Yarın Ölecekmiş Gibi

910 77 24
                                    

Merhaba... Yorumlarınızı beklediğimi tekrar ve ısrarla söyleyeceğim ama beni onlar motive ediyor. Ne kadar uzun, çok ve güzel yorum gelirse bölümlerin sıklığı kadar kalitesinin de artacağını düşünüyorum. Lütfen beni yorumsuz bırakmayın. Çok teşekkürler....


Ali'nin ve tüm gürültücülerin bir arada oturduğu masayı gördüğümde uzaktan derin bir iç çektim. İşte orada duruyorlardı. Tüm gürültücüler. Olanlar sadece beni etkilememişti, belliydi. Ali gitmeden önce kötü şeyler olmuştu, söylenmişti, yaşanmıştı. Emre ve Ali'nin arası hiç iyi değildi mesela, Nazlı Ali'ye bir şekilde savaş açmıştı, Savaş da onların yanındaydı ve Tuğçe de korktuğundan onların yanında görünüyordu. Yani, Melisa dışında herkes Ali'ye ve yaptığı şeye bir şekilde güçlü bir tepki göstermiş, karşı koymuş ve onu gruptan dışarıya itelemişti.

Ancak şimdi görüyordum ki, onlar hakkında en ufacık şüphe duymadığım gürültücülerdi. Onlar kötü şeyler yapar, söyler ve olurlardı. Ancak iş kopup gitmeye gelince, karşılarına başka düşman gelince onlar bir bütündü. Ve şimdi, Emre'sinden Nazlı'sına, Savaş'ından Tuğçe'sine herkes Ali'ye güler gözlerle bakıyor, onunla şakalaşıyor ve ara ara onun gerçekten orada olduğunu hissetmek için onu destekliyormuş ve yanındayım diyormuş gibi görünen el hareketleriyle varlığını kontrol edip içlerini rahatlatıyorlardı. Sürekli birileri Ali'nin koluna, bacağına, omzuna dokunuyordu. Hepsi çok korkmuştu.

Yanlarına gitmeli miydim, gitmemeli miydim bilmiyordum. Kafam çok karışıktı. Birkaç gece önce olanlar, söyleneneler...

Ayaklarım ve ruhum beni geriye doğru çekerken mantığım ertelemenin yok etmeye yetmeyeceğini haykırıyordu. İstediğim kadar onları görmezden gelebilirdim. Ama bir şeyleri nasıl yansıtmalıydım, nasıl yapmalıydım aklımda en ufacık bir fikir yoktu. Hani gürültücülere ilk yaklaşmaya başladığımda hissettiğim şey var ya, aynı onu hissediyordum şimdi. Ateşe yürüyormuş gibi.

Tam geri dönüp gideceğim zaman Melisa'nın gözleri beni yakaladı. Yutkundum. Melisa'nın yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. Gitmeme izin vermeyi bırak, niyetimin bu olduğunu bile anlamadı Melisa. Onun yerine kalkıp koşarak yanıma geldi.

"Selin!"

Garip bir sevinçle boynuma sarıldı ardından. İnanılmaz keyfi yerindeydi. O gece, Ali'ye ulaşamadığı zamanda benim telefonumdan konuşmuştu sonuçta Ali'yle. Yani, yanımda olduğunu biliyordu. Acaba sonrasını ne kadar biliyor diye düşünmeden edemedim. Ali ne kadarını söylemişti acaba. Ali hiçbir şey söylemediyse bu görüntüsü normaldi tabi. Ve Ali muhtemelen bir şey söylememişti.

Kollarını boynumdan çektikten sonra elimden tutarak beni masaya kadar götürdü ve ısrarla Ali'nin yanına sıkıştırmaya çalıştı. Ben de sonunda bu ortama kayıtsız kalamayarak herkese gülümsedikten sonra Ali'ye kısa bir süre bakıp "Selam." Dedim.

"Selam." Diye karşılık verdi Ali de. Ancak o da bana uzun süre bakmıyordu. Ellerim titriyordu.

Melisa, yerine kurulduktan sonra gülümsemekten her yanı kasılmış yüzünü bize doğru çevirip sevinçten yuvalarından fırlayacak gözlerini her birimizde tek tek gezdirdi. Öyle sevgi dolu ve mutlu bakıyordu ki neredeyse kalkıp hepimizi tek tek öpecek ve sonra 3-4 tur dönecek gibi görünüyordu.

"Neyin var kızım senin ya?" diye sordu Emre sonunda. Hepimizin içindeki merakı içinde tutamayan ilk insan garip ki Emre olmuştu. Melisa'nınsa gözleri saniye sekmeden bize döndü.

"Öğrenmek istediğim şeylerim var."

Derin bir nefes aldım. Evet, bu her şeyi ispatlıyordu işte. Ali Melisa'yla asla konuşmamıştı ve şimdi bunu bir topluluk içinde yapmak zorunda kalacaktık. Bu güzel bir şey değildi. Ama sonunda bunların söylenmesi gerekiyordu. Kısa bir an Ali'ye baktım. Onun da benle buluşan gözleri saniyelik bir kırpmayla onayladı beni.

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin