Yıldızları Eteklerine Dökmek

3.6K 221 14
                                    

Geceleri gözlerimi gökyüzüne, yıldızlara çevirdiğim zaman onları çevremde hissederim. Onlara bakarım ve sanki sonra yıldızları eteklerime serpmiş gibi hepsinin avucumun içinde hissederim. Çünkü yıldızların ve gecenin getirdiği bir huzur var sarılıp uyuduğum. Çünkü artık gece acı değil, sancı değil, kıvrılmış bir bedenin sızısı değil yalnızca güzelliklerini hatırlatan bir karanlık, bir huzur.

Bense tekrar kim olduğumu keşfediyorum. Sevdiğim, değer verdiğim diğer her şeyi daha net keşfediyor, daha rahat anlayabiliyorum. Ben kim miyim? Ben, Ali'nin öteki yarısıyım.

Günler bahar aylarındaymış gibi bir mutlulukla geçiyor artık benim için. Çevremdeki tüm bu gürültü, tüm bu tempo, tüm bu hareketlilik sanki kahkahamın yarattığı bir yankıdan ibaret. Ellerimi iki yana açsam uçabilirim, gözlerimi kapasam hayatımın film soundtracklarını dinleyebilirim ve ayaklarım yerden kesilene kadar sonraki adımı düşünmeden koşabilirim.

Emre'yi tamamen görmezden geliyorum. Aramızdakinin bir arkadaş ilişkisinden öte olmadığını ona hissettirmeye çalışıyorum. Grubun içinde herkesle arkadaşım, herkesle iyiyim ve Emre de benim için bunlardan biri. Fazlası değil. Aslında konuşulmuş bir şey de yok ve bunun arkasına sığınıyorum. Bir şeyler gerçekten başlamadan bitirmek istiyorum.

Ali'yle ilişkimiz bambaşka ama. Onun sevgilim olmadığını biliyorum, öyle bir yakınlığımız olmadığını ve tensel temastan uzak durduğunun farkındayım. Bana dokunmaya bile çekiniyor çoğu zaman. Avucundan bir şey aldığım zaman parmaklarını benimkilere dokundurmak bile geriyor onu, geriye çekiyor parmaklarını dokunmamak için. Üstelemiyorum. Hayal dünyamda gezeliyorum sanki ve bunu yitirmek istemiyorum.

Ali'yle iletişimimiz grup içinde normal bir şekilde devam etse de, gece olduğunda bir şekilde orada oluyor. Ya telefonun öbür ucunda, ya bir mesaj uzağımda, ya da hemen yanı başımda elinde bir kahve veya hafif bir içkiyle... Neşelerini paylaşmak konusunda çekingen değil. Ve genelde o ne isterse, onu konuşmak benim için bir sorun değil. Hatta benim hakkımda konuşmak istese bile.

Ve o yüzden, her bir gece, çok güzel gece.

Ve o yüzden her gün eve dönüş saatlerini kovalıyor, eve konuşuyor ve herkes uyuyana kadar gülücüklerimi muhafaza etmeye çalışıyorum. Çünkü gülümsemek için sebepler karanlıkla beraber üstüme yığılıyor. Karanlığı öyle çok seviyorum ki bana en ışıltılı maviyi getiren geceyi...

"Sana bir şey söyleyeyim mi?" diyorum yutkunup gözlerimi yıldızlara çevirip onları avuç içlerimle kucaklarken.

"Tabi." Dedi buğulu ama açık sesiyle. Sesi daha ne kadar içten olabilirdi ki?

"Bazen aramızdaki ilişkinin gizli bir yanı olduğunu düşünüyorum. Sadece annemlerden değil. Herkesten ve her şeyden." Dedim. Ardından dönüp Ali'nin gözlerine baktım.

"Saçmalama." Dedi başını iki yana sallayarak ve gülerek. Ama sesi kapalıydı. Başımı sola yatırdım.

"Ali... Yapma. Yalan söylersen anlarım." Dedim bana bakmasını sağlayamayarak.

"Tamam." Dedi başını aşağı yukarı sallayarak. "Bunun gizli bir yanı olduğu doğru. Bizimkilerin bundan haberi olmaması için anlaşmış gibi dikkatli davrandığımızın farkındayım ama bunun sadece kafa karışıklığını önlemek için olduğunu ve konuşmaya gerek olmadığını düşündüğüm için öyle söyledim."

Tamamen dürüst bir cümleyle karşımdaydı bu defa. Ancak vurgu düşüklüğünden anlamıştım, yakalamıştım onu. Kafa karışıklığından kastı sadece grup değildi. Aynı zamanda kendi kafasının da karışmasını önlüyor, gün içinde hislerini ve düşüncelerini uyandırmamaya çalışıyordu. Zorlamadım.

Sen Ve Ben İhtimaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin