Doğup büyüdüğüm yerlere ayak bastığımdan beri kendimi evimdeymiş gibi hissediyordum. Hiç bu kadar özleyeceğimi düşünmezdim bu şehri. Chanyeol, Junmyeon, Jongin ve Sehun içeride oturuyorlardı. Sooyoung, Hyoyeon, Yuri, ben bir de Tiffany odada dedikodu yapıyorduk. Sehun ve Tiffany'de bizleydi, evet. Çağırmadan önce bana sormuşlardı. Şöyle bir düşününce neden hayır diyecektim ki? Tiffany'nin dedikleri olmamış mıydı? Sehun'un sorunu da benim Junmyeon'u üzmemdi, artık o da ortadan kalktığına göre sorun yoktu.
Ellerinde maskot olan oğlumu Hyoyeon'un kucağından çekip en aklı başında olan Yuri'ye verdim. Daha sonra heyecanla diz kapaklarımın üzerinde yürüyüp Sooyoung'ın dizlerini tuttum. "Ayy anlat hadii. Nasıl teklif etti? Noldu?"
"Chanyeol gibi bir öküzden cidden evlenme teklifi mi bekliyorsunuz?" Ellerini öne doğru uzattı. "Bak! Yüzük bile almadı."
Kapıya doğru "Öküz!" diye bağırdığımda kızlar Hyoyeon'u Chanyeol'ün üzerine atlamasın diye zor tutuyordu. Minik oğlumsa saf saf yeni gördüğü teyzelerine bakışlar atıyor ve Yuri'nin kucağına daha da siniyordu.
"Yah! Çocuğu korkutuyorsunuz, sakin olun!" Yuri bağırdığında hepsi Taehyun'a bakmış ardından çıkan kargaşa son bulmuştu. "Ee evlenme teklifi etmediyse, hatta yüzük bile almadıysa nasıl karar verdiniz evlenmeye?"
"'Düğün günü için tarih alsam naparsın?' diye sordu 4-5 ay önce. Bende 'Evlenirim' diye geçiştirmiştim. Geçen de geldi gelecek ay evleniyoruz dedi."
"Kızım harbi salaksınız. Gelinliği falan nasıl hallettiniz?"
Hyoyeon "Ben diktim" diye gururla bağırdığında Taehyun Yuri'nin kucağından kalkıp koşarak bağdaş kurduğum bacaklarımın üzerine oturdu. "Oğlum bir şey yok. Teyzelerin biraz salak o kadar."
"Ayne, 'sayak' ne demek?" Ben ona salak ne demek nasıl açıklayacağımı düşünürken kızlar kahkaha atıyordu. "Yani teyzelerin gibi insanlara biz salak deriz aşkım. Anladın mı?"
O kafasını sallarken saçlarına bir öpücük kondurup kızların konuşmasına döndüm. "Sooyoung'a kırmızı jartiyer alalım lazım olur" Tiffany kahkaha patlattığında Sooyoung kedi gibi büzülmüştü. Elimi havada salladım. "Yapmadıklarını mı sanıyorsunuz?"
"Senin gibi korunmayı unutacak kadar gerizekalı değilim ama!"
Kollarımı Taehyun'a doladım. "Unuttum da noldu? Bana mükemmel bir hediye verdi Baekhyun."
Taehyun kafasını bana doğru kaldırdı. "Ayne, Baekhyun kim?" İşte kaldığım nokta tam orasıydı. Ona her sorduğu şeyi açıklayabilirdim ama bunu nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. Kızlara baktığımda onlarda sessizdi. Hiçbirimiz nasıl açıklarız ne deriz bilmiyorduk. O arada kurtarıcım kapıyı açtı. "Hadi içeri gelin artık yeter dedikodu yaptığınız."
Hepimiz Chanyeol'e minnet dolu bakışlarımızı yollarken Taehyun'a soru soracak zaman boşluğu bırakmadan ayağa kalktık. İçeriye geçince ben Taehyun'u tekli koltukta oturan Junmyeon'un üzerine atıp diğer tekli koltuğa geçerken, Hyoyeon Jongin'in yanına, Sooyoung'da Chanyeol'ün yanına geçmişti.
"Baba" dedi Taehyun. "Söyle oğlum."
"Jaytiyer ne demek?" Kızlarla birbirimize gözlerimiz kocaman olmuş bir şekilde bakarken Junmyeon "Ne?" dedi. "Jaytiyer diyoyum jaytiyer ne demek?"
Ben şoktan çıkıp ağzını kapatacakken Chanyeol durdurdu. "Bir dakika bir dakika." Beni oturttuktan sonra Taehyun'a döndü. "Neden sordun dayıcım?"
Taehyun minik omuzlarını silkerken kafamı yerin dibine sokmak istiyordum. "Aynemler içeyde Sooyoung'a jaytiyer alalım lazım oluy dedi."
Sooyoung kıpkırmızı olurken "Yah!" dedi. "Taeyeon sen yalan söylemezsin. Bu kimden yalan söylemeyi öğrendi!" Biz kahkaha atarken Chanyeol Sooyoung'ın dudaklarına kocaman bir öpücük kondurunca iç çektim, Baekhyun'u özlüyordum. Chanyeol Sooyoung'ı kollarının arasına hapsetti. "Sooyoung'ın bir tane var zaten, siz endişe etmeyin."
Kucağımda ki yastığı Chanyeol'e fırlattım. "Ne özelinizi döküyorsun millet içinde?!"
"Nee? Sooyoung benim donuma kadar anlatıyor size, daha fazlasını bile anlattığına eminim. Hepinizin yanında jartiyeri olduğunu söyleyince ne bozuluyorsunuz? Benim kaç santim olduğumu bile konuştunuz içeride. Kendi kulaklarımla duydum!"
Ellerimi önümde açıp "Ben konuşmadım" diyip arkama yaslanırken kızların hepsi benim yaptığım gibi yapıp arkasına yaslanmıştı. "Tamam! Tek başıma ben konuştum zaten!"
Sooyoung bağırdığında elimle Hyoyeon'u gösterdim. "Jongin o da seninkini tartıştı." Jongin kahkaha atarak Hyoyeon'un başını koltuk altına sıkıştırdı. Sehun tek kaşını kaldırarak alaycı bir şekilde bana baktı. "Ne yani? Sen tartışmadın mı?"
"Görmedim ki, aptal!" Aniden karşı atağa geçince yapmamam gereken bir şeyi yaptığımı anlayıp arkama yaslandım. Jongin kaşlarını kaldırdı. "Ne demek görmedim? Taehyun'u size leylekler getirmedi herhalde."
Erkeklerden Taehyun'un Baekhyun'un çocuğu olduğunu sadece Chanyeol biliyordu. Sehun ve Jongin suratıma cevap bekler gibi bakarken Junmyeon "Hadi babacık, biz uyuyalım." diyerek götürdü Taehyun'u.
Sooyoung Jongin'e döndü. "Taehyun'u sende birine benzetmiyor musun? İsmini, yüzünü, saçlarını, meraklı olmasını?"
"Yoksa..." Jongin biraz durduktan sonra hızla bana döndü. "Baekhyun'un çocuğu deme bana!"
"Bingo!" Arkama yaslandım. "Jongin. Lütfen bunu Baekhyun bilmesin."
"Neden?! Onun buna hakkı yok mu? O durmadan baba olmak istediğin söylüyor ama neden bilmeyecekmiş?!" Jongin sinirle bağırırken bende sinirlendiğimi hissediyordum. "Çünkü Taehyun'un bir babası zaten var aptal!"
"Bak... Jongin. Biz Baekhyunla olan her şeyi bitirdik. O şuan yanılmıyorsam bir çocuğum olduğunu bile bilmiyor. Bırakın öyle kalsın. Neden söyleyip aklını karıştıracaksınız. Bizim ayrılmamızın üzerinden üç yıl geçti. Eskiyi deşmenin kimseye bir faydası yok!"
"Bunu zamanında Baekhyun'a söyleseydin bebeğin gerçek babasıyla olabilirdi! Bu yaptığın şeyin ne kadar adice olduğunun farkında mısın?!"
Jongin parmağını bana doğru sallarken sinirlerimin gerildiğini hissediyordum. "Jongin bilmiyorsun! Baekhyun daha 24 yaşındaydı! Bir çocuğun sorumluluğunu alabilecek bir yaşta değildi! Ayrıca nişanlanmak üzereydi. Kollarıma koşarak geleceğini mi sanıyorsun? Peki beni aldatan birine kollarımı açacağımı mı sanıyorsun?"
"Şuan çok mu normal hallerdesiniz?! Şurda ki herkes senin yanında! Çok acı çekiyorsun değil mi? Sinirlisin, özlüyorsun?" Ayağa kalkıp tam önümde durdu. "Ama hepiniz Baek'in çektiği ızdıraptan bir habersiniz. Senin yanında çocuğun, Junmyeon ve biz varken Baekhyun kendine değer vermeyen bir annenin götüne taktığı bir kadınla acısını içine atıyor. Onu gram sevdiği yok. Senden başka birine dokunmak istemediği için o kadınla birlikte olmadı bile! Ama şirket için çocuk isteyen çok sevgili annesi (!) Baekhyun'u zorladı. O kadına dokunurken ne kadar tiksindiğini görmelisin Taeyeon. O kadına her bakışında defalarca ölüşünü görmelisin. Sevdiği kadından ve çocuğundan bir haber bir şekilde o pislik kadınla yaşarken üzerine bir de sevdiği kadının ilk aşkıyla evlendiğini öğrenip hiç beni sevmedi mi diye acıların en büyüğünü yaşıyor. Sakın bana acı çekiyorum deme. Senin acı çektiğin falan yok! Sen kocaman bir bencilsin."
Ben tüm tüylerim havada onu dinlerken Chanyeol'e döndü. "Hyoyeon bu gün burada kalsın." Kapıya gidip askılıktan kabanını eline aldı. "Merak etme Taehyun'u ona söyleyip acısının üzerine bir acı da ben eklemeyeceğim."
......................
Bu bölümü hangi kafayla yazdım bilmiyorum, o yüzden çok şeyapmayın dnknokfn