Sabah alarmımın o iğrenç sesiyle uyandım ve her sabah yaptığım alarma küfürler etkinliğimi gerçekleştirdim. Akşam kitap okurken uyuya kalmışım ve her yerim tutulmuş. Okul kıyafetlerimi giymek için kalkarken bugünün cuma olmasıyla teselli ediyordum kendimi. Bugün hava çok soğuk değildi ben de üzerime sadece okulun uzun kollu lakosunu ve deri ceketimi giyip çıktım. Beş dakika sonra okula geldik ve arabadan indim. Arkama baktığımda annem hala bekliyordu, normalde indiğim anda giderdi. Ne oluyordu bu kadına? El salladım ve sınıfa doğru ilerledim. Ders ingilizceydi, hoca ikinci ders quiz yapacağını söyledi ve çalışmamız için izin verdi. İkinci derse girdiğimizde hoca hemen geldi ve kağıtları dağıttı. Kuralları açıklayınca 'bu karı diplomayı kırtasiyedenm mi aldı lan?' diye düşünmeden edemedim. Sözlükten, kitaptan, not kağıtlarından bakabiliriz ama hocaya soru soramayız ve yanımızdakine bakamayız. Bu ne biçim quiz lan? Quizi bitirdim ve tuvalete gitme bahanesiyle çıktım sınıftan. Zaten zilin çalmasına 10 dakika kalmıştı ben de bahçeye çıktım. Bir banka oturdum, kafamda bir gevşeklik oluştu. Yok canım kopmamıştır dimi? Saçlarım bir an da omuzlarıma dökükdü ve benim başka tokam yoktu.
Rüzgar'dan devam:
Dersimiz boştu, kimse sınıftan çıkmadığı için çok ses olmuştu ve benim başım ağrımaya başladı. Sessiz bir ortama gitmek için sınıftan çıktım. Kantine gidip oturacaktım fakat dışarıda oturan birisini farkettim. Camdan kim olduğuna bakarken Dolunay olduğunu anladım. İsmini öğrenmek için sınıf listesine bakmıştım. Dolunay SERT. Soyismine tam anlamıyka uyan bir kızdı. Yüz hatlarıda, duruşuda çok sertti. Erkek gibiydi sanki. Erkek gibi kavga ediyor, erkek gibi davranıyordu. Yüzünde gram makyaj yoktu, saçı ya topuz ya da at kuyruğuydu hep. Bütün kızlar etek giyerken o pantolon giyiyordu. Dışarıda neden oturuyor ki şimdi, hava çok soğuk değildi ama üstü inceydi, üşüyebilirdi. Ben bunları düşünürken bir anda saçları açıldı, tokası koptu galiba. Kıvırcık saçları vardı, saçlarının kıvrımları o kadar uyumluki birbirine çok güzel. Yüzü, cidden güzel. Çalan zil beni kendime getirmişti. Bu kız bizim bir nevi düşmanımız, onunla ilgili güzel şeyler düşünmemeliyim. Tabiki de düşünmeyecektim. Fakat onu görünce bu pek mümkün olmuyor.
Dolunay'dan:
Zil çaldığında koşarak sınıfa girdim, saçımı toplamak için bir kalem çıkardım ve hemen topuz yaptım. Kantine gitmek için sınıftan çıktığımda iki kız önümü kesti, neden geldiklerini anlamadığım için boş boş yüzlerine baktım. Kızlardan biri konuşmaya başladı.
"Kızım, sen bu okula daha yeni gelmedin mi?"
"Evet"
"Ne bu havalr? Bir de sevgilimle uğraşıyor muşsun!"
Bıkkın bir şekilde nefesimi dışarı verdim ve"Kimmiş senin sevgilin?" diye sordum.
"Berke benim sevgilim canım, Berke. Buket ve Rüzgar'da birbirini seviyor, onlardan uzak dur!" demek Rüzgar'ın sevdiği var.
"Buket?" diye sordum.
"Yanımda ki." dedi isminin Belma olduğunu öğrendiğim kız.
"Bence siz bu uyarıyı sevgililerinize yapın. Benimle upraşan onlar." dediğimde Belma bana ters ters bakarak;
"Ayağını denk al çöm." dedi.
"Çöm?" dedim ve gülmeye başladım.
"Kendini yaşıtlarından üstün görme! Tavsiye etmem." dedim egoistliğin tavan yaptığı bir diğer kişiye.
"Yaşıtlarım? Sen beni 10. sınıf sandın galiba ben senin büyüğünüm canım."
"Yok. Tam tersi oldu, sen beni küçüğün sandım ama aynı yaştayız canım." dedim canıma vurgu yaparak.
"Her neyse. Bizden ve sevgililerimizden uzak dur!"
"Emredersiniz" dedim ukala bir tavırla. Belma gözlerini devirdi ve gittiler. Buket hiç konuşmamıştı, sanki Belma onu kullanıyor gibiydi. Düşüncelerimden sıyrılıp kantine gidecektim fakat zil çaldı ve ders matematikti. Ben kantine gidersem ve eğer hoca derse girerse benim için hiç iyi olmazdı. Çok agrasif bir kadın. Benimle tanışırken bile ters ters konuşuyordu. Riske atmamakniçin sınıfa doğru ilerledim. Dersin 10 dakikası geçmeden beni aşırı uyku sarmıştı, önümdeki çozuk uzun olduğu için şanslıydım ve hemen uyudum.
Bir insan en fazla kaç ders uyuyabilir sorusunun cevabı bendim. 6 ders boyunca uyudum ve çıkışta sınıfın yardımsever kızı Fatoş tarafından uyandırıldım. Bugün annem ameliyata gireceği için beni alamayacaktı, ben de sonunda durakları öğrenmiştim ve otobüsle gitmiştim eve. Her zamanki yemek ye, TV izle, ders çalış rutinlerimi yerine getirdim ve kulaklığımı takarak kendimi uykuya bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Dolunay Gecesi
Teen FictionBüyüyemezsin! Kalbin kırılmadan, acı çekmeden. Boyutu önemli değildir acının. Mutlaka gelip vurmuştur seni en hassas yerinden. Yaşın 15! En değer verdiğin insan, aynı kanı taşıdığın, hayatında en önemli yere sahip olan insan eksilir hayatından. Baba...