♔ Bölüm 1 ♔

1.7K 78 21
                                    

(Multimedia : Öykü Özden)

(Playlist : Jason Mraz & Colbie Caillat - Lucky)

Daha önce de özel okullarda okumuştum ama bu kadar büyük ve ihtişamlı bir okul ilk kez görüyordum. Neden en üstteki gruba Kraliyet Ailesi denildiğini şimdi anlamıştım.

Okula bakmayı bırakıp önüme döndüm ve yürümeye başladım. Herkes okulun içine yönelmişti. Çoğunluk nereye gidiyorsa ben de oraya gittim çünkü Irmak'ı çoktan kaybetmiştim. En sonunda büyük bir konferans salonuna gelince rahatladım. En azından okulda kaybolmamıştım.

Konferans salonuna herkesin kendi arasında fısıldayarak konuşması sonucu ortaya çıkan bir uğultu hakimdi. Genç sayılabilecek yaşta olan takım elbiseli bir adamın mikrofona vurmasıyla herkes sustu.

"Merhaba Köksal Koleji öğrencileri. Ben Edebiyat öğretmeniniz Ufuk Tunç. Yeni öğretim yılında hepinize başarılar dilerim. Okulumuz müdürü Vural Köksal'ı konuşma yapması için sizlerle baş başa bırakıyorum." dedikten sonra sahneden indi.

Sahneden inen edebiyat öğretmeninden sonra gelen okul müdürümüz hiç de hayal ettiğim bir müdür tipinde değildi.

Öncelikle kel ve şişman olmadığını belirtmek isterim. Oldukça fit, uzun boylu ve yapılı bir vücuda sahipti. Takım elbiseyle bile oldukça iyi duruyordu. Fazla yaşlı da sayılmazdı ki bu beklediğim müdür tipine hiçbir şekilde uymuyordu. Öğretmen gibi görünüyordu. Hayır daha çok nadir bulunan taş bir öğretmen gibi duruyordu. Mesela Ezra..

"Merhaba arkadaşlar." diye gülümseyerek söze başladı. "Bildiğiniz üzere yeni bir öğretim yılına girmiş bulunuyoruz. Sizden beklenenlerin farkına varabilecek kadar olgun öğrenciler olduğunuza şüphem yok. Sizleri fazla sıkmak da istemiyorum. Kısacası sizden beklenen başarı için gerekeni yapmanızı istiyorum ve sizlerden oldukça eminim. Sınıflarınıza gidip yeni öğrencilerimizle tanışabilirsiniz. Ayrıca okulumuza yeni gelen 9. sınıf öğrencilemize de hoşgeldin demeyi unutmayın. Hepinize başarılar diliyorum." diyerek konuşmasını başladığı gibi gülümseyerek bitirdi. Hızlı ama anlaşılır bir dille konuşup, konuşmasını çabuk bitiren sevgili müdürümüz beni şaşırtmaya devam ediyordu. Sahneden indiğinde öğrenciler ve öğretmenlerle şakalaştığını fark ettiğimde ağzım açık kaldı. Bu kadar samimi bir müdürü daha önce görmemiştim.

Konferans salonundan çıktığımda Irmak'ı gördüm ve koşarak ona yetişmeye çalışıyordum ki aniden biriyle çarpıştık ve elimdeki kitaplarla birlikte cep telefonum da parçalara ayrıldı.

"Biraz dikkatli olsana!" diye bağıran sesle kafamı yukarı kaldırdım. Tişörtünün üstünde kocaman bir kahve lekesi oluşan çocuk sinirle bana bakıyordu. Telefonumun parçalarını avuçlayıp çantama attıktan sonra çocuğun suratına baktım sonra da tişörtünün üstündeki lekeye..

"Özür dilerim." kısık çıkan sesime karşı alayla gülümsemeye başladı.

"Özür dilemek üstümdeki lekeyi geçirmez. Temizle." dediğinde kaşlarımı kaldırarak ayağa kalktım.

"Sen kim olduğunu sanıyorsun?" diye diklendiğimde gülümsemesi yüzüne yayıldı.

"Görkem. Görkem Köksal. Okul müdürünün oğluyum." derken baş parmağını alt dudağında gezdirdi.

"Bu yine de tişörtünü temizlemem için bir bahane değil." dedikten sonra yerden kitaplarımı alıp yürümeye başladım. O sırada kolumu tuttu.

"Peki ya sen kim olduğunu sanıyorsun? Kraliyet Ailesi'nden birine karşı gelmenin cezalarından haberin var mı?" dediğinde bu sefer ben gülümsedim. Demek Kraliyet Ailesi'ndendi.

Kraliyet AilesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin