(Multimedia : Görkem Köksal)
(Playlist : Tom Odell - Sparrow)
Alkış ve ıslık seslerini duyduğumda birden Görkem'i ittim. Görkem şaşkın şaşkın bana bakarken ıslık ve alkışlar da kesildi ve alaylı bir tonda konuşmaya başladım.
"Kraliyet Öpücüğü mü? Bunu şimdi mi uydurdun? Bu.. Çok saçma." dediğimde bir iki kişi kahkaha attı.
Görkem sinirli bakışlarını onlara gönderdikten sonra bana tekrar baktı.
"Bu bir gelenek. Kral veya Kraliçe yeni gelen üyenin yeminini öpücükle mühürler." dediğinde göz devirdim.
"Neden benim fikrimi soran olmadı?" dediğimde Görkem masadan indi ve gitti ben de sandalyeden destek alarak indiğimde herkes şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Ne yani bir Kral da olsa herkesin içinde beni öpmesi hoş bir davranış değildi.
Irmak yanıma gelip beni ortamdan uzaklaştırdı.
"Görkem'i öpmek istemeyen ilk Kraliyet Ailesi üyesisin." diyerek kıkırdadığında koridorda sinirli sinirli ilerleyen Görkem'i gördüm. Irmak'a durumu açıklamak üzereyken durumu anladığını belirterek kafasını salladı. Hızlı adımlarla ilerlerken Görkem'e yetişemeyeceğimi anlayıp koşmaya başladım. Sonunda ona yetiştiğimde nefes nefese önünde durdum.
"Rahat bırak beni." diyerek beni itip yürümeye devam ettiğinde nefesim düzene girmişti. Hem suçlu hem güçlü.. Yine de kendimi açıklamak için peşinden gitmeye devam ettim. Bahçeye ulaştığımızda kimse yoktu. Omzundan tutup kendime çektiğimde,
"Ne var?" diye bağırdı.
"Neden bu kadar sinirlendiğini anlamıyorum." dedim.
Omuzlarımdan tutup gözlerini gözlerime sabitledi.
"Çünkü sen az önce beni bütün okulun önünde rezil ettin. Bir kralın itibarını sarstın. Şımarığın tekisin!"
"Kral mı? Gerçekten bir kral olmadığının farkındasın değil mi? Yani sen Kral Arthur falan değilsin. Sadece müdürün oğlu olduğun için Kral ünvanı aldın. Kendini bu kadar üstün görmesen?" dediğimde yüzündeki kaslar gerildi.
"Sen ne dedin?"
"Sağır mısın? Gerçek bir kral olmadığını söyledim çünkü birinin bunu sana söylemesine ihtiyacın var gibi duruyor." dediğimde omuzlarımı bırakıp gülmeye başladı.
"Her şeyin farkındayım. Ama sorun benim kendimi kral olarak görmemden kaynaklanmıyor. Bu okulun öğrencileri beni gerçek bir kral olarak görüyor. Sen de öyle görsen iyi edersin" dediğinde kahkaha atma sırası bendeydi.
"Görmezsem ne olur?" dediğimde burnu burnuma değecek şekilde bana yaklaştı.
"Sana her davranışının ödülü ya da cezası olduğunu söylemiştim. Bedelini ödersin." dediğinde dudakları yukarı kıvrıldı. Ortamın ısısının arttığını fark ettiğimde bir adım geriledim.
"Neden hep bunu yapıyorsun?" dediğinde gülüyordu.
"Ne yapıyorum?" dedim bilmezden gelerek.
"Neden benden uzaklaşıyorsun?" dediğinde bana yaklaşıp belimi kavradı. Dudaklarının kıpırtısını kulağımda hissederken,
"Yoksa sana bu kadar yakın olduğumda bana kapılacağından mı korkuyorsun?" dedi fısıltıyla. Bu ses tonu içimi gıdıklasa da ellerimi göğsüne koyup onu ittirdim.
"Okulda olduğumuzun farkında mısın?" dediğimde sırıtmaya devam etti.
"Evet, babamın okulundayız.. Ayrıca bu, okulda olmasaydık bana karşılık vereceğin anlamına mı geliyor?" dediğinde gülüşünü yüzüne yaydı
"Tabiki de hayır. Öyle bişey söylediğimi hatırlamıyorum. Sanırım ben gitsem iyi olur." dediğimde ondan uzaklaşmaya çalışırken kolumu tutup gitmemi engelledi. Bu hareketten nefret ediyorum.
"Borçların giderek artıyor, Öykü. Bir tişört, bir kahve ve bir öpücük borcun var." dediğinde gözlerimi pörtleterek ona baktım.
"Sana borcum olduğunu sanmıyorum." dedim çenemi tutarak. Eğer tutmasaydım "Öpücük mü?!" diye bağırmıştım bile.
"Hepsini tek tek ödettireceğim. Daha fazla borçlanmamaya çalışsan iyi edersin. Yoksa hepsinin altından kalkamayacaksın." dediğinde kolumu bıraktı. Sinirle ona bakarken ayaklarımı yere vurarak okulun içine girdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Teen FictionYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...