Tehlikeyi Arzulamak

5.7K 363 51
                                    


                "Selin!"

Sesi duyduğumda olduğum yerde çakılı kaldım. Bu, çok net tanıdığım bir sesti. Beni yerime çakıyordu. Bu Emre'nin sesiydi. Ali'ye uzun süre gözlerimi ona çevirip bakamıyordum. Ama kulakların bir şeyi duyması için bir yöne dönük olmasına gerek yoktu. Onunla ilgili fazlasını öğrenebilmek için bir kulağım hep onları dinliyordu ve artık seslerini nerede duysam tanır olmuştum. Ve şimdi o ses bana sesleniyordu. O yöne arkam dönüktü. Bilmiyordum, dönsem ne göreceğimi. Belki diğerleri de yanındaydı Emre'nin. Belki değildi. Bu anı, birkaç fazla ihtimali aklımdan çok defa geçirmiştim.

Bir sürü senaryom vardı kafamda. Birçoğu, hatta hepsi kalp kırıklığıyla biten... Düşünmediğim zaman ne kadar güvende kalabilirdim? İçimde beni koşarak kaçmaya iten bir güç vardı. Ali'ye uzak kalmak bir nebze kolaydı, ancak ona yaklaştığımda, onun tüm ilişkilerine tanık olmak zorunda kaldığımda bununla ne kadar yaşayabilirdim bilmiyordum.

"Selin."

Ses artık yakınımdaydı. Kaçabileceğim bir yer yoktu. Aynı okulun içinde ondan, onlardan ve yaşanacaklardan kaçamayacağımı hissettim birkaç saniye içinde. Ne olacaksa olacaktı. Vitesi boşa alıp yokuş aşağı salmıştım bir kere. Şimdi geri dönemezdim. Gülümseyen bir ifadeyle arkamı dönüp bana bakan Emre'ye çevirdim gözlerimi. Tanrı'ya şükür ki yalnızdı.

"Duymadın mı?"

"Seslenir seslenmez döndüm ya."

Emre gülümseyerek başını salladı. Anlaşılan benim onu ilk seslenişinde duymadığıma ikna olmuştu.

"Nasıl gidiyor?" diye sordu benimle ayaküstü konuşmak yerine benim gittiğim yöne yürümeye başlarken.

"İyi. Senin hayatın nasıl?"

"Fena değil. Listenden aldığım şarkıların bazılarını indirdim. Bizimkilere de dinlettim bazılarını. Seni merak ediyorlar, aslında." Deyiverdi bir anda.

Ne? Benden mi bahsetmişlerdi. Gürültücüler, benden mi bahsetmişlerdi. Emre onlara benden bahsetmişti ve onlar da beni merak etmişti. Peki ya Ali? Ali bu işin neresindeydi? Merak etmiş miydi? Beni tanımış mıydı? O kız olduğumu biliyor muydu? Hiç konuşmadığın birinin seni tanıdığına kendini nasıl ikna edebilirdin ki? Ben ediyordum ama. Bir şekilde, gözlerimiz buluştuğunda beni tanıdığını görebiliyordum onun gözlerinde. Ama aramızdaki tek iletişim gözlerimizin anlık buluşmalarıydı. Bunca zaman daha fazlasını hiç yaşamamıştık. Konuşmamış, yan yana yürümemiş, tanışmamıştık.

Daha fazlasını düşünemiyordum. Ben her anımda onu düşünüyordum belki. Ancak asla sesli söylememiştim. Dudaklarımın arasından ismi hiç ona hitaben çıkmamıştı. Nasıl olurdu? Bu düşünceler beni boğarcasına heyecanlandırıyordular. Sanki bunları düşündüğümde nefes alamıyordum. Düşünceleri kafamdan atmak için başımı iki yana sallayarak gülümseyerek Emre'ye döndüm.

"Merak edilecek ne var ki? Sadece birkaç şarkı."

"Bunu onlara sormalısın aslında." Dedi bana gürültücüler adını taktığım grubun oturduğu masayı göstererek. Onun oturduğu masayı göstererek. Ardından beni kolumdan çekerek, bana gelmek isteyip istemediğimi bile sormadan. Onunla o masaya sürüklendiğimde kime bakmam, ne yapmam gerektiğini bile düşünemeden gözlerim Ali'yi bulmuştu. İstemsizce gözlerine bakarken beni gördü ve gözlerini bana çevirdi. Yüzünde şaşkın ve gizli, derin bir endişe ifadesi vardı. O kadar gizliydi ki kimsenin fark etmediğine emindi. Ama onu birinin bu kadar, benim kadar tanıdığını tahmin edebileceğini de sanmıyordum.

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin