışarıda kol kola gezebilir, buna alışmalısın." dedi.
Söylediklerini düşünürken merakına yenik düştüğünü anladığım yüz ifadesiyle dudağını dişliyordu.
"Her sene yeni gelenleri Kraliyet Ailesi gruplara dağıtır. Gruptan birini çıkarma veya ekleme yetkisi sadece onlara özeldir. Sence sen hangi gruptasın?" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. Olanlara gülerken bunu hiç düşünmemiştim. Aslında bakarsan maddi durumumuz gayet iyiydi ama bu Kraliyet Ailesi üyelerinin maddi durumuna göre değişirdi. Belki de onlara göre düşüktü. Kraliyet Ailesi'ne alınma düşüncesini zihnimden attım. Boşa umutlanmak istemiyordum. Aslında bana uygun grup bulabileceklerinden bile emin değildim. Çünkü hiçbir yeteneğim yoktu. Belki de beni Hiçbir İşe Yaramayanlar Grubu'na almalılar. Tabi öyle bir grup varsa..
Irmak bana heyecanla bakarken,
"Bilmem ki." dedim.
"Kraliyet Ailesi?" diye sorduğunda.
"Sanmıyorum." diyerek yüzümü buruşturdum. Alınma şansım vardı ama sonra alınamazsam diye kendimi buna kaptırmak istemiyorum. Hem sadece saçma bir grup. Alınsam da alınmasam da ben yine aynı asosyal Öykü'yüm.
Servisten indiğimizde derin bir nefes aldım.
İşte başlıyoruz..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Teen FictionYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...