Ne Dilediğine Dikkat Et

1.2K 97 21
                                    


                Ali öylece durmuş gözlerinin önünde, gözyaşlarında eriyen manzarayı seyrediyordu. Bu şehir her zaman ışıltılıydı. Ama her zaman Ali'nin içine biraz karanlık, biraz korku salardı. İlk defa karanlık ve korku o kadar büyüktü ki, Ali şehrin ışıklarını bile görmekte zorlanıyordu. Hayatında ilk defa bir amaç edindiğini düşünmüştü oysa Ali. İlk defa, gerçek bir amacı olmuştu. Bir sonuç, bir mükâfat... Savaşmak uğruna değecek bir şey.

Şimdiyse hava kararırken, yanında ona arkadaşlık edercesine oturmuş bir valizden başkası yoktu. Çünkü artık gidişinden başka bir sonucu yoktu. Tek bir şeyden emindi. Gidecekti. Öyle ya da böyle, Selin bile hayallerine, aklına giremiyordu artık. Kız öyle sert bir dille reddetmişti onu hem de. Öyle sert bir şekilde...

...

2 gün önce

Ali derin bir nefes alarak elindeki kadehi kafasına dikti. Artık bu duruma tahammül edemiyordu.

İstanbul'a geldiğinden beri tek bir amacı vardı. Tek bir tane. Selin'in onu affetmesi, her şeyin düzelmesi. Ve olması gerektiği gibi olması. Ancak asla bir aşama kaydedemiyordu ne Ali, ne de Selin'le olan ilişkisi.

Selin, eski Ali'yi andırıyordu. Katı, gürültücü, duygusuz, zalim... Ancak eski Ali'nin eski Selin'in canını yaktığından çok daha fazla canını yakıyordu yeni Selin, yeni Ali'nin. Çünkü eski Ali'nin Selin'in canını yakması için sebebi yoktu. Korkusu yoktu. Daha önce canını yakmamıştı Selin eski Ali'nin, kanıtı yoktu. Ona rağmen sırf hayata dair, kızdan kaynaklanmayan korkuları var diye Ali, Selin'i uzaklaştırmak, pes ettirmek ve vazgeçirmek için kızı kalbine kadar kanatmıştı. Sebepsiz.

İşte bu noktada anlaşılıyordu Ali'nin nasıl canının yandığı şimdi. Çünkü eski Ali'nin aksine, yeni Selin'in Ali'ye güvenmemek için, onu püskürtmek için, ondan kurtulmak için sebepleri vardı. Ancak Ali biliyordu. Pes edemezdi. Gidemezdi. Eğer giderse, Selin hep böyle kalacaktı. Onu bu hale Ali getirmişti. Ve bu, babasının Ali'ye yaptığından farklı değildi. Ali'yi gitmekten alı koyan şey sevgisiydi belki biraz, evet. Ancak asıl alıkoyan şey bu değildi. Ali dünya üzerinde tek Selin'i seviyorken, ona bunu yapmış halde bırakmak, onu hasta eden ve iyileştirmeden terk eden olmak... Galiba buna katlamazdı.

Bu yüzden katlanıyordu Ali, Selin'in tüm fütursuzluklarına. Bu yüzden Ali, Selin'in onun çevresinde dolanırken katlandıklarından daha fazlasına, çok daha fazlasına katlamak zorunda kalıyordu.

Kızın gözleri önünde sevgilisiyle öpüştüğünü görmüştü. İlkinde buna dayanamayacağını, dayanmak zorunda olmadığını düşünmüştü ve adamı bir yumruğuyla yere serdikten hemen sonra kendisini pubın kapısının önünde bulmuştu. Ve Selin'i içeride bırakmıştı. O adamla... Üstelik babasının gözü üzerindeyken, bunu sürekli yapamazdı.

Alışılmaz sanıyordu. Alışılıyordu. Acı çekmeye de alışılıyordu zamanla. Görmeye dayanamama dediğin şeyleri her gün görerek yaşayabiliyordun. Asla yapamam dediğin şeyleri yapıp, asla kaybetmeme dediğin insanlara yabancılaşabiliyordun. Ali'nin elindeki her şeyi yitirmesi, hayatında ilk defa yaşadığı bir şey değildi. Ve bu defa, sebebi kendisi olduğu için bunu kaybederse gelecekten bir şey umamayacağını biliyordu. Bunu kaybederse, kendisini affedemeyeceğini de...

Ali ve Selin, bu şekilde alışıyorlardı birbirlerine. Selin, Ali orada oldukça daha çok içiyordu. Daha çok içmeye alışıyordu. Ali'nin haberi yoktu tabi. Ali artık hep Selin'i öyle görüyordu. Daha çok yaklaşıyordu kız Güray'a, daha az acı çekmek için belki. Daha çok sarılıyordu kinine Selin, daha az acı duymak için. O da alışıyordu, bir zamanlar çok sevdiği ve şimdilerde acıdan nefes aldırmayan adamın varlığına.

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin