Ondan Önce Ölmek

3.2K 249 22
                                    

                "U... Başım."

Başımda korkunç bir ağrıyla gözlerimi açmaya çalıştım. Bir anda üzerime yığılan ışık huzmesi gözlerimin alışık olduğu karanlıktan sonra zorluyordu. Neredeydim ben? Odama benzemiyordu.

"Günaydın."

Ali'nin sesinin pürüzsüz tonunu duyduğumda yanan gözlerimi kocaman açtım bir an için ve başımı sesin geldiği yöne çevirdim. Halüsinasyon değilse, yani gözlerim ve kulaklarım beni aynı anda yanıltmıyorsa karşımdaki cidden Ali'ydi.

"Saat bire geliyor. Kimsenin daha fazla bekleyecek vakti yok." Dedi beni bir defa daha şaşırtarak. Kafamda öyle çok soru vardı ki?

"Neredeyim ben? Annemin haberi var mı? Buraya nasıl geldim ben ya?" dedim yorganı üzerimde tutmaya çalışarak. Neyse ki filmlerdeki gibi beyaz bir gömlekle uyanmamıştım. Zaten beynimde bir yerden sonrası yoktu ve abuk sabuk bir şey yapmış olmak istemezdim. O kadar kaçırdım mı ayarı sahi?

"Sakin ol." Dedi Ali. "Annenin haberi var. Melisa'ya arattım dün gece. Onlarda kalacağını söyledi. Babamın yazlık evindeyiz şuanda. Hep beraber buraya geldik."

"Dur!" dedim tek elimi ona doğru kaldırıp ötekiyle de yüzümü kapatırken. "Yavaş yavaş anlat. Takip edemiyorum şuan."

Ellerimi yüzüme doğru sallayarak yüzüme çarpan serin havayla ayılmaya çalıştım ama hiçbir şey işe yaramıyordu. Tek istediğim kafamı yastığın üstüne, hatta altına koyup uyumaktı. Sonsuz bir uyku. Hesap vermek yok, yargılanmak yok, acı çekmek yok, aşk yok, kıskançlık yok, özlem yok. Oh, rahat!

Kıkırdadı Ali zorlukla açık tuttuğum gözlerimi devirmeme neden olurken. "Ne var?" dedim. "Çok mu komik?"

"E, yani." Dedi gülümseyerek suratıma bakmaya devam ederken.

Ellerimi çok fazla ses çıkarmamaya çalışarak birbirine vurarak alkışladım Ali'yi. Ama ses konusunda çok temkinliydim. Bu onu tekrar güldürdü.

"Ya gülüyorsun anlıyorum da, bu gülmelerin üzerine az sonraki azarlamaların pek bir işe yaramaz haberin olsun." Dedim önceki geceyi düşünürken. En son hatırladığım sahnede Emre'yi görüşümdü. Sonrası kapkaranlık. Ve sırf bu ana kadarki kısmı düşünürsek, sağlam azar yiyecektim. Sonrası... Sonrası meçhul.

"Azar falan yok." Dedi Ali beni şaşırtarak.

"Nasıl?" dedim yüzümü buruşturarak. Beynimdeki zonklama beklenen dışında bir cevap gelince artıyordu.

"O kadar gece oturduk konuştuk, birbirimizi anladığımızı söyledik ve sen şimdi seni azarlayacağımı mı düşünüyorsun?" dedi gülümserken. Ardından üzerinde olduğum yatağa oturdu, yanıma. Gerilmeden edemedim.

"Selin..." dedi ve biraz kıvrandığını güç de olsa fark ettim. "Bunu nasıl söylemeli ya da nasıl yapmalıyım bilmiyorum aslında." Dedi ve derin bir nefes aldı. Birkaç saniye durdu ve ardından tekrar konuşmaya başladı.

"Biliyorum. Her zaman sana bunu göstermedim. Ama seni anlıyordum. Dün gece Didem'in yanındayken yanıma geldiğinde sana Didem'e öyle davrandığın için kızmadım. Çünkü neden yaptığını biliyordum. Benim için yapıyordun. Bir sorun olduğunu hep görüyorsun, bir şeye takılıp hata yaptığımı fark ediyorsun ve beni kurtarmak için orada oluyorsun. Beni kendimden kurtarmak için. Ben de dün gece aynı şeyi yapmaya çalıştım. Seni, kendinden kurtarmaya çalıştım."

Başımı ağrısa da iki yana sallamadan edemedim. "Yapmadın. Didem'in yanında kaldın."

"Didem'in yanında falan kalmadım." Dedi başını iki yana sallayarak. "Hata yapıyordum ve sen bana bunu gösterdin. Ama benim sana göstermeme izin vermedin. Kendine zarar veriyordun. Ben de gidip Tuğçe'yi buldum ve seni Güray'ın yanından almasını sağladım."

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin