Baekhyunla birlikte yatmıştık ama sabah kalktığımda yanımda yoktu. Yandan telefonumu alıp saate baktım. Saat daha sekizdi. Baekhyun iş saatleri olmadığı sürece hayatta bu saatte kalkmazdı. Kalkıp tuvalete gittim belki içeridedir diye kapıyı tıklattım ama yoktu. Büyük ihtimalle televizyon falan izliyordur hani Baekhyun bu.
Yüzümü yıkayıp aşağıya indiğimde Baekhyun salonda telefonla konuşuyordu. "İptal ettiğim için üzgünüm, daha sonra telafi edeceğiz."
"Üzgünüm"
"Evet, bende"
Ben merdivenlerin başına yaslanmış onu izlerken o telefonu kapatıp arkasına dönünce beni görmesiyle suratının şekilden şekile girmesi bir oldu. Aptal değildim ve benden bir şey sakladığını anlayabilecek kadar zekiydim. "Dün mesaj attığın kişi miydi?"
"Evet. Minseok. Buluşacaktık ama iptal ettim." ben sadece bir soru sormuşken onun hızlı hızlı bana bir şeyler açıklamaya çalışması da başlı başına merak uyandırıcıydı. Belki de dedektif ayaklarını bırakmalıydım. Gülümsedim. Ben gülümseyince o da gülümsedi. "İstersen geri dönebiliriz."
Hızla yanıma gelip bana sarıldı. "Hayır Taeyeon. Ben seninle olan görüşmemi değil Minseok'la olanı iptal ettim."
Kollarından sıyrılıp mutfağa geçtim, o da peşimden geliyordu. "Evde fazla yiyecek bir şey yok, gelirken alışveriş yapmayı unuttum. Yan tarafta bir teyze var onun tavuklarından yumurta almalıyız."
Ben kapıya doğru giderken Baekhyun yine peşimden geliyordu. "Nasıl? Ne demek tavuklardan alacağız?"
Ayakkabımın bağını bağlayıp ayağa kalktım ve Baekhyun'un montunu göğsüne bastırdım. "Basbayağı kümese gireceğiz."
Ben dışarı çıktığımda Baekhyun'da montunu giyerek dışarı çıktı. "Yah! Kim Taeyeon! Ben kümese giremem."
Dönüp Baekhyun'a baktım. Size yemin ederim birisi bana öyle baksaydı sipere geçip koca orduya karşı tek başıma bile savaşırdım. Aynı etkiyi Baekhyun'da da yaratmış olacağım ki kedi gibi yanıma gelip elimi tuttu ve "tamam" diye mırıldandı.
Avlunun kapısından çıkıp hemen yanda ki avlunun kapısına girdim. "Ahjumma!"
"Sabahın köründe ne bağırıyorsun?" Baekhyun eliyle ağzımı kapattığında koluna cimcik attım. "Gerizekalı burda insanlar saat 5'te kalkıyor."
Baekhyun kolunu ovalayarak bana baktı. "Nerden bilebilirim? Hangi insan saat beşte kalkar ki!"
Gözlerimi devirip tekrar eve döndüm. "Ahjumma!"
Kadın balkona çıktığında gülümsedim. "Oh, Taeyeon-ah. Hoşgeldin."
Gülerek el salladım. "Hoşbulduk ahjumma."
Ahjummanın bakışları Baekhyun'a kaydığında Baekhyun bir bana bir kadına bakıyordu. Şu çocuk tam bir gerizekalı gerçekten. Baekhyun'a "Seul'e gidince senden ayrılacağım" diye fısıldayıp Baek'in kafasından tutup eğilmesini sağladım. "Adı Baekhyun. Şirketten arkadaşım."
Baekhyun salak salak sırıttığında ağzının ortasına çarpmak istemiştim. Baekhyun benden bir şey saklıyordu ve emin olun bunun düşüncesi bile iğrençti. Balkonda bize bakan kadına döndüm. "Ahjumma gelirken alışveriş yapmayı unuttum. Kahvaltı yapacağız ama evde malzemeler yok. Yumurta alabilir miyiz?"
"Gelin ben size hazırlarım." dedi anaç bir ifadeyle. Bunun olacağını biliyordum acıkçası. "Yok sağolun hemen yeyip Seul'e dönmemiz lazım."
"Siz bilirsiniz o halde. Kümesden alabilirsiniz."
"Teşekkürler." deyip eğildikten sonra kümese doğru yaklaştım Baekhyun'da arkamdan geliyordu. Bilmiyorum bilir misiniz civcivleri olan tavuklar yavrularına yaklaşırsanız sizi kovalar ve gagasıyla size vururdu. Küçükken abim birlikte çok kez o tavukların gazabına uğramıştık. Ve bence Baekhyun'dan bir intikam almak fena görünmüyordu. Sonuç olarak köyde insanların saat beşte uyandığını bilmeyen bir insan bunu da bilmezdi.