Karmaşayı Kaybetmek

4.6K 312 45
                                    


Öylece oturmuş, gözlerimi boşluğa dikmiştim. Çevremde neşe dolu bir muhabbetin döndüğünün farkındaydım ama varlığımın hiçbir parçasında gülümsemek için heves yoktu. O geceden sonra bir hafta kadar zaman geçmişti. Ve Ali artık bana tamamen sırtını dönmüştü. Sıradan konuşmalarımız, selamlaşmalarımız bile kalmamıştı. Grup içinde sorduğum sorulara cevap vermiyor, verdiğim cevapları görmezden geliyordu. Yakın bir iletişimden değil, bütün iletişimlerden kaçınıyordu sahip olabileceğimiz.

Artık bize dair olabilecek hiçbir şey kalmamış gibi geliyordu. Üzerine gitmenin âlemi yoktu. Konuşmak için onu yakalamama bile fırsat vermiyordu. Asla vermeyecekti. Benden ya da bizim aramızdaki iletişimden, tam olarak anlayamadığım bir şeyden belki de, öyle korkuyordu ki kendisine bir nefret kalkanı örmek zorunda kalmıştı. Ve şimdi benden nefret ediyordu, ya da kendisini nefret etmek zorunda hissediyordu.

Ona karşı zayıftım. O geceden sonra kendimi çok kötü hissetmiştim. Tek isteğim ona yakın olabilmekti. Bizi berbat etmeden bunu sağlamanın yollarını deniyordum. Ama buna izin vermemişti ve artık asla bunu yapacakmış gibi görünmüyordu. Bu durumda da, burada olmak istemiyordum. Gürültücülerden biri olmak istemiyordum. Onların gamsız neşelerini paylaşamıyordum.

"Parti yapalım diyorum ben. Uzun zamandır parti vermedik. Okul parti görsün." Dedi Tuğçe gülümserken kendinden emin bir şekilde sandalyesine yaslanarak. "Ev partisi olabilir. Belki bizim evi ya da yazlığı ayarlayabilirim. Belki de Ali babasının otellerinden birini ayarlar. Organizatör benim. Aklımda birkaç güzel plan var."

"Şahane." Dedi Nazlı hemen moda girerek. "Hemen hafta sonu yapalım. Yetiştirebilirsin, değil mi? Cumartesi gecesine."

"Her türlü." Dedi Tuğçe Nazlı'ya göz kırparak. "Davetli listelerinizi kalabalık tutun çünkü kalabalık olsun istiyorum."

Nazlı keyifle kıkırdarken yüzümü buruşturdum. Hayır, bu şeye katılmak ve bütün gece o gürültünün içinde uyum sağlamaya çalışmak istemiyordum. Artık bu grubun içinden yavaş yavaş çekilme vaktim gelmişti. Gürültücülerin bir parçası olmak gittikçe daha çok canımı yakacaktı. Ali'ye ulaşmak için her yolu denemiştim ama artık olmuyordu. Onu rahat bırakmak da işe yaramıyordu, ne kadar canımı yakarsa yaksın peşinden koşmak da işe yaramıyordu. En iyisi, yavaş yavaş çekilip gitmekti. Artık beni burada, bu grupta tutun bir sebep yoktu.

"Ben gelemem." Deyiverdim birden gruptaki herkesin dikkatini tek tek üzerime çekerek.

"Neden?" deyiverdi Emre.

"Aile yemeği var cumartesi günü. Ona katılmam gerek. Annem bu tarz şeylere çok önem verir." Dedim. Aslında, annem aile yemeğine katılmamamı çok takmazdı. Yani böyle bir sebepten ekmeme kızmazdı en azından. Zaten sürekli aile yemeği gecelerimiz oluyordu ve artık o masada oturuyor olmam onları rahatsız etmeye başlamıştı. Selin'in gelişemeyen sosyal hayatı olduğunu düşünüyorlardı. İnsanlar hala yeterince olgunlaşamamışlardı ve onların kırıcılıklarını görmezden gelemiyordum. Ailemle bunu tartışmayıp, arkadaşlarımın da bir şeyler yapmadığını söylüyordum. Şimdi de söyleyebilir, yavaş yavaş bu ortamdan uzaklaşabilirdim.

"Ben konuşurum Güneş Teyze'yle." Dedi bunu basit ve üstesinden gelinebilecek olarak gördüğünü gösterirken. Konuşur ve hallederdi. Ben de o gece onlara katılabilirdim. Bu da benim için yaptığı iyi bir şey olurdu. Ama aslında, öyle değildi.

"Yok. Ayıp olur şimdi. Orada olayım ben." Dedim tok bir sesle. Ne Tuğçe, ne Melisa, ne de Nazlı bu konuda yorum yapmıyorlardı. Aile ilişkimi anlayamıyor ve verecekleri tavsiyelerin işe yarayacağını düşünmüyorlardı. Hayatlarında aileleri neredeyse yoktu. Öyle ki onlarla aralarında çatışma bile yoktu, oluşmuyordu. Onlara büsbütün uzaklardı ve aile yemeği meselesine kesinlikle gitmezsen ne olacak tarzı bir yorum getiremiyor ya da getirmiyorlardı.

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin