(Multimedia : Seren Saraçoğlu)
(Playlist : System Of A Down - Chop Suey)
Kapıda Görkem'i gördüğümde gülümsedim. Onu gördüğüm için ilk defa bu kadar seviniyordum. Çaresizliğin tüm bedenimi sardığı bir anda gelip beni bütün bu çaresizlikten kurtarması onu gözümde büyük bir yere çıkarmıştı. Deniz'in resmimi yapması karşılığında bana verdiği bir söz vardı. Beni Seren'den koruyabileceğini söylemişti. Bunun için bir hayal kırıklığı yaşarken saçmaladığımı fark ettim. Deniz okulda bile değildi. Beni bütün bunlardan nasıl koruyabilirdi ki?
Görkem yanıma gelmek yerine Seren'in yanına gitti. Seren'in benim üstümde uyguladığı saç çekme işlemini onun üstünde uyguladı. Ensesindeki saçları çekerek kafasını yukarı kaldırmasını sağlarken Seren'in yüzünde en ufak bir ifade yoktu. İfadesiz bakıyordu.
"Ona ne yaptın?" diye kükrediğinde ben bile korkmuştum. Seren soğuk bir kahkaha attığında ise kanım donmuştu. Sessizce olanları izlerken bacaklarımın titrediğini fark etmiştim. Durdurmaya çalışsam da fayda etmedi.
"Onun canını çok fena yaktım. Ama en kötüsü ne biliyor musun, Görkem. Ne yaparsam yapayım canının benimki kadar yanmasını sağlayamıyorum. Sanırım bu hasarı sadece sen bırakabiliyorsun. Onu sana bırakıp hayatını mahvetmeni izleyebilirim. Ki eninde sonunda ona da bunu yapacağını biliyorum. Ama istemiyorum. Seni öyle özledim ki bebeğim. Canımı ne kadar yakarsan yak senden vazgeçemiyorum. Seni hissetmeyeli o kadar zaman oldu ki.. Bana neden bir şans daha vermiyorsun?"
Sonlara doğru incelip çatlayan sesi Görkem'e karşı ne kadar aciz olduğunu gösteriyordu. Görkem'den saçlarını kurtarıp yüzünü ona döndü. Görkem'in yüz hatlarını göremezken Seren'in bakışlarındaki tehlikeyi, arzuyu görmek zor değildi. Bu kız beni gerçekten korkutuyordu.
"Anılarımızı hatırlamıyor musun yoksa? Bütün o geçirdiğimiz güzel saatleri?" dediğinde Görkem güldü.
"Tek yaptığın kendini kandırmak, Seren. Aç gözlerini! Seninle geçirdiğimiz saatlerin çoğu yatakta geçti. Neden bunu kabullenemiyorsun? Seninle anımız falan yok!"
Seren nefretle Görkem'e bakıp dişlerinin arasından tısladı.
"Seni iyi bilirim, Görkem. Yerdeki zavallıyı becerip bir kenara attığında, döneceğin yer yine benim yanım olacak. Sen benden asla vazgeçemezsin!" dedikten sonra kısa bir süre gözlerini iğrenerek üstümde dolaştırdıktan sonra topuklularını yere sertçe vurarak uzaklaştı.
Görkem yanıma geldiğinde bacaklarıma baktı. Hala deli gibi titriyorlardı. Onları kollarımın arasına alıp durdurmaya çalıştığımda midemdeki acı kendini gösterdi ve kabaca inledim.
"İyi misin? Sana ne yaptı?" dediğinde yüzümü buruşturdum.
"Karnım.." diyerek ovaladığımda Görkem iyice yaklaşıp tişörtümün eteklerini yukarı kaldırdı. Ona ne yaptığını sormak gibi aptalca bir şey yapmak yerine açıkta kalan karnıma baktım.
Gözlerimi büyüterek morarmış olan karnıma baktığımda istemsizce gözlerim doldu. Berbat görünüyordu. Daha önce böyle bir morluk görmemiştim. Sadece iki darbe yemiştim. Kabul ediyorum ki ikisi de çok güçlü darbelerdi. Ama iki sert darbenin derimi nasıl bu hale getirdiğini anlayamıyordum. Karnım boks yapmak için kum torbası niyetine kullanılmış gibiydi.
"Seni fena hırpalamış. Yürüyebilir misin, bacakların titriyor." dediğinde Görkem'den destek alarak doğruldum. Karnım deli gibi ağrırken ayaklarımı yere bastığımda titremekten uyuşan bacaklarım yüzünden sendeledim. Görkem beni tuttuğunda tekrar ayaklarımı yere bastım ve zor da olsa yürümeye başladım. Kendimi çok aciz hissediyordum. Henüz tanımadığım bir kız beni tehdit ettiğinde onu bu kadar hafife almam aptalcaydı. En azından bunu Görkem'e söylemeliydim. Ama ben gidip ilk hafta okula gelmeme prensibi olan tanımadığım bir çocuğa söylemiştim. Yine çok zekisin, Öykü!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Teen FictionYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...