okeye aranan dördüncü

82 34 0
                                    

Okulda gaz kaçağından dolayı bir hafta tatil verildi. İki gün sonra okul açılacak ve bu olay moralimin yerlerde sürünmesine neden oluyor.

Uyandığım an da aklıma böyle bir şeyin gelmesi cidden evlat acısı gibi koyuyor. Ben de moralime eşlik etmek için odamdan banyoya sürünerek gittim. Üşengeçliğimden her an bir yerde uyuyakalabilirim. Banyoda gerekli işlerimi halletim ve odama gidip telefonumu aldım. Ekran kilidini açtığımda Rüzgardan 4 cevapsız çağrı, 17 mesaj görmem biraz tedirgin olmama sebep oldu. Sonra saatin 13:30 olduğunu görünce uyandırmak için aradığını ve cevap alamayınca sinirlenip sövdüğünü anladım. Whatsapp'a girdiğimde gördüğüm mesajlar ufak çaplı kahkaha atmama sebep oldu.

Gönderen: Mavi

-Ulan ben sana kaç kez diyeceğim telefonu sessize alıp uyuma diye? (11:45)

-Dolunay hayvan mısın bu saate kadar uyuyorsun? (12:10)

-Lan sen beni deli mi edeceksin? (12:15)

-Dolunay'cığım, canım sevgilim, kıvırcığım benim. Uyan lan artık! (12:30)

-Uyuyon mu, öldün mü Allah aşkına bir yaşam belirtisi ver. (12:33)

-Bak böyle kanım damardan taştı artık kemikleri işgal ediyor, sinirden yumruk yapınca tırnaklarım elime saplandı, yarabandı arıyorum evde mal mal. (12:45)

-Bak daha ses vermezsen size gelecem.(12:50)

-Bak şakam yok, ciddiyim! (12:53)

-Geliyorum bak. (12:55)

-Benden günah gitti. (13:00)

Gibi gibi bir sürü mesajlar. Tabi ki de bize gelmeyecekti, buna adım kadar emindim. Pijamalarla dolaşmak milli geleneğim olduğu için üzerimi değiştirmeden saçımı dağınık topuz yaptım ve odadan çıkmak için hareketlendim. Kapıdan çıktığımda birisi bana hayvan gibi bağırınca refleks olarak tokat attım ve saniyesinde Rüzgar olduğunu anladım.

"Kızım sen napıyosun ya? Bi ben kalmıştım vurmadığın!"

"Ulan sen de ne diye kapımda dikilip kulağıma kulağıma bağırıyon? Aklım çıktı ben n'apıyım."

"Zamanında uyansaydın kızım ben n'apıyım." dedi beni taklit ederek. Ona ters ters bakarken Rüzgar'ın bizim evde olduğu dank etti kafama.

"Lan ne işin var burda senin? Nasıl girdin içeri?"

"E ben sana yazdım o kadar, bir o kadar da aradım. Uyansaydın işte bunların hiçbiri olmayacaktı."

"Rüzgar sen bilmiyon mu benim uykuya olan zaafımı? Niye rahatsız ediyon beni, ha niye?"

"Ya uzatma hadi hazırlan, anamla tanıştırıcam seni."

"Tamam ya. Ha ney? Kimle tanıştırıcan kimle?"

"Annemle."

"Lan ne annesi bu saate. Yani şu günde. Lan saçmaladım iyice, ben annenle tanışamam elim ayağıma bağlanır benim. Konuşamam ağzım götüme kayar valla." dediğimde gülmeye başladı.

"Ya (güler) Dolunay (güler) annemle tanıştırıcam dedim (güler) Francisco ile tanıştırıcam demedim(hala güler)" evet arkadaşlar Farncisco Lachovski benim hayranı olduğum kişidir. Yani hayranı demeyelimde, fazla yakışıklı birisi ve ben de onun bu yakışıklılığı biraz şey oluyor, şey. Neyse konumuza dönelim.

"Olsun! Anneler kutsaldır, yani saat olmuş 2 ben pijamalıyım bugün olmaz haftaya gidelim."

"Tamam ya. Zaten şaka yaptım, bize gidip film izleyeceğiz."

"Allah seni ya." dedim omzuna vurarak.

"Lan annen sizde değil mi neye sizde film izliyoruz?" aniden bu soruyu sorunca gözleri büyüdü ve bu haline gülmeden edemedim.

"Bize derken bizim kuzenlerle oturduğumuz evde. 4 kuzen oturuyoruz. Onlarda manitanalarını çağıracak. İşte film izleriz oyun falan oynarız diye düşündük."

"Ha iyi o zaman bende de okey var götürelim oynarız." dediğimde gülmeye başladı.

"Kıvırcığım, kahvehane mi işletiyosun? Tabu falan oynarız, boşver ağırlık yapma boşyere."

"Benim amca oğullarının kıraathanesi var, orda takılıyodum geçen sene. Okeyde dördüncüye aranan kişi hep ben olurdum, milletin bütün parasına el koyar kalkardım masadan." dediğimde sen insan değilsin der gibi bakıyordu.

"Şaka şaka. Hadi sen in, ben de hazırlanıp geliyorum."

"Tamam kıvırcığım, rahat bir şeyler giy ama, evden çıkacağımızı sanmıyorum." dedi merdivenlere doğru ilerlerken.

"Tamam mavii." diye bağırdım arkasından ve hazırlanmaya başladım.

Zaten ben de rahat giyinmeyi düşünüyordum. Siyah bir tayt, salaş kiremit turuncusu, el örgüsü kazak ve siyah spor ayakkabılarımı giydim. Siyah şişme montumu da elime alarak indim aşağı. İndiğimde Semiha Sultan'ımla sevdiceğimi baya koyu bir sohbetin içinde buldum.

"Allah sohbetinizi arttırsın." dediğimde duymadılar beni.

"Hey! Kime diyorum." dedim biraz bağırarak, ikiside bana döndü.

"Yavrum saat kaç oldu hala uyuyor musun sen bakıyım?"

"Biliyorsun beni sultanım, yatakla aramda farklı bir çekim gücü var, her gece elektrik alıyoruz birbirimizden. Ben çay içelim diyorum ama ah bir uyanabilsem, çaycı bile olacağız ama." dedim yanaklarını sıkarak. İkiside bana yaptığım espriden dolayı tiksinir gibi bakıyordu.

"Ay tamam be, bi şey demedim. Hadi çıkalım Rüzgar. Görüşürüz sultanım, geçe kalırsam haber veririm ben sana."dedim öperek.

"Görüşürüz Semiha teyzem, sen de bize gelmelisin bir gün mutlaka çok iyi oldu seninle konuşmak valla." dedi Rüzgar gülerek. Ne konuştu ki bunlar?

"Gelirim inşallah yavrum. Sen de kızıma dikkat et, biliyorsun neler yapacağımı." dedi Semiha Sultan'da hem sırıtıp hem işaret parmağını sallarken.

Arabaya bindik ve eve gitmeye başladık. 15-20 dakika kadar yol sürdü. Eve geldik ve denize sıfırdı. Çok güzel manzarası olduğuna eminim. Kapıyı çaldık ve kapıyı açan kişi, ağzımın çizgi film karakterleri gibi yere kadar açılmasına sebep oldu.

"Bu ne lan böyle?"

Selam yavrular. Yb biraz geç geldi kusura bakmayın. Bu aralar pek yazamıycam, çünkü ders çalışmam gerek malum. Ama yine böyle bulduğum fırsatlarda yazmaya çalışacağım. Umarım beğenmişsinizdir, yorumlarınızı bekliyorum.

Bir Dolunay Gecesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin