PROLOG
Ve kum saati geri sayıma başladı.
Ruhsuz mezarım ruhunu aramaya koyuldu, düştü ölüm peşime.
Direndim direnmesine de kırılmış kum saati her tarafa saçtı parçalarını, yer gök çığlıklarımla dolup taştı. Kanım toprağa karıştı, çığlığım yeri göğü yırttı son defa.
Ve yere saçılan tüm kumlar cansız bedenimden özür diledi."Kusurlu topraklara hapsolan kalplerin hikâyesi..."
Saklandığı taş evin kuytu köşesinde nefes bile almıyordu, etrafta dolaşan silahlı adamların ayak sesleri tüm sessizliği korku dolu bir gürültüye boğuyordu. Genç kız titreyen dudaklarını birbirine bastırdı. Ölmek istemiyordu. Eninde sonunda öleceğini biliyordu fakat bu şekilde olamazdı, olmamalıydı.
"Şimdi değil, böyle değil..." diye yakardı iç sesi. Omzunda hissettiği elle olduğu yerde kalakaldı, arkasına dönmeye bile cesareti kalmamıştı. Tuttuğu nefesini korkuyla bıraktı.
Elin sahibine döndüğünde gözlerinden süzülen yaşlara mani olamadı. İşte şimdi hayatı tamamıyla sona ermişti. Yaşlı adama yalvarırcasına baktı. "Ağam, ne olur beni ele verme..." Gerekirse yalvarır yakarırdı, yine de kendi ayaklarıyla gitmezdi ölüme.
İfadesiz bir suratla baktıktan sonra "Benimle gel..." dedi yaşlı adam. Kızı kolundan tutup çekiştirerek götürmeye başladığında o da en az karşısında tir tir titreyen genç kız kadar belirsizliğe gittiğinin farkındaydı.
Nereye gittikleri konusunda en ufak bir fikri yoktu ve bu belirsizlik onu daha çok korkutuyordu. Şuan yaşadıklarını anlamsız bir rüya sanmakta haklıydı Asmin. Neden kendi adamlarını dört bir yana salmışken onu gizlice buralardan uzaklaştırıyordu ki bu adam? Kaçtığı kişi onu çekiştirip götüren adam değil miydi? "Beni nereye götürüyorsun ağam? Götürme beni, teslim etme onlara!"
"Teslim ettiğim falan yok, sesini kes ve bana zorluk çıkarma!"
Yaşlı adamın bakışlarındaki korkutucu ifadeyi gördükten sonra bir daha konuşmadı ama içi içini yiyordu. Nereye gittiklerini bilmiyordu. Belki de bu adam kendi elleriyle öldürmek istiyordu onu, işine kimseyi karıştırmaya niyeti yoktu. Son dualarını etmeye başladı ve bir ümit "Allah'ım, sen bana bu imkânsızlıkların içinden bir kurtuluş kapısı aç!" diye yalvardı içinden. Oldukça uzaklaşmışlardı bulundukları bölgeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırılmış Kum Saati
BeletrieGERÇEK BİR HAYAT HİKÂYESİNDEN UYARLANMIŞTIR. "Kefenime sarılı umutlarım vardı benim..." Kusurlu topraklara hapsolmak var bir de. Öte tarafta dönüşü olmayan bir bilet kesmek var aydınlığa. Ben seçimimi yaptım, kaçtım... Ve k...