(Multimedia : Deniz Korkmaz)
(Playlist : Wye Oak - Civilian)
Gerizekalı, düşüncesiz, bencil, egoist, öküz, megoloman, odun, züppe, koca kafalı, salak, şımarık piç.
Beni tüm okulun önünde öptü!
Hem de ikinci kez!
Çantam omzumda yürürken nereye gittiğimi bilmiyordum. Öylesine sinirlenmiştim ki..
Bunu yapmamasını söylemiştim. Kraliçe falan olmak istemediğimi de söylemiştim ama hiçbir zaman beni dinlememişti ki zaten. Sadece kendini düşünüyordu. Kimse umrunda falan değildi. Varsa yoksa o!
Başıma bir sürü de dert açmıştı. Şu saçma olaylar ne zaman gerçekleşecekse taht sarsılmadan haklarımdan feragat ettiğimi söyleyecektim. Bu sırada şu sarışın kraliçenin tehditlerinin gerçek olup olmadığını da öğrenecektim.
Umarım kuru tehditlerdir. Umarım.
Derin bir nefes alıp yürümeye devam ettim. Okulun çıkışına ulaştığımda kolumu biri tuttu.
"Beni rahat bırak seni iğrenç, şımarık düşüncesiz piç." diyerek kolumu ondan kurtardım.
Görkem'i her düşündüğümde kelime hazinem küfürler ve kötü sözlerle doluyordu. Onlardan en güzellerini seçip ona iletmekten kaçınmıyordum.
"Tamam sakin ol, ben bir şey yapmadım."
Kolumu tutan kişiye baktığımda Ufuk olduğunu gördüm.
"Üzgünüm, ben seni Görkem sandım."
Gülümseyerek bana baktığında okulun çıkış kapısında dikildiğimizi fark ettim.
"İstersen bir yerlere oturup konuşabiliriz." dediğinde kafamı salladım. Konuşmak iyi gelebilirdi.
Biraz yürüdükten sonra yakınlarda bir kafeye oturduk. Kafenin içine girdiğimde beni sarmalayan kahve kokusu yaşadığım bütün stresi unutmamı sağlamıştı. Ayrıca çok rahatlatıcı bir ortamı vardı. Duvarların kenarlarındaki küçük lambaların ışığı masalara vuruyordu. Renkli ışıklar ortama neşe katarken aynı zamanda fazla da aydınlatmıyordu. Loş diyebileceğim bir yerdi. Diğer masalarda oturanların yüzlerini zar zor ayırt edebiliyordum.
Garson gelip siparişlerimizi aldığında Ufuk ellerini masada birleştirdi.
"Anladığım kadarıyla Görkem'den hoşlanmıyorsun. Bu bir ilk!" diyerek gülümsedi. Yanağının hemen altındaki küçük gamze ortaya çıktığında ben de gülümsedim.
"Sanırım 'Senden nefret ediyorum.' kısmını duymuşsun." dedikten sonra masadaki diğer çocukların duyup duymadığını düşündüm. Duymamış olmalarını diledim. Onlara fazla güvenmiyordum ve bu olayların duyulması yeni bir dedikodu demekti. Dedikoduların beni yormaktan başka yaptığı bir şey yoktu.
"Evet, duydum. Kraliçe olmak zorunda kalacağını biliyorsun değil mi?" dediğinde oturduğum yerde sırtımı dikleştirdim.
"Haklarımdan feragat edeceğim."
Gözlerini büyüterek bana baktığında sipariş ettiğimiz kahveler gelmişti. Garson kız kahveleri masaya bıraktığında teşekkür ettim.
"Görkem'in böyle bir şeye izin vereceğini sanmıyorum."
"Evet bunu daha önce de duydum. Hem de Görkem'den. Ama umrumda değil. Ben istemezsem bana hiçbir şey yaptıramaz." dediğimde yine gülümsedi.
"Görkem'i henüz tanımıyorsun." dediğinde gözlerimi devirdim.
"Görkem'le sen yakın arkadaş mısınız?" diye sorduğumda ani konu değiştirmemle afalladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Novela JuvenilYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...