(Multimedia : Görkem Köksal)
(Playlist : Splitter - I Don't Rate Your Man)
Özür diledi. Görkem Köksal benden özür diledi.
Olacak iş değil.
Mesajı 12 kere daha okudum. Cevap yazıp yazmamayı düşündüm. Birinin şaka yapmış olma ihtimalini de düşündüm. Nefes alıp vererek kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.
Bu mesaj söylediklerinden dolayı pişman olduğu anlamına mı geliyordu? Kendine gelmiş, söylediklerini hatırlayıp pişman mı olmuştu yoksa hala sarhoştu da benimle dalga mı geçiyordu.
Saate baktım. 12'yi geçiyordu. Banyoya gidip yüzümü yıkadım. Stresten terlemiştim. Arayarak sarhoş olup olmadığını anlayabilirdim ama bu saate kadar ayılmış olması gerekirdi zaten.
Ben yanlarındayken neden dayak yediği hakkında da konuşmamışlardı. Üstelik dayak yemekle kalmayıp bir de içmişti.
Sabaha kadar arayıp aramamak arasında kaldım. Daha sonra saatin geç olduğunu fark edip aramamayı tercih ettim. Biraz daha bugün olanlara ve yarın olacaklara kafa yorduktan sonra kendimi uykunun huzurlu kollarına bıraktım.
Sabah, telefonumun zili çalarken annemin ve babamın evde olmadıklarını hatırladım. Babamın toplantısı vardı. Annem de bir vakıfla ilgili yardım projelerine kendini vermişti. Bu aralar ikisi de benimle ilgilenemeyecek kadar yoğundu.
Dün giydiğim kıyafetlere kıyasla daha çok 'ben' gibi giyindikten sonra aşağı indim. Salondaki aynada kendimi görünce siyah pantolon ve delikli beyaz bir tişörtün gayet iyi olduğuna kendimi ikna ettikten sonra annemin dün akşamki ısrarlarına rağmen kahvaltı etmeden dışarı çıktım. Annem hazırlamadığı sürece kahvaltı etmek tam bir işkenceydi.
Servise binip Irmak'ı bekledim. Ona anlatmam gereken çok şey vardı.
Irmak servise bindiğinde ben daha ağzımı açamadan konuşmaya başladı.
"Öykü! Dün gece beni Görkem aradı. Senin telefonunu istedi. Saat de baya geçti. Aradı mı? Ne konuştunuz? Çabuk anlat." dediğinde nefesimi dışarı vererek anlatmaya başladım. Irmak beni dikkatle dinlerken anlatmayı bitirdiğimde şaşkınlıkla bana baktı.
"Görkem senden özür mü diledi?"
Şaşkınlıktan açılan ağzını eliyle kapattı.
"Daha önce hiç böyle bir olaya şahitlik etmemiştim." diyerek şaşkınlığını dile getirirken ben de merak ettiğim soruları sordum.
"Irmak.. Görkem daha önce hiç okula dayak yemiş şekilde geldi mi? Yani bilirsin işte yüzü morarmış şekilde falan?"
Irmak gözlerini devirdi.
"Evet. Neden bilmiyorum ama sürekli birileriyle kavga ediyor. Babasından da iyi azar işitiyor."
"Babası sert biri mi?" diye merakla sordum. Çok modern ve anlayışlı birine benziyordu oysa ki.
"Sürekli sinirli gezen biri değil ama öfkelendiğinde tam öfkelenen biri." dediğinde gözlerimi büyüttüm. Belki de dün babasından azar işitmişti. Sonra kendine kızıp yaptıklarından pişman olmuştu ve bana mesaj atmıştı.
Yine düşüncelerimin arasında kaybolduğumda servisten indim. Aklıma takılan bir şey vardı. Irmak da resim yapmasına rağmen Deniz hakkında hiçbir şey söylememişti. Görkem'le de tanıştığına göre Deniz'le tanışmıyor olması çok garip olurdu. Bunu daha sonra soracaklarım listesine ekleyerek yürümeye başladım. Görkem'i görünce hızlı adımlarla ona yetiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kraliyet Ailesi
Teen FictionYeni okulundaki tuhaf sistemle kendini taht kavgalarının arasında bulan Öykü'nün başı bir de onunla hiç alakası olmayan bir aile meselesiyle belaya girmiştir. Tüm bu problemlerden kurtulmaya çalışırken bir yandan da kendiyle olan savaşında galip olm...